Eniz Orakcıoğlu

Dr. Demet Karakartal ‘Cezaevi’nde Yatan Mahkûmları Suça İten Nedenler ve Psiko-Sosyal Destek Hizmetlerinin İncelenmesi’ konulu doktora tezi ile KKTC’de bir ilke damgasını vurdu. Psikolojik Danışman, Dr. Demet Karakartal, doktora tezinde ‘Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde Yatan Mahkûmları Suça İten Nedenleri ve Psiko-Sosyal Destek Hizmetlerini’ inceledi. Araştırma 50 erkek mahkûm üzerinde yapıldı.

“Bu konu ele alınmalıydı”

Dr. Karakartal, KKTC’de son yıllarda suç işleme oranlarında ciddi bir artış olduğunu belirterek, cezaevinden tahliye olan mahkûmların yeniden suç işleme eğilimde olmaları, psiko-sosyal destek hizmetlerinin sorgulanması düşüncesi ve bu konuda araştırmaların yok denecek kadar az olmasının bu konunun ele alınmasında etkili olduğunu söyledi. Karakartal, çalışmanın, mahkûmları suç işlemeye yönelten nedenlere ve psiko-sosyal destek hizmetlerine odaklanarak KKTC Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde yatan mahkûmların cezaevinde bulundukları süre içerisinde daha iyi anlaşılmaları cezaevi sonrasında ise kendilerine sağlanacak psiko-sosyal destek hizmetlerinin yönünün belirlenebilmesi ve uygulayıcılara yol gösterici olması açısından önem taşıdığını kaydetti.

Eğitim seviyeleri düşük kişiler daha çok suç işliyor

Yapılan çalışmada, görüşülen mahkumların yetişkin ve genç yetişkin kişiler olduğunu belirten Dr. Karakartal, eğitim seviyelerinin düşük, çoğunluğunun bekar ve belirli bir düzeyde eğitim görmeyecek meslekleri icra ettiklerini kalabalık ailelerden geldikleri, anne-babalarının eğitim seviyelerinin de düşük olduğunu vurguladı.

“En fazla uyuşturucu suçu işlendi”

Karakartal, Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde görüşülen hükümlüler arasında en fazla uyuşturucu suçunun işlendiğini, bunu sırasıyla cinsel suçlar, cinayet, trafik, dolandırıcılık, yaralama ve diğer suçların (kundaklama, darp, dükkân açma, cezaevine yasa dışı mal sokma vb) takip ettiğini söyledi. Dr. Karakartal, hükümlülerin işledikleri suç türlerinin içerisinde bulundukları ekonomik sorunlardan ve sosyal koşullardan etkilendiğini, sosyal koşullar tarafından şekillendiğini ve görüşülen hükümlülerin cezaevinden önceki olumsuz yaşam koşullarının olduğunu bunun yası sıra bazı mahkûmların 1. derecede ve 2. derecede yakınlarının da suça yöneldiğini ifade etti.  

Mahkûmların yarıdan azı madde bağımlısı

Görüşülen mahkûmların, yarıdan azının madde bağımlısı olduğunu da belirten Dr. Karakartal, madde kullanan hükümlülerin madde kullanmaya arkadaş etkisi ile başladıklarını ve ilk maddeyi de arkadaşlarından elde ettiklerini sözlerine ekledi.

“İlk sırada ailevi nedenler var”

Karakartal, Mahkûmları suça iten nedenler arasında ise mahkûmların anlatıları sonucu ilk sırada ailevi nedenlerin yer aldığını (parçalanmış aile, aile içi şiddet, sevgi ve ilgi yoksunluğu, aile içi ilişkilerin kötü olması, aile yoksunluğu ve 1’inci derecede kayıp) geldiğini belirtti. Bunun yanında ikinci sırada arkadaş ortamının (olumsuz arkadaş çevresi, olumsuz arkadaş ilişkileri) söyleyen Karakartal, üçüncü sırada ekonomik nedenlerin (işsizlik, maddi sıkıntılar) ve dördüncü sırada ise diğer nedenlerin (haksız yargılama, cehalet, iftira, sosyal politika eksikleri) geldiğini belirtti. Karakartal, aile faktörünün suç davranışı üzerindeki etkisinin önemine, suçlulukla arkadaş ilişkilerinin önemine, ekonomik nedenlerde ise işsizliğin ve maddi sıkıntıların önemine dikkat çekti.

“Sosyal hizmet uzmanının varlığından haberdar değiller”

Cezaevi’nde Psiko-sosyal destek hizmetlerinin de yetersiz olduğunu kaydeden Karakartal, görüşülen hükümlülerin, cezaevinde görev yapan bir sosyal hizmet uzmanının varlığından haberdar olmadıklarını, sosyal hizmet uzmanını psikolog olarak tanımladıklarını, bazı hükümlülerin sosyal hizmet uzmanı konusunda bilgi sahibi oldukları öğrendiklerine dikkat çekti. Karakartal, bu nedenle cezaevi personeline sosyal hizmet uzmanı ile görüşmek istediklerine dair dilekçe yazdıkları halde görüşemediklerinden ve dilekçelerine bir karşılık alamadıklarından şikâyet ettiklerini vurguladı.

“En büyük endişe iş bulup bulamayacakları”

Çoğu mahkûmun cezaevinde görev yapan bir sosyal hizmet uzmanın ne iş yaptığını bilmedikleri belirten Karakartal, sosyal hizmet uzmanından  ‘psikolojik açıdan beklentiler’ ve ‘ekonomik açıdan’ beklentiler içerisinde olduklarını söyledi. Buna bağlı olarak da sosyal hizmet uzmanından beklentileri konusunda sağlıklı cevaplar vermediklerini belirten Dr. Karakartal, tahliye olduktan sonra mahkûmların en büyük endişelerinden birinin yaşamlarına devam edebilmelerini sağlayacak bir iş bulabilmek olduğunu ifade etti.

“Çaresizlikten cezaevine dönüyorlar”

Daha öncede cezaevi deneyimi bulunan ve görüşülen hükümlülerin, toplum tarafından etiketlenmelerinin, toplum tarafından dışlanmalarının ve işverenler tarafından kendilerine önyargılı yaklaşılmasının iş bulmalarını zorlaştırdığını bu nedenle de mahkûmların yeniden suça yönelip cezaevine dönmekten başka çareleri olmadığını dile getirdi. Dr. Karakartal, bireylerin cezaevine girmelerinin, var olan işlerini kaybetmelerine yol açtığını bu nedenle tahliye olduktan sonra yaşamlarına devam edebilmelerini sağlayacak bir işe gereksinim duyduklarının da altını çizdi.

“Psikolojik destek hizmetleri yeterli değil”

Karakartal, Bazı mahkûmların, üstesinden gelemedikleri problemlerinden kurtulmak amacıyla cezaevi psikologuna başvurduklarını belirterek, “Bazı mahkûmlar ise problemlerinden kurtulmak amacıyla kendi kendilerine ve arkadaş sosyal destek mekanizmasını kullanarak başa çıkmaya çalışıyorlar. Mahkûmların ifadeleri ışığında cezaevinde mahkûmlara yönelik olarak sunulan psikolojik destek hizmetlerinin yeterli değildir. Psiko-sosyal destek hizmeti veren personelin yetersizliğinin söz konusu olduğunu belirtmek isterim” dedi.

“Kurslara aynı kişiler seçiliyor”

Cezaevinde gerçekleştirilen meslek edindirme ve beceri kurslarının, hükümlülerin tahliye sonrası yaşamlarını devam ettirebilmeleri için önemli bir fırsat olduğunu da ifade eden Dr. Karakartal, cezaevindeki kurslara genellikle ayni kişilerin seçildiğini vurguladı. Karakartal, Cezaevinde gerçekleştirilen sosyal etkinliklerin ise hükümlülerin olumsuz düşüncelerinden uzaklaşmalarına yardımcı olduğunu ancak bu gibi etkinliklerin cezaevinde çok az gerçekleştirildiğini ve bütün hükümlülerin sosyal etkinliklere katılımının sağlamadığını belirtti.

“Cezaevinde bir psikolojik danışman olmalı”

Karakartal sözlerine şu şekilde son verdi; “Toplumsal problemlerin başında gelen ve en önemli sorunlar arasında yer alan yetişkin suçluluğuna ilişkin araştırmalar ülkemizde bulunmamaktadır. Psikolojik danışma alanında yetişkin suçluluğuna ilişkin araştırmalara ve psiko-eğitim hizmetleri ile aile eğitimindeki araştırmalara, toplumdaki düşük sosyal değerlerin eğitimine ilişkin toplumdaki bireylere yönelik seminer, konferans ve eğitsel faaliyetlere yer verilmesinin önemlidir. Bunun yanı sıra cezaevinde bir psikolojik danışmanın da olması şarttır.”

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi