Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO), Türkiye’den getirilecek suyun  yönetiminin KKTC’de olmasının dışındaki bir seçeneğin, ilişkilerde derin yaralar açmaya ve “işe yaramaz toplum” görüntüsünü daha da ileri taşınmasının yansıra iki ülke arasındaki ilişkiler açısından tahribatın geriye dönülmez biçimde onarılamaz bir noktaya taşınmasına neden olabileceğini savundu.

K. T. Esnaf ve Zanaatkarlar Odası, suyun yönetimi konusunda yaptığı basın açıklamasında, 2010 yılında TC – KKTC taraflarının imzaladığı çerçeve anlaşmasının ardından gündeme giren su konusundaki tartışmaların, çerçeve anlaşmasında veya daha sonra yapılan görüşmelerde suyun nasıl yönetileceğinin açıkta bırakılmasından kaynaklandığını savundu.

Açıklamada, “2010 yılından bugüne geçen sürede yatırım büyük ölçüde tamamlandı. Su, Geçitköy Barajı’na akmaya başlamış, köylere kadar şebekeler döşenmiş, kurulan sistemin testleri yapılmıştır. Ancak gelin görün ki, sistemin işlemesi için düğmeye basma noktasında sıkıntılar ortaya çıkmıştır” denildi.

Su konusun günümüzde kriz konusu olup çıktığına işaret edilen açıklamada, farklı öneriler geliştirmekle birlikte Türkiye’nin su yönetiminin iplerini elinde tutmak istediği kaydedildi.

Açıklamada, “Sayın Davutoğlu’nun en son ziyaretinde söylediği gibi su konusunun, stratejik, psikolojik olduğunu vurgulama ihtiyacı içine giriliyor.  Peki ama ya KKTC tarafı için, kuzeyde yaşayan toplum için konu çok mu farklı? Suyu dahi yönetemeyen bir toplumun psikolojisi ne olur? Bu konu da bir toplum için stratejik değil mi?” denildi.

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’nın açıklaması şöyle devam etti:

“Belki de daha kötüsü yönetim işinin, idare etme işinin; genetikmiş, doğuştan kaynaklı,  toplumlara göre değişen bir şeymiş gibi yapamayacağımız iddialarının arkasına saklanılmış olmasıdır. O zaman da ‘kardeşlik varsa gelin yardımcı olun, yapalım’ demekten başka bir yol yok. Bu ülkede, bu topraklarda, dünyada varlığımız olacaksa, ‘kardeşlik ilişkilerinin gereğini yapın’ demek düşüyor bize. Aksi halde yönetemeyen toplumların ne olduğunu herkes bilir”

Açıklamada, su ile ilgili yaşanan tartışmaların çözüm umudunun yeniden ayağa kalktığı bir dönemde alevlenmesinin, Kıbrıs Türk toplumunu masada eşit taraf olarak ciddi ciddi sorgulatır pozisyona soktuğunu iddia edildi.

Su yönetiminin nasıl olacağının hükümet programında ifadesini bulduğuna ve belediyelerin de bu konudaki tavrının aşikar olduğuna işaret edilen açıklamada, “Buna rağmen Türkiye tarafının ısrarcı olması, buna karşı çıkması, bağımlılık ilişkilerinin bugün geldiği nokta itibariyle belki kendi aramızda çözülmemiz ve Türkiye’nin nihayette talebinin galebe çalmasıyla sonuçlanabilir” denildi.

Açıklamada, “Ancak bu tarz bir ilişki kime ne kazandırır? Ülkenin demokrasisini, varlığımızın tanınmasını geçtik, bugüne kadar ayağa kalkmak, kendimize yetmek için programlar, protokoller için savunduğumuz tezler ne olacak?” ifadesi kullanıldı.

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’nın açıklaması, şu şekilde son buldu:

“Su yönetiminin KKTC tarafında olmasının dışındaki bir seçenek, ilişkilerde derin yaralar açmaya ‘işe yaramaz toplum’ görüntüsünün daha da ileri taşınmasına neden olur ki, iki ülke arasındaki ilişkiler açısından tahribatın geriye dönülmez biçimde onarılamaz bir noktaya taşınmasına neden olacaktır”