“Temel amacımız tüm öğretmenlerimizi ‘Tek Yasa’ eşit haklar altında birleştirmektir” diyen KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, “Sermaye, kendi krizini atlatabilmek uğruna, yeni kaynak olarak gördüğü kamusal alanları, özel sektöre peşkeş çekmek için her politikayı ileri götürmeye çalışmaktadır” dedi.

Gökçebel yaptığı yazılı açıklamada,  “Her yıl müdür, muavin, öğretmen, hademe, sekreter eksiklikleri ve bütçe yetersizliği ile devlet okulları bilinçli olarak zayıflatılmaktadır” diyerek, “Özelleşen eğitimde kamusal hizmeti veren öğretmen de niteliksizleştirilerek, silikleştirilerek, sorunlar altında ezdirilerek, geçim derdine sokularak kendini işe yaramaz olarak algılamasını sağlamaya çalışmakta, tamamen etkisiz eleman yapılmak istenmektedir” ifadesini kullandı.

Gökçebel, “Seçmeci elemeci sınavları başarı ölçeği yaparak, performans, toplam kalite gibi kavramlarla öğretmenleri yarıştırarak, öğretmenler arası rekabeti kızıştırarak, öğretmenleri nakil, görevlendirme derdine düşürerek, farklı yasalarla farklı haklara, maaşa tabii tutarak, maaş garantisi yerine ek ders ücreti yaratarak öğretmen ve örgütlülüğü dağıtılmak için çalışmalar yapılmaktadır” dedi. 

2008’den sonra mesleğe giren öğretmenlerin emeklilik yaşının 60’a çıktığını, kadın öğretmenlerin 1/5 yıpranma payının kaldırıldığını, emeklilik ikramiyesinin kaldırıldığını ve emeklilik maaşının  azaltıldığını, prim kesinti oranının yüzde 13 artırıldığını, sağlık sigortası kesintisi başlatıldığını ve sağlıktan yararlanmanın belirli süre prim yatırmaya endekslendiğini anlatan Gökçebel şöyle devam etti:

“2011’den sonra mesleğe giren öğretmenlerden ek olarak: Tüm ek tahsisat ve ücretler ile 2. Üniversite gibi barem içi artışlar kaldırılmıştır; Maaş topuna 17 yıl yerine minimum 27 yıl koşulu getirilmiştir; Otomatik barem kaldırılmıştır; Derece atlama siyaseten belirlenecek ’performansa’ bağlanılmıştır; Maaşlar yaklaşık yüzde 40 azaltılmıştır.”

Bununla yapılmak istenenin, istihdam biçiminin değiştirilmesi olduğunu, geçici, sözleşmeli istihdam ile işsizler devreye sokularak iş bulma, geçim derdine düşmüş öğretmenin şükranla devam etmesi istendiğini savunan Gökçebel, “Maaş garantisi siyasi performansa bağlanarak öğretmenin kaderi siyaseten ele alınmak istenmektedir. Siyasi kararlarla maaş, terfi, vs. ile öğretmenin haklarını, örgütlü gücü yerine bireysel yalakalık ile korunabileceği bir sistem yaratılarak sendikalar devre dışı bırakılmak, sonra da öğretmen tertiplenerek sınıfa hapsedilmek istenmektedir” dedi.

3-5 yılda şu anda orta öğretimde 400 üzerinde 2008 sonrası öğretmenin çoğunluğa ulaşıp tüm öğretmenlerin düşük haklarda eşitlenmesinin gündeme geleceğini belirten Gökçebel, öğretmenden tasarruf için A Öğretmen, B Öğretmen, kol, sınıf gibi denkliklerin kaldırılmak isteneceğini savundu.

Gökçebel, “Kamu reformu adı altında eğitimde hiç bir gaile taşımayanlar öğretmeni terbiye etmek için tam gün, eğitimde kalite vs. gibi konular tartışmaya başlanarak öğretmene yönelik toplumsal bir linç kampanyası başlatılacaktır” dedi.   Gökçebel şöyle devam etti:

“Topluma empoze edilen “öğretmen az mesai ile hak etmediği kazancı alıyor” söylemi devreye sokularak güçlü propagandalar ile öğretmenin çalışma koşulları, mesaisi gibi konular tartışılmaya başlanacaktır. Geçici istihdam modeli yaratılarak öğretmenlerin iş, maaş garantisi yok edilecektir. Nakil, tahsisat gibi haklar kaldırılacaktır. Niyet Bellidir: Kurulmak istenen yeni liberal yapıda çalışan kesimlere kriz ve bütçe yetersizliği bahanesi ile acı reçeteler uygulamaya devam edilmek istenmektedir. Bunun için direnç noktaları, dayanışmalar, örgütler dağıtılarak toplumun bu acı reçetelere öğrenilmiş çaresizlikle itaat etmesi istenmektedir. Bunun karşısında hem toplumsal ilerleyişimiz, hem de örgütlü gücümüzle yeni stratejilerle sürekli mücadele etmeliyiz. Sendika üyeliğini bir silah gibi yönetimlerin üzerine dayayıp, yasa, tüzük dışı taleplerle sendika yönetimlerini sürekli taciz etmek yerine, sendikanın ‘Biz’ demek olduğunu, ‘Biz’ in yaşatılması ile ancak güçlü ve dayanışmacı olacağımızı, bu bilinçle sendika yönetimlerini ortak çıkarlarla ilgili stratejilere yönlendirme ve yüreklendirmede yardımcı olunması, bu yönde kararların üretilmesinin teşvik edilmesi gerekmektedir.  Örgütlü ve onurlu olamaya, kazandığımız hakları koruma ve geliştirmeye devam etmeliyiz. Örgütsüzce köle olmayı alternatif olmaktan çıkarmalıyız.”