Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ile Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), “6. ve 7. sınıflarda öğrencilerin bütünleme haklarının elinden alınmasının öğrencinin eğitim hakkının çalınması anlamı taşıdığını” savundu.

KTOEÖS ve KTÖS yaptıkları ortak açıklamada, Teknik Kurulda uzlaşılan tüzük değişikliği eleştirilerek, “tüzüğün bu şekli yapılan olumlu çabalara gölge düşürmüştür. Bunu kınıyor ve KTOEÖS, KTÖS olarak UBP-DP Hükümetini, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nı uyarıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Günümüzde eğitimin, “kar amaçlı, satılabilen metaya” dönüştürüldüğü savunulan açıklamada, “kamusal, nitelikli, parasız, bilimsel, laik, demokratik eğitim tamamen sermayeye ve soygun düzenine hizmet eder duruma getirilmiştir”  denildi. 

Eğitim sisteminin TC ile paralel götürüldüğü ve siyasilerin sürekli yapboz tahtasına dönüştürdüğü ileri sürülen açıklamada, eğitim sisteminin sadece yönetici ve sermaye sınıfına hizmet eder durumda olduğu iddiasında bulunuldu.

Parası olan ailelerin çocuklarının nitelikli eğitim hakkına ulaşabileceği, yoksul ailelerin çocuklarının ise nitelikli eğitimi hakkına ulaşmasının zor olduğu itaatkar bir sistemin hedeflendiği de ileri sürülen açıklamada, okullardaki en büyük adaletsizliğin, kamusal nitelikli eğitimin, kamu okullarının zayıflatılması, bu hizmeti veren öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin değersizleştirilmesi çabaları olduğu savunuldu.

Eğitim şurası kararlarına hiçbir hükümetin uymadığı ileri sürülen açıklamada, “Bilimsel, demokratik, laik eğitim bitirilmek istenmektedir” denildi.

Okulların büyük bir oranının eğitim yılını, müdürü, muavini, atölye-bölüm şefi, öğretmeni, hademesi, sekreteri eksik olarak tamamladığına dikkat çekilen açıklamada, devletin kamusal okullara ilgisizliğinin gittikçe arttığı, buna bağlı olarak da fırsat eşitsizliğinin büyüdüğü kaydedildi.  

Teknik Kurulda uzlaşılan tüzük değişikliğinde (6.7.) sınıflarda bütünlemenin kalkmasının olmadığı ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Geçen yıl yine siyasilerin son anda ellediği Tüzükle tüm öğrencilerin sorumlu geçirilmesi kısmen olarak halledilmeye çalışılırken, yeni bir gaf yapılmıştır. Esası Eğitim Sisteminin pedagojik anlayışının değişmesi ve buna bağlı bir sınıf geçme sisteminin yaratılması olması gerekirken adalet duygusunu zedeleyecek şekilde davranılmıştır. Bu hareketle yeni tüzükteki öğrencinin desteklenmesi, bazı programlara yönlendirilmesi gibi olumluluklar da incir çuvalı gibi berbat edilmiştir.”

Eğitim bilimlerinden yoksun, keyfi davranışlarla gelinen noktanın, tüzükteki değişikliklerden çok daha önemli olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Bu uygulama öğretmenin emeğine ve çalışarak kendini geliştiren öğrenciye hakarettir. Bu konuda yapılan keyfilik, ne ahlaki, ne yasal, ne de etik değildir” denildi.