Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, kayıp çalışmalarında zor bir döneme girildiğini söyledi.

Küçük, 1963-1964 ve 1974’te meydana gelen trajik olayların sonucunda kayıp olarak listelenen şahısların gömü yerlerinden çıkarılması, kimliklerinin belirlenmesi ve iade edilmeleri çalışmaları hakkında Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine bilgi verdi.

Komite verilerine göre, kazılarda kayıplara ait kemik bulma olasılığının çalışmaların başladığı yıl olan 2006’da yüzde 43’lerden 2014’de yüzde 17’lere düştüğüne dikkat çeken Gülden Plümer Küçük, “Bu aşamada en büyük gereksinim araştırma alanındadır” dedi. Küçük, araştırmacıların eğitimi için yatırım yaptıklarını ifade etti.

Kazılarda kayıplara ait kemik kalıntısı bulma oranının düşmesinin nedenleriyle ilgili olarak Küçük, bunun nedenlerinin;  büyük toplu gömü yerlerinin büyük oranının kazılmış olması, gömü yerleri hakkında bilgisi olan bazı kişilerin vefat etmesi vekalıntı bulma olasılığı yüksek olan yerlerin kazılmış olup artık kalıntı bulma oranı düşük olan yerlerin kazılmaya başlanması olduğunu kaydetti.

BİLGİ İÇİN ÇAĞRI

Bilgi verenlerin kimliğinin saklı tutulduğunu hatırlatan Gülden Plümer Küçük, bilgi sahibi olanlara, bildiklerini komite yetkilileri ile paylaşma çağrısında bulundu, bunun kayıp yakınları açısından çok önemli olduğunu ifade etti.

Kazılarda kalıntı bulma oranının düşmesiyle, komitenin çalışmalarında daha zor bir döneme girildiğini kaydeden Plümer, kazılarda başarı oranını yükseltmek için komitenin çalışmalar yapmakta olduğunu söyledi.

Kazılacak olan yerlerin liste şeklinde altı aylık dönemlerde belirlendiğini, kazılarda başarı oranını arttırmak için sözkonusu kazılacak yerlerin, eldeki bilgilerin karşılıklı paylaşılıp teyit edilerek belirlenmesi kararı alındığını anlatan Gülden Plümer Küçük, geçmişte gömü yeri olarak kuyuların kullanıldığını, Kıbrıslı Rumlar’ın elinde, Kıbrıs Türkler’in elinde bulunmayan 1963 yılına ait kuyuların belirlendiği haritalar bulunduğunu, bunların çalışmalarda kullanılabileceğini, bunun yanında, KKTC’deki gömü yerleri hakkında bilgi sahibi olan Kıbrıslı Rumlar ve Güney’deki muhtemel gömü yerleri hakkında bilgi sahibi olan Kıbrılı Türkler’den yardım alınacağını bildirdi.

Küçük, “Boşuna kazı yapılmasının önüne geçmek için kazı listelerinin birlikte hazırlanmasına, kazı yerleri bilgilerinin paylaşılarak ve doğrulanarak belirlenmesine karar verdik” dedi.

“ASKERLE İYİ BİR İŞBİRLİĞİ VAR”

KKTC’de askeri bölge içerisinde olduğu söylenen gömü yerleriyle ilgili olarak Küçük, bu konuda askerle iyi bir işbirliği içerisinde bulunduklarını, bugüne kadar askeri yetkililerden,  25 kez askeri bölgede kazı için izin aldıklarını, bugün biri Lapta’da, diğeri ise Lefkoşa’da olmak üzere iki askeri bölge içerisinde kazı çalışması sürdürdüklerini ifade etti. Küçük, “Talep ettik sonra izinler veriliyor” dedi.

Lapta Balıkçı Barınağı’nın da bulunduğu askeri bölge içerisinde sürdürülen kazı çalışmalarıyla ilgili bir soruya karşılık Küçük, 8 futbol sahası büyüklüğündeki bir bölgede “hendekleme” şeklinde kazıların sürdüğünü bildirdi.

Rum basınında, sözkonusu bölgede gömülenlerin yerinin değiştirildiği yönündeki iddialar hakkında ise Küçük, yüzeyde insan kemiği kalıntısı bulunduğunu, ancak bunun bölgeye dökülen çöplerle birlikte gelmiş olabileceğini, yapılan çalışmalarda bölgede toplu mezar bulunduğu veya mezarın boşaltıldığı yönünde bir kanıta rastlanmadığını belirtti.

Arazide kazı yapan ekiplerde Kıbrıslı Türk yanında Kıbrıslı Rum uzmanların da bulunduğunu ve kanaatlerin ortak olduğunu kaydeden Küçük, bir mezardan insan alınmış ise bunun uzmanlar tarafından anlaşıldığını, ancak söz konusu bölgede bu yönde henüz bir bulgunun bulunmadığını söyledi. “Gömü yerini hiçbir şekilde saklayamazsınız. Bilim adamlarının raporları tartışma taşımaz” diyen Küçük, komitenin elinde askeri bölge içerisinde, 30 yerde daha gömü bulunduğu yönünde bilgi bulunduğunu kaydetti. Gülden Plümer Küçük, Lefkoşa’daki askeri bölgede yapılan kazıya ise, su şebekesi çalışmaları esnasında kemik kalıntısına rastlanmasından sonra başlandığını belirtti.

“GÖMÜ YERLERİNİN DEĞİŞİTİRİLMESİ MAALESEF OLMUŞTUR”

Bazı gömü yerlerinin Güney’de de KKTC’de de yerinin, belki de kokudan dolayı değiştirildiğini, bunun Balkan savaşlarında da yaşandığını ifade eden Küçük, yeri değiştirilenlerin bulunmasının daha zor olduğunu, çünkü görgü tanıklarının bu konuda konuşmakta daha çekimser davrandığını kaydetti.

ADADAKİ KOMİTE BİR İLK

Dünyanın pek çok yerinde kayıplarla ilgili çalışmalar yapıldığını, ancak çözümsüzlüğün devam ettiği bir coğrafyada kayıp arama çalışması bakımından Kıbrıs’ın bir ilk olduğunu ifade eden Gülden Plümer Küçük, adada iki ayrı otoritenin bulunmasının kayıp arama çalışmalarına farklı zorluklar getirdiğine dikkat çekti.

Zorluklardan birinin de finans konusu olduğunu kaydeden Küçük, ihtiyaç duyulan yaklaşık 3.5 milyon Euro’luk mali kaynağın 2.6 milyon Euro’luk kısmının Kıbrıslı Türklere ayrılan mali yardımdan karşılandığını ifade etti. Küçük, geriye kalan kısmının da bağışlarla giderilmeye çalışıldığını, Türkiye’nin de sürekli bağış yapan bir ülke olduğunu vurguladı.

Gülden Plümer Küçük, kayıp olarak listelenen ancak bulunamayanların; yapılaşma, tarımsal faaliyetler veya görgü tanıklarının vefat etmesi sonucu bulunmasının mümkün olamayacağını da belirtti.

Mülkünde kazı yapılmaya müsaade etmeyen ada genelinde 2-3 kişi bulunduğunu da bildiren Küçük, siyasi bir girişimle söz konusu yerlerin de kazılabileceğini, ancak bunu henüz düşünmediklerini ifade etti.

ÇALIŞMALAR

Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından 1963-64 ve 1974’deki çatışmalarda kaybolan ve kayıp olarak listelenen şahısların aranması çalışmaları kapsamında, kayıp olarak listelenen 2 bin 1 kişi bulunuyor. Kazılarda 2014 sonu itibarıyla 948 kişiye ait kemik kalıntıları bulundu, bunların 555’inin  kimlik tespiti yapıldı ve yakınlarına teslim edildi. Kayıp listesinde bin 508 Kıbrıslı Rum ile 493 Kıbrıslı Türk bulunuyor.