Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı, Güzelyurt Kurtuluş Lisesinde iki öğrenci arasında çıkan tartışma sonucu meydana gelen darp olayı ile ilgili rapor hazırladı.

Dizdarlı, raporda, eğitime siyaseti karıştırarak bir öğrenciye avantaj sağlamanın kabul edilebilir bir şey olmadığına işaret ederek Eğitim Bakanlığı’na idari hata ve işlemlerini geri alması için çağrı yaptı.

Raporun tam metni şöyle:

"Güzelyurt Kurtuluş Lisesinde öğrenim gören B.S.’nin 16 Şubat 2016 tarihinde yine ayni okulda öğrenim gören E.C. adındaki öğrenci tarafından ciddi şekilde darp edilmiş olması ve vahim zarara uğratılmış olmasına rağmen E.C. aleyhine Bakanlıkta görev yapan ve E.C.’ye veya E.C.’nin ailesine ailevi veya sair nedenlerle yakınlığı bulunan mensuplar veya siyasi nedenlerden dolayı herhangi bir disiplin soruşturması başlatılmamış olduğu iddiasıyla B.S.’nin annesi Sayın Handan Sezenler ve halası Sayın Sevgi Sezenler 10 Mart 2016 tarihinde Dairemize başvurdular ve konunun Dairemiz tarafından araştırılmasını talep ettiler.

Yapılan başvuru üzerine konu 38/1996 sayılı Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Yasası kuralları çerçevesinde incelenmiş ve rapor hazırlanmıştır.

16 Şubat 2016 tarihinde Güzelyurt Kurtuluş Lisesinde öğrenim gören B.S. E.C. tarafından ciddi bir şekilde darp edilmiştir. Hastahane raporlarıyla da belgelenen olayın ardından E.C. okulun Müdür Muavini Sayın Mehmet Karamanoğlu tarafındna Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir. Güzelyurt Kurtuluş Lisesi Disiplin Kurulu’nun 29 Şubat 2016 tarihli toplantısında E.C.’ye “Okuldan Tasdikname ile Uzaklaştırma” cezası verildi ve ilgili dosya Okul Müdürü tarafından onaylanmak üzere Üst Disiplin Kuruluna gönderildi. Genel Ortaöğretim Dairesi Müdürlüğünde incelenen dosya E.C.’yi disipline veren kişi ile Okulun Disiplin Kurulu Başkanı olarak karar verenin ayni kişi olduğu ve soruşturma ile ilgili usul hatalarının düzeltilmesi için Okul Disiplin Kuruluna geri gönderilmiştir.

Bunun üzerine yeniden oluşturulan Okul Disiplin Kurulu söz konusu dosyayı tekrar inceleyerek E.C.’ye ikinci kez “Okuldan Tasdikname ile Uzaklaştırma” cezası vererek, konuyu Üst Disiplin Kuruluna havale etmiştir.

50/1989 sayılı Genel Ortaeğitim Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası’nın 13(2) maddesi ve Mesleki Teknik Öğretim Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası’nın 17(2) maddesi uyarınca yapılan Ortaokullar ile Ortaöğretim Kurumları İçinde ve Dışında Uyulacak Kurallar ve Disiplin Tüzüğü’nün 14’üncü maddesi öğrencilere, kusurlu veya cezayı gerektiren davranışlarının niteliklerine göre hangi disiplin cezalarının verilebileceğini ve 15’inci maddesi ise cezayı gerektiren davranışların ne olduğunu sıralamaktadır.

Söz konusu Tüzük, cezayı gerektiren davranışların niteliklerine göre öğrencilere hangi disiplin cezasının verilebileceğini ve cezayı gerektiren davranışların ne olduğunu belirtmesine rağmen Üst Disiplin Kurulu 5 Nisan 2016 tarihli toplantısında Okul Disiplin Kurulu’nun aldığı “Tasdikname ile Okuldan Uzaklaştırma” kararını bozarak E.C. isimli öğrenciye 5 gün okuldan uzaklaştırma cezası vermiştir.

Bu meselede öğrencinin işlediği suçun vehameti ile Üst Disiplin Kurulu tarafından takdir edilen ceza arasında nisbetsizlik olduğu ve işlenen suçun veya cezayı gerektiren davranışın Disiplin Tüzüğünün 15(b) maddesi kapsamında olmadığı açıkça görülmektedir.

Gözden kaçmamalıdır ki, bir öğrenciye disiplin cezası verilirken Üst Disiplin Kurulu suçu işleyen öğrenciye ilaveten okulu veya okuldaki düzeni de düşünmek zorundadır. Okuldaki diğer öğrencileri korumak veya okullardaki suçların işlenmesini önlemek sadece okul müdürlerinin ve öğretmenlerin görevi değildir. Öğrenciler arasındaki düzeni sağlamak Tüzüğü uygulamakla görevli olan Eğitim Bakanlığı’nın veya İdare’nin de görevleri arasındadır. Başkalarına örnek teşkil edebilecek bu tür cezalar nedeniyle, Üst Disiplin Kurulu tarafsız davranarak Tüzükte öngörülen cezayı takdir etmesi ve uygulaması gerekirdi.

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza ve gençlerimize bilgi, beceri ve olumlu davranışlar kazandırmanın yanında, onların dengeli, sağlıklı, gelişmiş bir karakter ve kişiliğe sahip iyi insan olarak yetişmeleri en asli görevlerimizdendir. Eğitim Bakanlığı toplumun hem bu gününü hem de yarınını şekillendiren bir mekanizmadır. Bu nedenle toplumu oluşturan tüm bireyleri değerlerimizin kazandırılmasında eğitimin rolü tartışma götürmez bir gerçektir.

Farklı kültürlere mensup, değişik sosyal yapıdaki öğrencilerin bulunduğu okullarımızda siyaseti karıştırarak bir öğrenciye avantaj sağlamak veya öğrenciler arasında ayırımcılık yapmak kabul edilebilir bir durum değildir. Eğitim Bakanlığı Üst Disiplin Kurulu Disiplin Tüzüğünü yok sayarak keyfi davranmıştır ve/veya adil davranmamıştır. Gençlerimizi ve çocuklarımızı topluma faydalı bireyler halinde yetiştirmekle görevli Eğitim Bakanlığı’nın eşitlik ilkesini ve bu konudaki mevzuatı göz ardı ederek çalışmalarına devam etmesi halinde gençlerimizin topluma faydalı bireyler olarak hayatlarını idame ettirmelerini beklemek mümkün değildir. Bu nedenle Eğitim Bakanlığı’nın yukarıda belirttiğim idari hata ve işlemlerini derhal geri alması ve ilgili mevzuata uygun şekilde hareket etmesi gerekmektedir."