Eniz Orakcıoğlu

Ekonomi ve Turizm eski  Bakanlarından Ekonomist ,  Derviş Kemal Deniz, Türkiye’deki  Referandum  sonuçlarının  Türk ekonomisi ve KKTC’ye yansımalarını değerlendirdi. Ülkemizde büyük bir nakit darlığı sıkıntısının yaşandığını ve bu sıkıntının kronikleştiğini vurgulayan Deniz,  “Türkiye de yaşanan sıkıntı sadece referandum sürecine bağlıydı, referandumun sonuçlanmasıyla temkinlide olsa iyileşme yaşanmaya başladı, ama bizim ülkemizde sıkıntı referanduma bağlı değil, paranın dönmemesine, kronikleşmiş hastalığa ve nakit darlığına bağlıdır” dedi.
 
“Referandum süreci ekonomiyi etkiledi”

Derviş Kemal Deniz, Türkiye’nin geçirdiği referandum sürecinden Türkiye’nin hem içerden, hem de dışardan algılanması açısından ekonomi üzerinde etkisi olduğunu belirterek, “Referandum olmadan önce çıkacak sonuca karşı oluşan belirsizlik sebebi ile Türkiye’deki iç piyasada durgunluk yaşandı. Bunun sebebi ise insanların mümkün olduğu kadar harcama trendlerini azaltmasından kaynaklandı. Bu içerden algılanma beklenen bir durumdu ve referandumun beklentilerinin getirdiği bir sonuçtu. Dışardan algılanma durumuna baktığımız zaman ise hem hemen aynı sebeplerle referandum sonucu ne çıkacak? sonucun ardından ne gibi gelişmeler olacak beklentisinden kaynaklanmaktadır” dedi
 
“Referandum sürecinde dalgalanma olmadı”

Referandum süreci içerisinde döviz kurlarında herhangi bir dalgalanmanın olmadığının da altını çizen Deniz, “Fakat referandumun sonucu belirlendikten sonra çok büyük oranda olmasa da kurlarda bir hareketlenme görünmüştür. Bunun sebebi de referandum sonrasında ne gibi gelişmeler yaşanacağı beklentisinden ileri gelmektedir” şeklinde konuştu.
 
“Belirsizlik belirliliğe dönüştü”

Yaşanan ve yaşanacak olan süreç nedeni ile Türkiye’de temkinli bir bakış olduğunu vurgulayan Deniz, “Siyasi yönden bazı görüşler olsa da, ekonomik yönden temkinli olarak ilerlemekte, ama umutsuz bir tablo ortaya çıkmamaktadır. Seçim sonucunun belirlenmesi ile o süreç içerisinde yaşanan belirsizlik bir belirliliğe dönüştü” diye konuştu.
 
“Çalkantılı bir dönem olmayacak”

Deniz, sözlerine şu şekilde devam etti; “Son zamanlarda sterlinde bir hareketlenme ve güçlenme görmekteyiz bununda sebebi İngiltere’deki seçim kararının alınmasıdır. Ama bunun dışındaki tüm artışlar denge içerisinde görülmektedir. Bunun yanında Türkiye’de 2019’a kadar bir seçiminde beklenmemesinden dolayı çalkantılı bir dönem olmayacaktır. Kısacası benim görüşüm Türkiye’de dövizin etkisinin çok büyük oranlarda olmayacağı şeklindedir.”
 
“Çarkların dönmesi önemli”

Şu an en önemli şeyin çarkların dönmesi olduğunu söyleyen Deniz, “Referandum sürecinde Avrupa ile yaşanan söz düelloları sonrasında zarar gören ilişkiler düzene girerse Türkiye’yi ekonomik açıdan daha iyi bir süreç beklemektedir. Bunun yanında bölgedeki durum yani Suriye olayları da olumlu yönde gelişirse, kısacası Türkiye seçime kadarki 2 seneyi iyi değerlendirirse tüm çarklar iyi yönde dönmeye devam edecektir” dedi.
 
“Ülkemizde de temkinli bir yaklaşım var”

Türkiye’deki gelişmelerin otomatik olarak KKTC’ye de yansıdığını vurgulayan Deniz, “Aynı para birimin etkisiyle, ülkemizde de temkinli bir yaklaşım var. Bunun yanında Kuzey Kıbrıs’ta yıllardır piyasada dönen para hacminde bir daralma ve sıkıntı söz konusudur. İstatistiklere göre de borçlanma günden güne artmaktadır. Bu borçlanmanın esas sebebine bakıldığında ise nakit akımının zayıf oluşundan kaynaklanmaktadır. Kaldı ki bilinen gerçek işletmeleri, esnafı, insanları batıran zarar etmeleri değil, nakit darlığıdır” şeklinde konuştu.
 
“Nakit darlığı kronik bir hastalık”

Ülkemizdeki en büyük ve kronikleşmiş sıkıntının nakit darlığı olduğunu vurgulayan Deniz, “Türkiye’de bir süredir yaşanan durgunluk referandum sürecine bağlıydı, bundan sonra bir hareketlilik beklenmektedir. Ama bizim ülkemizdeki sıkıntı referanduma bağlı değil, paranın dönmemesine, kronikleşmiş hastalığa ve nakit darlığına bağlıdır. İnsanlar bundan dolayı alacaklarını zamanında alamıyor ve alışverişlerdeki zamanında ödeme ahlakı bozulmaya başladı” diye konuştu.
 
“Nakit darlığı katlanarak geliyor”

Deniz, sözlerine şu şekilde son verdi; “Ülkemizde yaşanan kronikleşen nakit darlığının sebebi can damarı olup bütün piyasaları besleyecek sektörlere nakit paranın akmamasından kaynaklanmaktadır. Bir para var ama bu para farklı farklı yerlere akıyor. Örneğin, son zamanlarda inşaat sektöründe çok büyük bir talep ve buna bağlı olarak yaşanan bir patlama var. Bu noktada da inşaatların yapımında kullanılan malzeme ve ham maddenin kaçta kaçı ülkeye kalıyor, kaçta kaçı ülke dışına çıkıyor. Mesela bir apartman yapımında malzemenin ve ham maddenin yüzde 90’ı ve işçi ithal ediyorsanız, harcanan para ülke dışına çıkıyorsa o zaman iç piyasaya düşen para düşük oranlarda oluyor. Bu sebeple benim düşüncem katma değer yaratacak sektörlere giden paradaki artış gerekli miktarda değildir. bu noktada da yerli üretimi desteklemek çok önemlidir. Burada esas gaye piyasadaki hareketliliği katma değer kazandıran aktivitelerin dönüşümünü sağlamaktır. Sonuç olarak ülkemizdeki kronik nakit darlığı katlanarak geliyor ve buna bağlı olarak da borçlar artıyor.”