Özlem Çimendal

Hür-İş Başkanı Yakup Latifoğlu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yaptıkları çağrı üzerine 11 Şubat Perşembe günü toplanacağını söyledi. Devlet Planlama Örgütü’nün ülkenin “aklı” olduğu açıklamasına da değinen Latifoğlu, DPÖ’den bu iddialı ifadenin gereğini yapmasını beklediklerini ifade etti. Gümrüklerdeki ek mesai eylemlerinin amacına ulaşmasına memnuniyet belirten Latifoğlu, kamudaki mesai saatleri ve Elektrik Kurumu hakkında da açıklamalar yaparak gündemi değerlendirdi. Elektrik Kurumu’nu para düzeni oluşturarak, halkı soymakla suçladı.

"Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor"

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 11 Şubat Perşembe günü toplanacağını anlatan Latifoğlu “Hür-İş’in yasanın öngördüğü çerçevede yaptığı çağrıs sonucu  komisyon 11 Şubat Perşembe günü toplantı yapılacak. Hükümetin bir değişiklik yapmaya niyeti yok gibi ama masada göreceğiz bunu tabii. Ekonomik durumdan dolayı asgari ücretin artırılmadığından dem vurulur her toplantıda. Umarım yine aynı konular açılmadan insanları sevindirecek bir iyileştirme olur diye temenni ediyorum” dedi.

“Geçim endeksi, asgari ücreti 3 bin TL gösteriyor”

Asgari ücreti ekonomik boyutlarıyla irdelemek gerektiğini ifade eden Latifoğlu şöyle konuştu:  “İşverenlerin resmi beyanları çalışanlarının ücretinin asgari olduğu yönündedir. Ama ülkedeki realitede çalışanların eline daha fazla para verildiği, gösterilenin ise asgari olduğu yönündedir. Bu yöntem de işverenlerin devlete olan yükümlülüklerden tasarruf etme yöntemidir. Bundan kurtulmanın yolu da kayıt altında bir ekonomi yaratmaktır. Asgari ücret neden 3 bin TL olmalı? Yasalar bize bir şey emreder, geçim endeksinin dikkate alınarak, asgari ücretin belirlenmesini emreder. DPÖ’nün ülkenin aklı olduğunu açıklamasının ardından bu iddialı ifadenin gereğini yapmasını bekliyoruz. Bize lütfen geçim endeksini açıklasın. 4 kişilik bir ailenin geçimi için gerekli olan gıda maddelerinin oranı dikkate alınarak  bütününü hesaplarsak 3 bin TL’lik bir rakam çıkıyor. Biz söylemiyoruz bunu, hesap ortada.”  

“Herkes şikayetçi ama DPÖ ekonomi büyüyor diyor”

KKTC’ye bakıldığında tüm kesimlerin şikayet ettiği bir yapı olduğunu söyleyen Latifoğlu “Çiftçi, hayvancı, narenciyesi, turizm şikayetçi, halk şikayetçi, şikayetçi olmayan kimse yok. Ama DPÖ’nün açıklamasına bakıldığında 2010 yılından beri ülkemizdeki ekonomi büyür. Bunu bize hükümet açıklasın? Bu büyümede de en büyük pay ticaret sektöründe 10.1 olarak olmuş. Şimdi neye göre hareket etmemiz gerekiyor. Herkes yarınının göremediğinden şikayetçi ama DPÖ’nün rakamlarına göre bizim ekonomi sürekli gelişiyor. Maliye Bakanlığı herkesin cebindeki parayı denk bütçe adına alırken, piyasaya çıkacak olan sıcak para için bir girişim yapmıyor” ifadelerini kullandı.  

“Niyet varsa çözüm de her zaman vardır”

Asgari ücretlerdeki en büyük sıkıntının devletin kendisi olduğunu söyleyen Latifoğlu, “Devlet kolaycılığa kaçtı ve tüm harçları, cezaları, ödentilerini asgari ücrete endeksledi. Burslar, yardımları da asgari ücrete bağladılar” dedi.

“Yeni dünyada birinci güç sermaye, ikincisi de medya”

Konuşmasında, sermaye medya ilişkisine de değinen Yakup Latifoğlu,  15 yıl önce dünyayı politikacıların yönettiğine şimdi ise işin tam tersi olduğuna dikkat çekti. Latifoğlu, bugün egemen gücün sermaye olduğunu ifade etti ve şöyle konuştu: “Artık sermaye birinci güçtür. Medya 4. güç olarak adlandırılırdı ama o da 2. güç oldu. Neden? Çünkü halkı yönlendiren, halkı istediği bilgiyle donatan ve yönlendiren medyadır. Birinci güç sermayeyle ikinci güç medya birleştiğinde dünyayı yönetme gücünü elde edebiliyor. Bu sermaye yönetimdeki gücünü devam ettirmek için tüm ergumanları kullanacak. Bu noktada da sermayenin medyayı ele geçirmesi gayet doğaldır. Önemli olan bu birinci güç sermayenin önüne geçecek argümanlar ortaya konulmalıdır. KKTC’de bunu yapmak söz konusu değil. KKTC’de kimin kimi desteklediğini ortaya koyamazsanız. Bugün borç batağındaki partilerin seçim dönemi açıklanan harcamalarının nereden geldiği açıklanamayan konulardır.”  

“Taraflar karşı karşıya getiriliyor”

Son zamanlarda KKTC’de tarafları karşı karşıya getirip kırdırmanın moda olduğunu söyleyen Latifoğlu, “Yan yana olması gereken kesimler karşı karşıya getirirseniz ileriye atılan adımlar engellenir. Amaç da budur. Gümrüklerdeki bu ek mesailer eylemenin nedeni hükümet edenlerdir. Siz bu insanları sosyal yaşamlarından, ailelerinden ayırarak mesaisi yaptırırsan ve ardından da ödemezsen bu insanlar da çalışmaz doğal olarak. Anayasa’da angarya çalıştırmamak esastır. Ek mesailerin ödenme süreleri de bellidir. Ama bu çiğnenir ve insanlara hakkını vermezseniz bu insanlar da bu ek mesaileri yapmaz. Duty free’lerde polis zoruyla işletmeciyle gümrükçülerin karşı karşıya getirilme amacı vardı. Hükümet kaçarının olmadığını görerek oturdu sendikalarla bir takvime bağladı bunları sonuç olarak” dedi.    

"Amaç fazla personeli iş yapar göstermek"

İş dünyasının "Kamu verimsizdir" söylemleriyle ilgili olarak da Yakup Latifoğlu, verimsizliğin mesai ve çalışma saatleriyle alakalı olmadığını vurguladı.  Latifoğlu “Yetki ve atamalar düzgün yapılmalı doğru dağıtılmalı. Her işi en tepeye taşımadan vazgeçilmeli ve en tepedeki de benden sorulacak her şey mantığından vazgeçmelidir. Hiçbir işveren devlet dairesine öğleden sonra 16.00’da gitmez. Zorunlu olmadıkları sürece işlerini sabah çözerler. İşverenler bugün kraldan çok kralcı beyanlar vermeye başladılar. Tam da göç yasasının KKTC’ye empoze edilmek istendiği süreçteki gibi bir tutum içerisine girdiler. Mesai saatleri bize uymaz , mesaiyibize uyan şekle dönüştürün talebi içindedirler. Bir iş yerindeki çalışanın orada kaldığı saat değil, verimli olduğu saatler önemlidir. Vatandaşın bir işi tek bir kapıda çözülüp bitmelidir. Ama KKTC’de bu böyle değil. Neden? Çünkü bu fazla olan personele iş yaratılıp o masada tutulması gerekir. Sizin bir kapıda yapıp bitirmeniz gereken işlemleri 10 kapı dolaşarak yapmanız  istenmektedir” diye konuştu.

“Kıb-Tek halkı hırsızlıkla suçluyor”

 KKTC Devleti’nin kendi vatandaşına güvenmediğini söyleyen Latifoğlu,  “Halk potansiyel suçludur. Bugün hangi devlet dairesine belediyeler de buna dahil sizden ihtiyaç sandığı, sigortadan vergiden borcu yoktur kağıdı getireceksin diyor. Bu ne demek? Yani sen suçlusun ve olmadığını bana ispat et. Bugün Kıb-Tek’te en basiti sayaçlarda isim değişikliğine bile kefil istiyorlar KKTC vatandaşından. Peki bu ne demektir? Elektrik Kurumu yönetimi bu halkı potansiyel hırsız kabul eder. Alacağın elektriği ödemeyeceksen, ben de başkasından alacağım demektir bu parayı. Ben 37 yıldır Elektrik Kurumu’na para ödeyip bir gün borç yapmayan bir insanım. 4 sayacımın 1’i kapalıdır. Kapalı olanı açtırmak istediğimde benden kefil istenmesi beni hırsız yerine koymaktır. Kefil getirirsem 470 TL ödeyeceksin getirmezsen 1.260 TL ödeyeceksin deniyor. Böyle bir yapıda iş verenler kamunun verimli olmasını çalışma saatine bağlamasınlar alakası yoktur” dedi.

Kaynak: Yeni Bakış