Hangi mevsimde olursa olsun dimdik ayakta duran, ömrü boyunca bir çok kişiye gölgesiyle yoldaş olmuş.  Artık yaşlanmış... Yaprakları dökülmüş ve belki de biraz dalları kırılmış olasa da sımsıkı kökleriyle toprağa tutunmuş bir ağaçtır çınar.

Ulu çınar da derler, hatta hayat ve insanla özdeşleştirilir pek çok zaman. Bu tanıma tam da uyan, Mağusa’ya pek çok emeği dokunmuş belki de pek çoğunuzun tanımadığı bir ulu çınardan bahsetmek istiyoruz: Nejdet Dökmecioğlu

Yıllarca Mağusa ve Mağusa halkı için çalışan Nejdet Dökmecioğlu, 1930 yılında Mağusa’da doğdu. Mağusa’nın tanınmış esnaflarından Ahmet Dökmeci’nın oğlu.  22 yaşında hayali olan öğretmenlik mesleğini yapmak için gittiği Ankara sabahına uyandığında görme yeteneğini kaybetmiş. Hayatına yeni bir yön vererek kendini Mağusa halkına adamış Mağusa’da bir dönem Belediye Başkanlığı da yapmış.

Mağusa’yı belkide Mağusa’dan çok seviyor. Hani her son yeni bir başlangıçtır derler ya işte tam da bu söz Nejdet Dökmecioğlu için söylenmiş cinsten. Gençlik yıllarını anlatıyor Nejdet Dökmecioğlu, eskilerden bahsederken biraz da buruk bir şekilde söz ediyor. Öğretmenlik mesleğine gönül vermiş ama kader... Öğretmenlik mesleğini yapmak için heyecanla gün sayarken gözlerinin görme yetisini kaybetmesi kendisi için hem yıkım hem de hayatına yeni bir yol olur.

Mağusa’da ilk kitap dükkanını açar ve yine ilk kez Türkiye yazılı basınını Mağusalılar ile buluşturur. 

Mağusa Belediye Meclis üyeliği As Başkanlık görevini bir dönemde Belediye Başkanlık görevini yürütür. 

En büyük hayali eski günleri anlatırken sesinin tonu artıyor... Bazen gözleri dolu dolu...  Bazen de sesi titriyor.. 

Orta eğitim yıllarını LTL’de geçirmiş. O dönemde zor olan üniversite eğitimi için Türkiye’ye gider ayni zamanda Kıbrıs’ta da öğretmen sıkıntısı yaşanıyor.  Uzun uğraşlar sonrası Ali Süha Bey’in yardımı ile Ankara Gazi Eğitim Öğretmen Okulu’na girer okula o yıllarda sadece Türkiyeli öğrencilerin alınmasına rağmen Nejdet Bey mücadeleden yılmadan Ali Süha Bey ile okula kayıt olurlar.

Artık hem hayali olan öğretmenlik mesleğini hem de ülkesine hizmet etmek için bir umut olacak genç bir öğretmen olarak hedeflerine ulaşmaya çok yakındır.

dokmeci-(2).jpg

BİR GÜNDE HAYAT IŞIĞI SÖNDÜ

İşte tam da bu noktada değişiyor Nejdet Dökmecioğlu’nun hayatı. Öğretmen olmak için eğitimine başlayacak diye heyecan içinde yattığı günün sabahına o günden sonra tüm hayatını etkileycek bir talihsizlikle gözlerini açıyor Nejdet Bey.

Hayatının şokunu yaşıyor hiç şüphesiz, söylediklerinden anlaşılıyor. Zira uyandığında gözlerinin görme yetisini kaybettiği bir hayata başlıyor artık. Doktarlar hastalığının adının Nevrik Optik Görme Siniri Rahatsızlığı olduğunu söylemişler.

Şöyle açıklıyor bu durumu: “Gitmediğim görüşmediğim doktor kalmadı.  İsviçre’ye ve İngiltere’ye gittim fakat nafile.” 

O günden sonra ülkesine dönüyor çaresiz ve hayatına yeni yönler çiziyor.  Mağusa’ya döndükten sonra Mağusa’ya ilk kitapcı dükkanını açar.  Kitap satımı yanında gazete satımı da başlar.

Necdet Bey, Fazıl Remzi Bey’in Türkiye’den getirdiği Türkiye gazetelerini de ilk kez Mağusalılar ile buluşturur. Yaşayan bir tarih gibi adeta Necdet Bey. O günleri anlatırken “İlk günlük gazeteyi getiren adamım” sözleriyle vurgular. Böylelikle Mağusa’nın hiç gazetesiz,mecmuasız kalmadığını da ifade eder.

Necdet Bey “O zaman Türkiye’de Hayat Mecmuası çıkmaktaydı ve aynı gün Kıbrıs’ta Mağusa’da satılırdı. Bunlar önmelidir. Neden çünkü Mağusalılar o güne dek Türkiye Gazetesi ve Hayat Mecmuası göremedi” diyerek belirtir.

HAYATININ DİĞER BİR DÖNÜM NOKTASI DA GAZİMAĞUSA BELEDİYE BAŞKANLIĞIDIR

Necdet Bey Mağusa’da belediye kurulduktan sonra ilk Belediye Başkanı Bora Atun olduğunu, dokuz-on kişinin Belediye Meclis Üyesi seçildiğini sözlerine ekleyerek, kendisinin de meclis üyelerinden biri olduğunu aktarır. Necdet Bey, Bora Atun’un ve meclis üyelerinin seçimiyle Mağusa Belediyesi As Başkanlığı görevine getirilir.

dokmeci-(3).jpg

MAĞUSA’NIN SİMGESİ OLAN ATATÜRK BÜSTÜ’NÜ DE YAPTIRANLARDAN BİRİ...

Hiç kuşkusuz Mağusa denilince akla ilk gelen ve Mağusa ismiyle özdeşleşmiş bir notkadır Anıt Çemberi ve çember ortasındaki devesa Atatürk Büstü. Pek çoğumuz bilmez... Ki biz de Nejdet Bey’i dinledikçe büyüleniyoruz.

Mağusalı olarak hayatımıza belki de o günden sonra hiç unutamayacağımız bir bilgi yazıyoruz. Mağusa’nın simgesi olan o büyük Atatürk Büstü’nün yapılmasına Necdet Bey’in emeği büyüktür. “Mağusa’nın girişine Atatürk Büstü’nü Bora Atun Bey’le yaptıran bizdik.” diye belirtir. Yine Mağusa Surlariçi’nde bulunan Ayserno Kilisesi’ni günümüze dek korunmasında da büyük rolü olduğunu söyler.

EN BÜYÜK DEĞERİMİZ HİSARLAR...

Mağusa’nın Çınarı Necdet Dökmecioğlu; Mağusa’nın en buyuk değerinin Hisarlar olduğunu söyler. “Hisarlar olmasaydı Mağusa, Mağusa olarak kalamazdı.” diyor. “Tarihler öncesinden yapılan bu Hisarlar Mağusa’yı korudu muhafaza etti. “ diye anlatır.

Necdet Dökmecioğlu günlerini Mağusa Surlariçi’ndeki Bandabulya’da eski dostları arkadaşları ile bazen geçmişi bazen de günlük konuları konuşarak zamanının çoğunluğunu geçirmekte.

Değerli büyüğümüz Necdet Dökmecioğlu’na bizimle yapmış olduğu bu güzel röportajdan ötürü çok teşekkür ederiz. (Mağusa Plus)