Mağusa Kültür Derneği (MKD) ve Yeşil Mağusa Derneğinin (YEMAD) ortak yürüttüğü Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Mağusalılar Temiz Sulak Alanları Savunuyor” projesi 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nü proje faydalanıcıları olan öğretmenler ve sivil toplum örgütleri ile birlikte iyi uygulamaları görmek için Güney Kıbrıs’ta bulunan düzenlenmiş sulak alanları ziyaret ederek kutladı.  

Dünya Sulak Alanlar Günü her yıl 2 Şubat’ta sulak alanların insanlık ve gezegenimiz için değerini hatırlatmak ve evrensel anlamda farkındalık yaratmak adına kutlanır. Bu tarih aynı zamanda 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde imzalanan Ramsar Sulak Alanlar Konvansiyonunun kabul gününe denk gelmektedir. Dünya Sulak Alanlar Günü ilk olarak 1997 yılında kutlanmaya başlanmıştır. O günden itibaren de her yıl Dünya’nın çeşitli yerlerinde farkındalık yaratmak amaçlı büyük ve küçük çaplarda farklı etkinlikler ile kutlanmaya devam etmektedir.

İçlerinde Birleşmiş Milletler Afet Risklerini Azaltma Ofisi (UNISDR), UNEP, Wetlands International gibi büyük kurum ve örgütlerin ve DANONE ve EVIAN gibi büyük şirketlerin de bulunduğu Dünya Sulak Alanlar Günü komitesi 2017 Dünya Sulak Alanlar Günü temasını “Afet Risklerini Azaltmak için Sulak Alanlar” olarak belirlemiştir. Sulak Alanlar; ekolojik dengeyi koruma açısından önemli rol oynamaları yanı sıra seller, kuraklık ve hortum gibi aşırı hava koşullarının etkilerini azaltmakta da çok önemli rol oynamaktadır.

Sulak alanlar aşırı yağışı emerek ve depolayarak doğal bir sünger görevi görür ve sel olasılıklarını azaltır. Kuru dönemlerde ise depoladıkları suları bırakarak kuraklığı geciktirir ve su yetmezliklerini azaltır. Dünya çapında doğal afetlerin sıklığı nerdeyse iki katına çıkmıştır ve bunlardan çoğu iklim ve hava ile ilgilidir. Birleşmiş Milletlerin (UN- Water) yaptığı açıklamaya göre tüm doğal afetlerin %90’ı su ile ilgilidir. Devletler Arası İklim Değişikliği Panel ’ine göre (IPCC) iklim değişikliği sonucunda bizleri daha da fazla aşırı doğa olayları beklemektedir.

Ancak genel olarak toplumlar sulak alanların bizleri nasıl koruduğu konusunda yeterli bilgi ve farkındalığa sahip değildir. Hatta ne yazık ki insanlar genelde sulak alanları çöp alanları olarak görmektedir. Bilim adamlarına göre 1900 yılından beri dünyadaki sulak alanların %64’ü yok olmuştur. Toplum olarak buna dur demek bizlerin var olmasını sağlayan bu doğaya borcudur. Bu noktada gerekli önlemlerin alınması için sivil toplumun bilinçlenmesi ve yerel yönetim ve devleti bu konuda doğru adımları atmaları konusunda harekete geçirmeleri gerekmektedir. Bu sebepten dolayı, her yıl 2 Şubat’ta Dünya Sulak Alanlar Günü çeşitli aktiviteler ile kutlanmakta ve halkın bu konu üzerindeki farkındalığı artırılmaya çalışılmaktadır.  

Avrupa Birliği’nin Sivil Toplum Harekette V. Hibe Programı altında finanse edilen ve Kasım 2015’de başlayan Mağusa Kültür Derneği ve Yeşil Mağusa Derneği’nin ortak yürüttüğü ‘Mağusalılar Temiz Sulak Alanları Savunuyor’ projesi geçtiğimiz yıl proje açılış etkinliğini 2 Şubat’ta Çanakkale Göletinde gerçekleştirmişti. Orada yapılan konuşmalarla ve küçük temizlik kampanyası ile bu konuya dikkat çekmiş ve proje boyunca farkındalık yaratmak için yapacağı aktivitelerden bahsetmişti. Proje, bu yıl yine 2 Şubat Perşembe günü Güney Kıbrıs’ta bulunan Oroklini, Larnaka Tuz Gölü ve Ağrotur sulak alanlarını ziyaret ederek Dünya Sulak Alanları Gününü kutlamıştır. Geziye projeye dahil olan ve eğitimlere katılan okullardan gönüllü öğretmenler ve sivil toplum örgütleri katılmıştır. Gezi boyunca proje eğitmeni Asuman Kuyucu sulak alanların önemini anlatarak gezilen sulak alanlardaki iyi uygulamalara değinmiştir.

Proje, 23 Aralık 2016’da  Mağusa bölgesindeki okul ve Sivil Toplum Örgütlerinin katılımı için açmış olduğu “Sulak Alan ve Çevre” temalı küçük hibe programı ile sulak alanlar konusunda farkındalık yaratma ve harekete geçme sorumluluğunu topluma vermeyi hedeflemektedir. Hibe programına başvurular 20 Şubat 2017’de sonlanacaktır. Projenin hedefi önemli sulak alanların bulunduğu Mağusa bölgesindeki halkı, küçük yaşlardan başlayarak bilinçlendirme ve sahip çıkmalarını sağlamak olup proje faaliyetlerinin bu şekilde devam etmesi hedeflenmektedir.