MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin MYK toplantısında kayyum atama meselesi hakkında dile getirdiklerinin saptırıldığını söyledi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "kayyum atama iddialarına ilişkin" yazılı açıklama yaptı. Yalçın açıklamasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 14 Kasım günü MYK toplantısında partiyi kayyuma götüreceğini söylediğine dair iddiaların olduğunu belirterek, "MHP Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin MYK toplantısında kayyum atama meselesi hakkında dile getirdiği hususlar, saptırılarak medyaya yansıtılmıştır. Sayın Bahçeli, 14 Kasım günkü MYK toplantısında 2002 yılından beri MHP'siz bir Meclis için çaba gösterildiğini vurgulayarak 2004 yılında yaşanan "kayyum" olayını anlatmıştır. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, 2002 seçimleri sonrasında MHP'nin içini karıştırmak için bugün olduğu gibi kongre taleplerinin gündeme getirildiğini, toplanan imzalara rağmen sonuç alınamayınca muhaliflerin konuyu mahkemeye taşıyarak MHP'nin yönetiminin kayyuma devredilmesi kararı çıkarttırdığını hatırlatmıştır. O dönemde kayyum rezaletine imza atanlar gibi bugün de benzer girişimlerin ortaya çıkabileceğini belirten Sayın Bahçeli, parti yönetimini bu konuda uyarmıştır. MHP lideri Sayın Bahçeli'nin sözleri, aynı girişimi denemeyi düşleyenler ve onları kullananlar tarafından bilerek çarpıtılmaktadır. MHP'yi karıştırmak için ortaya atılan bu uydurma ve düzmece iddiayı gündeme taşıyanlar, Anayasa ve rejim değişikliği hesapları peşindeki iktidar çevrelerinde kurgulanıp sahnelenen siyasi oyunlara alet olmaktadır. Bazı köşe yazarları ve yorumcular MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin partiyi tapulu malı gibi gördüğünü, bazıları da partide demokrasi, hukuk ve adalet olmadığını öne sürmektedir. MHP hiç kimsenin tapulu malı değildir. Tapusu, sadece Milliyetçi-Ülkücü iradenin elindedir. MHP Genel Başkanı, bulunduğu koltuğa bu iradenin tercihiyle oturmuştur. Hâl böyleyken Devlet Bahçeli sanki kurultaylarda seçilerek gelmemiş ve gayrimeşru yollarla MHP Genel Başkanı olmuş gibi yorumlar yapılması, bir takım toplumsal değerlerin iktidar baskısıyla terk edilmesindendir" ifadelerini kullandı. Açıklamada şunlar kaydedildi:

"Türkiye'de parlamenter demokrasi yolunda giderken mevcut sistemi rayından çıkarıp despotizm istikametine çevirmek isteyen bir iktidarın kendi anlayışını yerleştirmeye çalışması karşısında fazla direnç gösteremeyip teslim olan medyadaki 40 yıllık demokrasi havarileri, şimdi başkanlık sistemine tilmiz olmuşlardır. 13 yılda erdem, aklıselim, feraset, hakkaniyet, adalet ve cesaret gibi ahlaki değerlerin yerini zamana ve zemine göre konum ve tutum belirleme, sıkışınca tavır ve fikir değiştirme, kaypaklık ve her kaba girebilme gibi çağdaş özellikler almıştır. Rüzgâr nereden eserse artık birtakım köşe yazarları ve yorumcular da ona göre vaziyet almaktadır. Bu kafayla görüş serdedenlerin demokrasiden, demokrasinin faziletlerinden bahsetmesi, fazlasıyla komik kaçmaktadır. MHP'nin 7 Haziran seçimlerinde yüzde 16'nın üzerinde oy alması ve AK Parti'nin ilk defa seçimlerde ciddi bir kayıpla çıkmasının faturası MHP'ye kesilmek istenmiştir. 1 Kasım seçimlerinin sonuçları, 7 Haziran'da düşüş trendine giren iktidara MHP'den bunun acısını çıkarmak için fırsat vermiş; bütün bukalemunlar da derhal yeni oluşan tablonun renklerine uyum sağlama kıvraklık ve becerisini göstermişlerdir. Yeni siyasi konjonktürde atış serbest, yalan mubah, iftira caizdir. Bu sayede kurultayların, genel başkanların genel başkanlığını perçinlemek için yapıldığı ileri sürülerek buradan MHP'ye göndermede bulunulabilmekte, böylece delegenin iradesine ipotek konulmaya çalışılmaktadır. Hatta Sayın Devlet Bahçeli'nin partiyi tapulu malı gibi gördüğü; MHP'de demokrasinin, hukukun, adaletin olmadığı iddia edilmektedir. Sayın Bahçeli'yi demokrat olmamakla, partiyi tapulu malı gibi görmekle suçlamak; sonra da delegelerin oylarıyla Ülkücü iradenin tecelli etmesine "genel başkanın genel başkanlığını perçinlemek" diyebilmek, aklıselimi, adaleti ve parlamenter demokrasiyi tek parti sultasına ipotek etmektir. Şurası muhakkaktır ki MHP düşmanlığı üzerinden Ülkücü delegelerin iradesine ipotek konulması mümkün değildir. MHP'de kurultay süreci kendi mecrasında akacaktır. Ayrıca MHP'nin tüzüğü başkanlık heveslerinin değil, parlamenter demokrasi sevgisinin ürünüdür. Bu tüzük gökten zembille inmemiş, herhangi bir despot yönetimden uyarlanmamıştır. Anayasa'ya ve yasalara uygun şekilde hazırlanmıştır. MHP Genel Başkanı da parti tüzüğüne göre hareket etmektedir."