Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriyeli mülteciler konusuna işaret ederek, "Bu mesele Türkiye ile Yunanistan arasında bir mesele değildir. Bu mesele Türkiye ile Yunanistan'ın birlikte Suriyeli mültecilerle mağdur olduğu meseledir. Birlikte bundan sonra uluslararası toplumu harekete geçmeye çağıracağız" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras ile Çankaya Köşkü'nde biraraya geldi. İki başbakan, gerçekleştirilen başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından kameraların karşısına geçti. Davutoğlu, "Bugünkü ziyaretimiz bize iki mesajı aslında biri doğal biri sportif verdi. Birisi geçtiğimiz iki gün önce Türkiye ve Yunanistan'da aynı anda depremler oldu. Sayın Çipras'ın ziyareti öncesinde sanki deprem kendisini bize hatırlatarak sanki şunu demiş oldu; Türkiye ile Yunanistan'ın kaderi ortak, depremler dahi ortak bir felaket olarak iki ülkeyi de etkilemektedir. Dolayısıyla bu kader ortaklığını mutlaka gözününde bulundurarak davranalım. Birisi de daha güzel bir vesileyle bir ortaklık gerçekleşti, o da Türkiye ile Yunanistan Milli Takımları İstanbul'da karşılaştılar, birbirlerini üzmeden ,bizleri de üzmeden kimseyi mağlup ya da galip kılmayan bir sonuçla maç bitti, bu da ortaklıkta ve sevinçte bir olunduğunda her iki tarafın da mutlu bir şekilde stadyumdan çıkılacağını gösterdi. Bunu zikretme sebebim şu, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlu ilişkilerden iki tarafta memnun olanlar ya da tahrik edenler çıkabilir. Hatta Avrupa'da ve dünyada bu sorunlu ilişkilerden kendi hesaplarını görmek isteyenler çıkabilir ama bizler Atina ve Ankara'da sorumlu devlet adamları olarak bu çevrelerin birtakım önyargılı yaklaşımları yerine Türkiye ile Yunanistan arasında kalıcı bir dostluğu inşa ediyoruz. O açıdan Sayın Çipras'ın ziyaretine önem veriyorum. Karşılıklı olarak birbirimizi anlamamız, var olan sorunları da açık yüreklilikle konuşmamız da önemli" ifadelerini kullandı.

Çok güzel bir iletişim ve diyalog imkanının bu görüşmeyle olduğunu anlatan Davutoğlu, bu çerçevede olaylara nasıl yaklaşıldığını paylaşıldığını ifade etti. Dört ana sütün üzerinde ilişkilerin geleceğe doğru güçlü bir şekilde inşa edileceği kanaatinde olduğunu belirten Davutoğlu, "Birisi, iki komşu ülke olarak, aynı coğrafyayı paylaşan iki ülke olarak, aynı tarihi, aynı kahveyi bile paylaşan iki ülke olarak pozitif bir gündemde ilişkilerimizin yeniden inşası. Yani, turizm, ticaret, yatırım, enerjide, ulaşımda iki ülkeyi birbirine daha entegre hale getireceğiz. İnşallah bir gün İstanbul'dan Selanik'e hızlı trenle birlikte seyahat edebiliriz ya da İzmir'den Selanik'e feribotla seyahat edebiliriz. Bugün mültecilerin geçişiyle anılan denizler, karşılıklı turizmle zenginleşen coğrafya haline bizim tarafımızdan getirilebilir" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye-Yunanistan İşbirliği Konseyi toplantısının önümüzdeki Şubat ayının ilk haftasında Türkiye'de yapılacağını da belirtti. Pozitif gündemle inşa edilecek ikinci alanın "şimdiye kadar intikal eden kimisi çok eski, yakın zamana dayanan sorunların karşılıklı anlayış içinde konuşulması" olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Azınlıklar, Kıbrıs hangi sorunlar olursa olsun ortak çıkarları daha fazla olan ülke olarak, bütün bunları evrensel insan hakları çerçevesinde konuşabiliriz. İki gün önce İmros'tan gelen heyeti kabul etmem gibi. Biz, bu iki halkı komşu kılan güzel özellikleri sorunları ele alarak çözebiliriz" dedi.

TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ORTAK TAVIR ALMALI

Davutoğlu, üçüncü alanın Avrupa kıtasının geleceği konusunda Türkiye ile Yunanistan'ın ortak tavır alması olduğunu belirterek, "AB sürecinde Yunanistan'ın bakışı. Bu kritik aşamada da Yunanistan'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği" üyeliğine vereceği katkıyı artıracağına inanıyoruz. Türkiye'nin AB üyeliği, Güneydoğu Akdeniz'deki gücünü artıracaktır. Yunanistan'da Avrupa sorunları bağlamında ciddi bir işbirliği içinde olma yaklaşımımız var" diye konuştu.

Dördüncüsünün ise "bölgesel ve uluslararası sorunlar" olduğunu anlatan Davutoğlu, "Ortadoğu ve Doğu Akdeniz Bölgesi konusunda ise son mülteci krizinde ortaya çıktığı gibi Türkiye ve Yunanistan ve bütün Avrupa buralardan kaynaklanacak sorunlar konusunda ortak kaderi paylaşıyorlar. Suriye sorunu ve Suriye'deki baskıcı bir rejimle terörist grupların baskısı sorunu. Dolayısıyla bugün dünya gündemini meşgul eden ve aylan bebeğin cansız bedeninde kendini gösteren bu büyük insani sorun, Türkiye'nin orun değildir, Yunanistan'ın sorunu değildir, ne Türkiye ne de Yunanistan sorumluluk sahip değildir. Kimse bütün Birleşmiş Milletler'in bütün sorumluluklarını unutarak, Ege sahillerinde yaşanan trajedi dolayısıyla Türkiye ve Yunanistan'ın omuzlarını atmamalıdır. Evrensel İnsan Hakları hukuku Türkiye'yi ne kadar bağlıyorsa Avrupa'yı da o kadar bağlar. Mülteciler söz konusu olduğunda Türkiye'yi bağlayan İnsan Hakları Hukuku Avrupa'yı da bağlar. Kimse, evrensel haklar söz konusu olduğunda bu hakları savunduktan sonra, "Bütün bu hakların yükümlülüğünü Türkiye üstlensin, biz de bunun sözcülüğünü yapalım, sadece konuşalım" deme hakkına sahiptir. Türkiye ve Yunanistan aynen Suriyeli mülteciler gibi Suriye sorununun mağdurlarıdırlar, müsebbipleri değildirler. Biz de bir mağdur olarak, bugün aldığımız kararlar çerçevesinde ikili bir teknik çalışma yürüteceğiz. Bugün Sahil Güvenlik Komutanımız, Yunanistan'ın Türkiye'de, Ege'de insani trajediye engel olabilmek için bunları ele alıyor muhataplarıyla. Bu konuda daha düzenli bir istişare olacak. Ayrıca ilgili bakanlıklarımızın katılımıyla bir ikili mekanizma çalışma grubu oluşturacağız" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"AB içinde Türkiye ve Yunanistan'ın ortak tutum sergilemesi konusunda son derece pozitif yaklaşım içeren bir görüşme gerçekleştirdik. ihtiyaç olması halinde memnuniyetle bir Yunanistan ziyaret gerçekleştirip, bu konuları ele alma imkanı bulacağız. Kendisi değerli bir davette bulundu ve beni Simi adasına davet etti, belki de bu toplatıları önümüzdeki günlerde İzmir'de veya Ege adalarında birlikte yapabiliriz. Maçta olduğu gibi her zaman dostane birlikteliklerimizin olmasını diliyorum."

Yunanistan Başbakanı Çipras ise, iki ülkenin arasındaki ilişkilerde ümit veren bir çerçeveyi sembolize ettiğini belirterek, "Çağımızın tahriklerine cevap verebilmek adına. Türkiye ve Yunanistan komşu ülke olarak bu tahriklerden istifade etmek zorundadırlar. Bu, bölgedeki var olan ibüyük imkanları ortaya çıkarmak zorundadırlar. Bu iki ülke halkının yararınadır. Bu, bizim işbirliğimiz geniş anlamda Avrupa'daki dengeleri değiştirebilir. Tabii ki açık sorunlar mevcut. bunu samimiyetimle itiraf etmem gerekiyorsa bu konuda da burada bir oluşum meydana gelmesi gerekiyor. Dün, bir dostluk maçı oldu ama bundan bir sonuç ortaya çıkmadı. İki üke arasındaki güven çerçevesinde burada bir sonuç meydana gelebilirdi. Bizler daha atak oynanan bir futbolun taraftarıyız. Zaman kaybetmek için karşılıklı paslarla zamanı geçirmekten yana değiliz" dedi.

Göçmen sorunu akımlarının ve terörizmin olumsuz bir atmosfer doğurduğunu belirten Çipras, "Bu konuda işbirliği yapmamız gerekiyor, bu tehditlere karşı koyabilmemiz amacıyla. Türkiye son yıllarda bu konuda yani göçmen akımlarından dolayı çok büyük bir yükün altına girmiştir. Terörizmden, müdahalelerden kaynaklanan göçmen akımlarından. Buna yöntem bulmamız lazım. Bu sadece Türkiye ve Yunanistan'ın sorunu da değil. Yunanistan son 8 ay içinde büyük mülteci akınlarına maruz kaldı. Türkiye bu misafirperverlik çerçevesinde 2,5 milyondan fazla mülteciyi ağırlıyor. Yunanistan'a 650 bin civarında göçmen geldi" diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın işbirliğini acil başlatmasına karar verdiklerini anlatan Çipras, somut önlemlerin alınması konusunda mutabakata varıldığını belirtti.

SURİYE MESELESİ

Davutoğlu, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Suriye'ye ilişkin sorusuna Davutoğlu, "Bu sorunun kökenine gitmek lazım, kökenini bulmak lazım. Birleşmiş Milletler görevini yapmadığı için 4 yıldır milyonlarca insan aç susuz yollara dökülüp bir an önce güvenli alana, Türkiye'ye ulaşmak için, bir kısmı da Avrupa'ya geçmek için çaba içinde. Dolayısıyla, Türkiye'ye dönük bu mültecileri nasıl muhafaza etmekten çok Türkiye ve Yunanistan olarak biz dünyaya dönüp başımıza niye açtınız diye sormamız lazım. Alamadıkları kararları bugün Suriyeli mülteciler hem de Türkiye ile Yunanistan gibi mülteci sorunundan etkilenen ülkeler var. Soruyu doğru yere doğru adrese sormak lazım. Bugün, Türkiye'ye dönüp de çözüm üretmesi için çağrıda bulunmak, bütün uluslararası kuruluşların çöktüğü anda bütün yükü Türkiye'nin üzerine yüklemek demektir. Biz, bu yükü taşıdık. Tarih de şahittir ki bu yükü en fedakar şekilde Türkiye taşıdı. Bu mesele Türkiye ile Yunanistan arasında bir mesele değildir. Bu mesele, Türkiye ile Yunanistan'ın birlikte Suriyeli mültecilerle mağdur olduğu meseledir. Birlikte bundan sonra uluslararası toplumu harekete geçmeye çağıracağız. Her türlü tedbiri kendi aramızda alacağız. Oluşturduğumuz komitelerle çalışacağız. Bu sorunun nihai çözümü Şam'dan geçmektedir. Şam da halkını temsil eden ve halkla bütünleşen bir irade ve teröre karşı hep beraber vereceğimiz, yürütülecek mücadele ile bunu aşabiliriz. Sayın Çipras'la bu sorunun çözümü konusunda aynı yaklaşımı benimsiyoruz. Karşılıklı olarak birbirimizi ihlal ya da tavizle veya hava veya deniz sahasında itham etmek yerine Ege'yi barış ve istikrar denizi haline getirmek bizim hep beraber görevimiz. inşallah bunları birlikte gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, konuşmasının ardından Çipras'a Yunanca "Hoşgeldiniz" dedi.