Raif Uzkan

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs müzakere süreciyle ilgili olarak “karamsar bir tablo söz konusu değil, fakat her şey de bitmiş değil, biz her yaptığımız toplantıda her konudaki uzlaşı noktalarını biraz daha ileriye taşıdık” dedi.

Akıncı, KKTC yurttaşlarının, köken farkı olmaksızın gelecekte yeni federal devletin ve AB’nin vatandaşı olacağının daha önceden karara bağlandığına işaret ederek, çalışma izinleriyle çalışan insanların da gemilere koyularak bir yere gönderilmesinin kesinlikle söz konusu olmayacağını da açıkladı.

Akıncı, Rum lider Nikos Anastasiadis’le bugün yaklaşık 2 saat süren görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı’nda basına konuştu ve soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, bugünkü toplantıda durum değerlendirmesi yapıldığını, halen çözüm bekleyen konuların bulunduğunu, 2 konunun (Toprak ile Güvenlik ve Garantiler) ilerleyen dönemde daha fazla ele alınacağını, fakat diğer 4 başlığın da bunlardan daha az değerli olmadığını söyledi.

2016 yılı sonuna kadar iyi bir anlaşmaya varma konusundaki hedefin sürdüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı, karamsar bir tablonun söz konusu olmadığını, fakat her şeyin bitmediğini, her yapılan toplantıda uzlaşılan noktaların biraz daha ileriye taşındığını söyledi.

“YIL SONUNA DOĞRU DAHA NET BİR TABLO ORTAYA ÇIKAR”

Akıncı, gelinen noktada 2016 yılı sonu hedefinin gerçek olabilmesi için çalışmaların yoğunlaştırıldığını söyledi ve bunun olumlu şekilde sonuçlanmasını temenni ettiklerini kaydetti. Anlayış ve pozisyon farklılıklarının aşılıp aşılmayacağının önümüzdeki günlerde belli olacağını söyleyen Akıncı, yılsonuna doğru daha net bir tablonun ortaya çıkacağını anlattı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Kanın ve gözyaşının bölüşüldüğü değil; refahın, nimetlerin ve barışın paylaşıldığı bir gelecek söz konusu olsun” şeklinde konuştu.

Akıncı bir soruya karşılık, çözümün önünde barikat kurmak isteyen birileri olacaksa kendi kendini ele vereceğini söyledi; şöyle devam etti:

“6 başlıktan 5’ini Kıbrıs’ta konuşalım. 6.’sını yani Güvenlik ve Garantiler. Bizim de hayatımızı ilgilendiriyor, bizim de söyleyeceklerimiz var, nitekim de söyledik, bunu bir beyin jimnastiği şeklinde yaptık ve daha önce açıkladık. Ama Güvenlik ve Garantiler deyince uluslararası bir anlaşmadan bahsediyoruz. Dolayısıyla TC, Yunanistan ve Birleşik Krallığın da olduğu bir ortamda o konu sonuçlandırılabilir diye defalarca söyledik. Tarafların da anlayışı budur, gerçi biz ‘beşli’ diyoruz, onlar ‘çoklu’ diyor, ama sonuçta Bürgenstock gibi bir ortamda o konuların konuşulabileceği konusunda bir anlayış vardır ama daha sonraki bir aşamada olabilecek bir konudur.

O nokta gerçekleşmezse, bunu oldurmayanlar demek ki çözüm istemiyorlar. Bunu gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz, tabii şöyle bir fark da var bu defa, Türkiye ve Yunanistan zaten kendi aralarında bunu konuşmaya başladılar, Sayın Çavuşoğlu Girit’e gitti Kocas’la görüştü, Tsipras İzmir’e gitti… Ve bu devam edecek, biz bir yandan çalışmalarımızı sürdürürken, onların da bu çalışmaları sürdürmeleri gerekli ve yararlıdır, çünkü bu tür çalışmalar biri diğerine etki eden, biri olumlu giderse diğerine yansıyan konulardır.

Zaten bu 6 başlık birbirine bağlantılı olarak konuşulacaktır denmiştir 11 Şubat belgesinde, bu söyleme ve anlayışa da uygundur. Son tahlilde 5’liye giden yol açık olmayacaksa bu çalışma yarım kalacak bu çözüm olmayacak demektir. Bizim niyetimiz biz üzerimize düşeni iyi niyetle yapalım ve TC ile Yunanistan arasında başlayan bu diyaloğun da semeresini vere vere daha iyi noktaya gitmesini teşvik edelim. Son noktada iki toplumun ve İngiltere’nin de olacağı bir çerçeveyi çizelim ki son noktaya ulaşabilelim. Hedefimiz bu.”

Rum basınında “90 bin göçmenin geri döneceğinin” yer aldığının hatırlatılması üzerine Akıncı, nüfus konusu sürerken İçişleri Bakanlığı’yla ve hükümetle yakın çalıştıklarını ve KKTC vatandaşlarının 220 bin olarak alındığını ve tüm KKTC yurttaşlarının köken farkı olmaksızın gelecekte yeni federal devletin ve AB’nin vatandaşı olacağının karara bağlandığını anlattı.

Rum tarafının bu rakamlara (Rum 800 bin, Türk 220 bin) bakarak, 1960’daki zamana göre bir denge görerek olumlu bulduğunu ve itiraz etmediğini aktaran Akıncı, vatandaşlık konusunun bu şekilde bağlandığını kaydetti.

“GEMİLERE KOYUP YOLLAMA KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL”

“Bu oran sonsuza kadar böyle gidecek diye bir şey de olamaz, nüfus artış oranları her toplumun kendi içinde nasıl gerçekleşecekse öyle gerçekleşecek… Konuşulan TC’den veya başka bir ülkeden bu yapıyı bozmamak için ha bire vatandaş yapılmaması konusuydu ve bu oranın onlar tarafından bozulmaması meselesiydi” diyen Akıncı, çalışma izinleriyle çalışan insanların da gemilere koyularak bir yere gönderilmesinin kesinlikle söz konusu olmayacağını açıkladı.

Vatandaş olmayanların çalışma izinlerinin yenilenerek işlerine devam edeceğini, ekonominin gerektirdiği işgücünün Kıbrıs’ta kalmaya devam edeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının isteğinin ihtiyaç olan işgücünün Adada kalması olduğunu ifade etti.

İlerleyen zamanlarda ekonominin daha iyiye gideceği varsayıldığında daha fazla işgücüne de ihtiyaç duyulacağının açık olduğunu belirten Akıncı, bu iş gücünün en yakın yerden temin edilmesinde bir anlayış farkı bulunmadığını anlattı.

Akıncı “Yanı başımızda Türkiye, kalifiye işgücü var, buranın ekonomisi yani Birleşik Kıbrıs’ın ekonomisi onların işgücüne ihtiyaç duyarsa, bu topraklarda çalışma şansı bulabilecekler… Tabii ki, çalışma izinleriyle ilgili bu konular, dünyanın her yerinde olduğu gibi federal bir yetki olacaktır" ifadelerini de kullandı.