Çiğdem Aydın

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın eski başkanlarından, işadamı Erdil Nami, Kıbrıs Türk tarafının olası bir çözüme ekonomik açıdan hazırlıklı olmadığını söyledi. Nami, çözüm olsun, ya da olmasın KKTC ekonomisinin AB’ye uyumlu hale gelebilmesi için, Türkiye ile imzalanan protokollere uyulması gerektiğini belirtti.

Diyalog’a konuşan Nami “Her hastalığın bir acı reçetesi vardır” diyerek, KKTC’deki hastalıkların tedavisi için de acı reçetelerin uygulanmasının şart olduğunu ifade etti. Nami “Acı reçeteden söz ederken her şeye zam yapılarak hayatın pahalılaştırılmasını söylemiyorum. Tam tersi dövizin yükselişine karşı alınması gereken önlemlerden, kamu kuruluşlarımızın düzelmesinden, yatırımların önünün açılmasından söz ediyorum” dedi.

Nami şöyle dedi:

“Sadece Türkiye ile birlikte yapılan ekonomik protokolleri uygulasak bizi AB’ye hazırlar. Yani Türkiye’nin verdiği finansman ve ortaya koyduğu program budur. Ama biz uygulamada zorlanıyoruz. Her hastalığın bir acı reçetesi vardır. Acı ilacı almazsanız iyileşmezsiniz, biz hem acı ilaç istemeyiz, hem ameliyat olmayalım hem istediğimiz yemeği yiyelim hem de iyi olalım istiyoruz böyle bir şey olmaz. 

Yatırımcıdan korku var

Güneyde yabancı yatırımların hızla arttığına dikkat çeken Nami, KKTC’deki yatırımların artması için gerekli önlemlerin alınmasını ve yatırımcıdan korkulmamasını istedi.

Nami şöyle dedi:

“Bizde bir Zenofobi (Kişinin yabancılardan ya da bir şekilde kendisinden farklı olan insanlardan korkmasına ve nefret etmesine verilen addır ) vardır. Ve bu “peşkeş çekme” edebiyatını da çok ileriye götürüyoruz. Bu hastalık küçük toplumların hemen hemen hepsinde var. Güney komşularımız bunu aştılar, onlarda da vardır Zenofobi ama onlar bunu farklı yatırımcılara değil daha ağırlıklı Kıbrıslı Türklere karşı ortaya koyuyor.”

En büyük sorun bürokrasi

“Bizim en büyük sorunumuz bürokrasidir” diyen Nami şunları kaydetti:

“Yasalarımız vardır ama tüzüklerimiz yoktur 7 ayrı Bakanlıkla yazışıyorsunuz bir yatırım için ama size cevap verme zamanının ucu açık. Şiddetle bizim kafa değişikliğine ihtiyacımız var. Küçük yatırımlar için devlet 10 yıllığına kiralar, orta yatırımlar için 49 yıl, büyük yatırımlar için de 99 yıllığına kadar devlet kiralar der yasalar. Ama yasa koyucu tüzükleri yapmamış. Tüzükler olmayınca her şey muğlak. Örneğin 100 milyon dolarlık yatırım büyük mü orta mı o belli değil.”

 Soru: Neden bu eksiklikleri yapmıyorlar kanaatiniz nedir? 

Cevap: Burada iki ana neden görüyorum. Yasa tembelliğimiz vardır ve hukuki hizmet alınması gerekir. Hukuk kadrosu tüzük yapmak için yeterli değildir. Öte yandan gelmiş geçmiş bütün siyasiler ellerindeki erki veya gücü paylaşmak istemiyor. Bu şeklimizle çözüme uyumlu Avrupa Birliği’ne hazır değiliz. 

Soru: Kıbrıs Türk tarafı olası bir çözüme hazır mı? Hazır olmak için ne yapmalı?

Cevap: Kıbrıs Türk tarafı yasal düzenlemeler ve ekonomik açıdan hazır değildir. Hazır hale gelmek için birçok çalışma var en azından iki taraf arasında ekonomik dengenin sağlanması açısından yapılan çalışmaların birçoğu kamuoyunun gözünden kaçmaktadır. Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros bu maksatlar için Brüksel’de temaslar sürdürdü. AB’nin daha önce almış olduğu bir karar ki, bizim Kuzey Kıbrıs’ın ekonomisinin Güney Kıbrıs’ın ekonomisinin yüzde 80 düzeyine yakınlaştırılması için özel bir program geliştirdiler. 

Yalnız bu programın uygulanması için Güney Kıbrıs bazı engellemeler yaptı, ‘Tanınmamış devletle ilişki kurulmasını istemiyorum’ dedi. Eğer bir anlaşma olacaksa bunlardan faydalanabilmemiz için Ad-Hoc komite kurulmuştur. Son birkaç gündür de hem Kuzeyin hem Güneyin temsilcileri Londra’da temas halinde idiler. Burada çözümün direk olarak maliyeti konuşuldu. 

Ortada 10-12 milyar Avro’luk bir fatura var

Her şeyde anlaşsak dahi 10-12 milyar Avro’luk bir fatura var ortada. Bunun büyük bir kısmı bizde kalacak olan Rum mallarının tazmini, bir kısmı hudutta yer değiştirecek olan vatandaşlarımızın işi ile beraber yerleşim değişikliği için programlanması, bütçeleştirilmesi için IMF, Dünya Bankası gibi önemli büyük kuruluşlarla iki tarafın da müzakerecisi temaslar yaptı. Bu işlerde bizim ne yapmamız meselesine gelince; en başta bizim hükümetimizin bu sisteme inanması ve bu sistem içinde mobilize olması, iş adamlarını, üreticileri mobilize etmesi gerekir. Örneğin hellim mevzusu vardı tescili neden olmadığı artık açıkça ortaya çıkmıştır çünkü bizim hellim yapmak için sütümüz yok memlekette. Çünkü hellim yapılabilmesi için Avrupa normlarına göre hellim yapmak için kullanılan sütün yüzde 50’inden daha fazlasının küçükbaş hayvan sütüne ait olması. Biz yüzde 5’i bile bulamıyoruz. 

Çözüm olmazsa ne yapılmalı?

Soru: Çözüm olmaması durumunda KKTC ekonomik açıdan ne yapmalı? Gümrükler, fonlar, yatırımlar, teşvikler konusunda ana başlık altında önerileriniz nedir? 

Cevap: Bu hazırlıkları biz AB’ye girsek de girmesek de çözüm olsa da olmasa da bizlerin tüm bu saydığınız hususları düzeltmemiz gerekir. Bir kere Türkiye ile imzalanan mali ve ekonomi iş birliği protokollerindeki maddeleri süratle hayata geçirmemiz gerekir. Bugün Kıb-Tek’in mazot santralleri ile enerji üretip çevre felaketi yaratması üzücüdür. Yenilenebilir enerjiye süratle geçmemiz gerekir. 

Ticari Limanlara ihtiyacımız var. Bizim ülkemizde devlette çalışmayan insan kendini işsiz kabul ediyor bundan kurtulmamız. Tek sosyal güvenlik sistemi hayata geçirilmelidir. Bu yapılmadığı sürece kamu ve özel sektör çalışanlarının aralarındaki uçurum giderek büyüyor. 

Kamu varlıkları güç olarak görülüyor

Devlet yetkilileri kamu varlıklarını güç olarak görüyor. Kamu reformu yapılmalı AB’ye girsek de girmesek de. Haberleşme, yüksek öğretim, turizm, ulaşım, gümrük, fonlar hepsi yeniden yapılanmalı. Yoksa sonumuzu iyi görmüyorum. Maliye Bakanlarımız o ay maaş ödemesi tamamsa başarılı sayılıyor. Gelir vergisi yüzde

10’a düşürülmelidir. Bizde yüzde 30’lardadır. Yatırımcıyı çekemezsiniz aradaki yüzde 20 kaybettiriyor. Rum tarafında yatırımcı için bu rakam yüzde 10’dur. Adam tabi ki orayı tercih edecektir. 150 milyon TL proje yapmadığımız için geri gitti. Oysa proje ile kullanırsak yatırım yapılırsa bu maaş cenderesinden kurtuluruz.”