Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından geçen hafta barış görüşmelerinde müzakereci olarak görevlendirilen Dışişleri Bakanı Nami, Berlin'de yaptığı temasların ardından AA muhabirinin sorularını cevapladı.

Kuzey Kıbrıs'taki seçimlerin ardından çözüm için uluslararası camiada olumlu bir beklenti oluştuğunu, kendilerinin de müzakerelerde hızlı bir ilerleme sağlanmasını istediklerini vurgulayan Özdil, "Yeni müzakere sürecinin başarıya ulaşması sadece Türk tarafının iyi niyetiyle olmaz. Bu mümkün değil. Sorumlu olan tüm tarafların buna katkı sağlaması gerekiyor. Almanya'nın tarihi bir sorumluluğu var. Çünkü bölünmüş bir adanın AB'ye kabul edilmelerinde çok kilit bir rol oynamışlardı" şeklinde konuştu.

2004 yılındaki müzakerelerin ardından referandumda Kıbrıs Türklerinin çözüm için Annan Planı'na "evet" oyu verdiklerini, ancak çözüm planının Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildiğini hatırlatan Nami, Kıbrıs Rum kesiminin buna rağmen tüm adayı temsil etme iddiasıyla AB'ye üye olarak kabul edildiğini kaydetti.

Geçen on bir yılda Kıbrıs sorununa çözüm bulunamamasında, AB üyeliğini elde eden Rum kesiminin isteksizliğinin önemli rol oynadığını ifade eden Özdil, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AB'ye çözüm olmadan girmeleri, Rumların Birleşmiş Milletler'in sunduğu çözüm planına hayır demesini beraberinde getirmişti. 10 yıldır da çözüm çabalarımızın sonuçsuz kalmasına sebep oldu. Dolayısıyla AB içindeki bu rolü nedeniyle Almanya'nın bu konuda çok büyük bir tarihi sorumluluğu var bu hatanın düzeltilmesiyle ilgili."

"RUMLARIN AB ÜYELİĞİ HATAYDI"

2004 yılında Rumların büyük çoğunlukla Annan Planı'nı reddetmelerinin ardından Alman siyasetçilerin kandırıldıklarını söyleyerek Rum tarafına tepki gösterdiklerini, ancak Rum kesiminin üyeliğini engellemediklerini belirten Özdil, şunları kaydetti:

"Bunu o dönem AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi, Alman siyasetçi Verheugen Avrupa Parlamentosu'nda dile getirmişti. Kıbrıs Rum yönetimi AB'yi ve Almanya'yı kandırmıştır, demişti. Daha sonra Başbakan Angela Merkel'in de, bölünmüş bir adayı AB üyeliğine almak hataydı, açıklamaları olduğunu biliyoruz. Ama bu hatanın baş mimarlarından biri de Almanya'ydı. Onun için Almanya'nın Kıbrıs konusunun çözümüyle ilgili, Kıbrıs Türk tarafına yardımcı olması, Kıbrıs Rum tarafına yönelik baskı oluşturmasına dair tarihi bir sorumluğu vardır diyoruz."

"SOMUT ADIM BEKLİYORUZ"

Berlin'de yaptığı üst düzey temaslarda çözüm sürecine bakışlarını aktardıklarını, beklentilerini dile getirdiklerini anlatan Nami, "Toplantılarımız iyi geçti. Bu mesajımızın algılandığını Berlin'de gördüm. Somut adım atmalarını bekliyoruz" dedi.

Nami görüşmelerinde özellikle AB'nin Kuzey Kıbrıs ile doğrudan ticaret öngören tüzüğünü, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilmesi ve doğrudan uçuşlar konularını ele aldıklarını vurgulayarak, "AB'nin Kıbrıslı Türklere izolasyonların kaldırılmasına dair aldığı kararlar var. Bunların uygulanmasıyla ilgili Almanya'nın üzerine çok büyük sorumluluklar düşüyor" ifadelerini kullandı.

Uluslararası toplumda artık 50'nci yılını geride bırakan Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ciddi bir irade oluştuğunu kaydeden Nami, bu çerçevede Almanya'nın da somut adımlar atmasını umut ettiklerini kaydetti.

"RUM TARAFINDA YAKLAŞIM DEĞİŞMELİ"

Kıbrıs'ta 2015 yılını çözüm yılı olarak görmek istediklerini ancak bu konuda daima temkinli konuşmayı tercih ettiklerini söyleyen Nami, "Çünkü geçmişte de bazı hedefler konmuştu. Ancak Rum tarafının ayak sürmesi nedeniyle bunları gerçekleştirememiştik" şeklinde konuştu.

Nami, Almanya temasları sırasında barış görüşmelerinde Rum lider Nicos Anastasiades'in takındığı tutumu da ele aldıklarını belirtirken, "Burada önümüzde çok büyük bir engel var. O da Kıbrıslı Rum liderin kendinden önce sağlanan yakınlaşmalara saygı duymayacağını açıklaması. Bu tavrını mutlaka değiştirmesi gerektiğini de net mesajlarla burada dile getirdik" dedi.

Kıbrıs Türk tarafından çözüm istediğini 2004 yılında Annan Planı'nı kabul ederek gösterdiğini, geçen on bir yıl boyunca da çözüm için çaba gösterdiğini vurgulayan Nami, "Şimdi de en son çözüm iradesi çok güçlü olan bir lideri, yüzde 60'lık bir oyla seçerek tekrar gösterdik. Halbuki Rum tarafına baktığımızda maalesef bu tip bir siyasi iradeyi göremedik. Bizim çağrımız artık o gereken siyasi iradeyi onların da ortaya koyması. Geçmiş yakınlaşmalara sadık kalan, iyi yapılandırılmış müzakereleri bizimle yürütmeleri. Açıkta kalan bazı konular var, bunların üzerine süratle odaklanabilirsek 2015 yılını gerçekten Kıbrıs'ın yeniden birleştiği, federal çözümün sağlandığı yıl yapabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.