Deniz Abidin

K.T. Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca, 2008 yılında yapılan taramaya göre 20-79 yaş aralığında olan ülke nüfusunun yüzde 11,3'ünün diyabetli, yüzde 18'inde de gizli şeker, yani pre-diyabet görüldüğünü belirtti. Arca, gizli şekeri olan bir kişinin yaşam tarzında bir değişiklik yapmadığı takdirde 10 yıl içinde diyabet hastası olabilme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyerek, 2016 yılı itibarıyla  diyabet oranının yüzde 20'nin üzerine çıktığını belirtti. Arca, Kasım ayında yapılan çalıştayda da böyle bir tahminin yürütüldüğünü vurguladı. Arca, diyabet toleransının Kıbrıs'ta oldukça yüksek olduğunu söyleyerek, Avrupa ortalamasının neredeyse 4 katı olduğunu kaydetti. Arca,  ülkede tam anlamıyla ne kadar diyabet hastası olduğunu tespit edecek statistiğin olmadığını söyledi. Arca, birçok kişinin diyabetli olduğunu bilmeden yaşadığına dikkat çekerek, kişinin diyabeti kontrol edememesinden kaynaklı geriye dönüşü olmayan kompikasyonlarla karşı karşıya kaldığını anlattı.

"Diyabet politikası olmalı"

"İstatistik olmadığından ne kadar diyabetli olduğunu bilmiyoruz” diyen Arca, ”Kaçının insülin kullandığını, kaçının kullanmadığını bilmiyoruz. Bu olmadığından dolayı hiçbir program hiçbir adım atılamaz. Mutlaka bir diyabet politikası olması gerekiyor" şeklinde konuştu.

Arca, "Ülkede sağlık politikası olması gerekir ki diyabet politikası olsun"diyerek, diyabetle baş etmenin ancak doktor kontrolüyle mümkün olduğunu söyledi. Arca, ayda 3 bin kişinin hastaneye başvurduğunu, 3 bin kişiye 2-3 doktorun bakmasının kolay olmadığını kaydetti. Arca, doktorun sadece ilaç yazdığını, 'hastanın da ben kontrolümü yapıyorum' düşüncesiyle ayrıldığını, ancak bunun doğru olmadığını söyledi. Arca, tip 2 diyabette kilo artışında fazlalık görüldüğünü belirterek, kalp krizi geçirenlerin 40-50'li yaşlarda olduğunu söyledi. Arca, "Diyabetten dolayı ayağı kesilenler var. Şimdi hastaneye gidip baksanız böyle vakalar mutlaka görürsünüz" dedi.

"Yaşam tarzını değiştirmek diyabeti önlüyor"

Diyabeti önlemenin kolay olduğunu ifade eden Arca, yaşam tarzının değiştirilmesiyle bunun mümkün olduğunu söyledi. Arca, doğru beslenerek, hareketli yaşayarak diyabetin önlenebileceğini belirtti. Arca, "Devletin hangi kurumu bu yönde çalışma yapıyor? diye sordu. Arca, "Kaldırım yapıyoruz, kimi yer geniş, kimi yer dar. Şehrin içinde yürüyecek yer yok. Park yapıyoruz, çiçek varsa park güzeldir. Ancak yürüyüş yapabileceğimiz bir park yok. Eğitim meselesine gelince, diyabeti kontrol altına alan kişi doktor değildir, diyabetlinin kendisidir. Ne ile ne kadar besleneceğini diyetisyenden öğrenecek. Bunu öğrenirken, bu yediği besini nasıl harcayacağını da öğrenmelidir. Diyabetliyse ilaç kullanacak. Öyle hastalar vardır ki yemek öncesi kullanması gereken ilacı, yemek sonrası kullanıyor, çünkü unutuyor. Bunun etkisi olmaz, zararı olur. Doktor veya diyetisyen bu konuda etkili olamıyorsa, nasıl çözülecek bu konu? Bunu diyabetlinin kendisinin öğrenmesi gerekiyor. Peki böyle bir sistem var mı? Sağlık Bakanlığı bu yönde çalışma yaptı mı? Yapmadı. Eğitim Bakanlığında böyle bir sistem var mı? Yok. İnsanlar bu bilgileri sosyal medyadan takip ediyor" diye konuştu.

"Obezite aldı başını gidiyor"

Diyabet Derneği Başkanı Arca, "diyabet kişinin kendi sorunudur"diyerek, kurulacak bir sistemle randevulu bir şekilde, hastayı mecbur kılarak tedavi etmek yanında, diyabetlinin yaşamına  etki edecek şekilde eğitim verilmesi gerektiğini söyledi. Arca, ülkede hamilelik diyabetinde de ciddi anlamda bir artış olduğunu belirtti. "Obezite aldı başını gidiyor"diyen Arca, bunun kronik bir hastalık olduğunu kaydetti. Arca, çocuklarda görülen diyabetin beslenmenin getirdiği bozukluklar olduğunu söyleyerek, çocuğun daha anne rahmindeyken annenin beslendiği sağlıksız besinlerin doğurduğu bir sonuç olduğunu belirtti.

"Çalışmalarımız eğitim ağırlıklı"

Arca,  dernek olarak yaptıkları çalışmaların yüzde 90'ının eğitim ağırlıklı olduğunu söyledi. Arca bunun yanında, sosyal etkinlikler, diyabet toplantıları, kamplar da düzenlenmekte olduğunu söyleyerek, katılımın etkinliğe göre değişiklik gösterdiğini belirtti. Arca, gönüllü çalışan bir dernek olduklarını ifade ederek, verilen eğitimin diyabetlinin evine gittiği zaman uygulayabilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Arca, statistiğin olmamasından dolayı yetkililerin neden bu noktada yetersiz kaldığını anlayabildiğini belirterek, sürekli hükümetlerin değiştiğini, ancak diyabetli sayısının değişmediğini, aksine arttığına dikkat çekti. Arca, diyabetlinin yaşam kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini söyledi. Arca şunları belirtti: "Yıllardır yavru yavru deniliyor. Artık bu yavru büyüsün. Büyümeyecekse, birileri el altından bakanlık ister de doktorlar buna engel oluyor gibi bir irtiba uyandırılıyorsa ya da doktorlar çok paragözdür gibi bir irtiba uyandırmaya çalışılıyorsa bu bizi ilgilendirmiyor. 3 doktor yerine 10 doktor konulsun ama bu sorun çözülsün. Bütçenin olmadığına ben inanmıyorum. Biz bütün gelen bakanlara önerdik ki randevulu sisteme geçilsin diye"

"Numara verme randevulu sistem diye yutturuluyor"

Arca, diyabetlilerin en büyük sorununun hastaneye geldiklerinde sıra beklemek olduğunu belirterek, randevulu sisteme geçmenin önemli olduğunu söyledi.  Arca, "Numara verme randevulu sistem diye yutturulmaya çalışılıyor"diyerek, kimsenin kapıda beklememesi gerektiğini, sadece ilaç yazma değil, hastanın bakınabilmesi gerektiğini söyledi.

Arca, 17 Nisan'da Alevkayası'ndan başlayacak olan 5 buçuk kilometrelik bir yürüyüş düzenleneceğini belirterek, katılmak isteyenlerin derneğe kayıt yaptırması gerektiğini söyledi. Arca dernek yararına 25 Nisan'da Güzelyurt Türk Sanat Müziği Özgürlük Korosu'nun konser vereceğini, 7 Mayıs'ta Poli- Baf turu düzenleneceğini, 26 Haziran'da ise Salamis Otel'de kamp düzenleneceğini belirterek, 1 Temmuz’da yine Salamis Otel'de 'Diyabet ve Sağlık Politikası' konulu panel düzenleneceğini kaydetti.