Eniz Orakcıoğlu

EL-SEN Başkanı Umut Öksüzoğlu, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (KIB-TEK) geçtiğimiz ay yaptı zammın ardından kurum zararlarının hala her ay 10 milyon TL olduğu ve bu açığı gidermek için yeniden zam yapacağı iddialarını değerlendirdi. Öksüzoğlu, böyle bir zammın söz konusu olamayacağını hatta hiçbir hükümetin bunu yapamayacağını belirtti. EL-SEN eski başkanı Çağlayan Cesurer ise böyle bir zamdan haberdar olmadıklarını belirterek, konu üzerinden zamlar ve devletin KIB-TEK yönetimiyle ilgili yorumlarda bulundu.

“Yüzde 16’lık zam söz konusu olamaz”

EL-SEN Başkanı Umut Öksüzoğlu, KIB-TEK’in 10 Milyon zarar ediyor olması gibi açıklamaların kendilerinin yaptığı basın toplantısına karşılık, bilinçli yapıldığını söyledi. Öksüzoğlu, “Biz sendika olarak Elektriğe indirim yapılabileceğini ve zamların geri alınması gerektiğini söylüyoruz. Hükümet ısrarla zamdan bahsediyor biz ısrarla zamları geri alın diyoruz, bu da birilerinin KIB-TEK üzerinde bazı şeyleri provoke ederek vasıfsız hale gelmesini sağlama çalışıyorlar. Hükümet dün haberde de bahsedilen yüzde 16’lık zammı söz konusu olamaz, zaten bu söylemlerde bizim düzenlediğimiz basın toplantısına karşı yapılan farklı bir görüştü. Bunlara bağlı olarak şu an için sadece bu hükümet değil, hiçbir hükümet zam yapamaz” dedi.

“Bize göre hesaplama doğru değildir”

Basına yansıyan ve yetkilinin ağzından verilen haberde 10 Milyon TL’lik zarardan bahsedildiğin ama bu hesaplamanın nasıl yapıldığını anlamadığını dile getiren Öksüzoğlu, “Bize göre bu hesaplama doğru değil ama birileri KIB-TEK üzerinden farklı amaçlar için bunları ortaya atıyor” şeklinde konuştu.

“Devlet kendi borcunu vatandaşa yansıtmaktadır”

KIB-TEK’te şu an tahsilat oranının yüzde 95 olduğunu vurgulayan Öksüzoğlu, “Bu yüzde 95 tahsilat oranının başarısı ise günü gününe borcunu ödeyen, öderken de bulup buluşturup elektriği kesilmesin diye ödeyen vatandaş sayesindedir. Ama bu yapılan zamlardan sonra bu mümkün olmayacaktır çünkü vatandaş bu zamları kaldıramayacaktır. Vatandaş artık faturalar altında ezilmektedir ve esas olarak bu zammın etkisini 1 ay sonra görmeye başlayacağız. Bizde ısrarla vatandaşın cebinden artık elinizi çekin diyoruz.  Çünkü siz devlet olarak üzerinize düşeni yapmadınız ve Bugün KIB-TEK’in en fazla alacağı devlet, devlete bağlı kurumlar ve belediyelerdendir. Şu an belediyelerden alınacak 260 Milyon, belediyelerden, 102 Milyon ise devletten alınacak borç vardır. Kısacası devlet kendi borcunu vatandaşa yansıtmakta, vatandaşın ensesinden kendi yaptığı zararı kapatmaya çalışmaktadır” dedi.

“Olmazsa olmazımız özerkliktir”

Türkiye’den gelmesi söz konusu olan elektrik ve özelleştirmeyle ilgili de Yeni Bakış’a konuşan Öksüzoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bilindiği üzere biz özerklik savunmaktayız. EL-SEN’nin olmazsa olmazı özerkliktir. Biz bu iş için kendi alanlarında uzaman bilim adamları ile birlikte bir yasa hazırladık ve bu özerklik yasasını geçmiş dönemin muhalefet partisi DP’ye verdik ve onlarda bunu meclise verdi. Bu yasa önerisi halen bugün mecliste beklemektedir. Biz özerkliği savunduğumuz sürece, hükümet de özelleştirmeyi savunacaktır.”

“KIB-TEK’i siyasetin arka bahçesinden uzaklaştırın”

KIB-TEK’in siyasetten arındırılmasının gerekliliğinin de altını çizen Öksüzoğlu, “KIB-TEK’i siyasetin arka bahçesinden uzaklaştırın. Şu an ciddi anlamda kurumun içinde yönetimsel açıdan sorunlar oluşmuştur. DP-UBP kavgası ciddi boyutlara varmıştır ve kurumun iyileştirilmesi için bir şey yapılamamaktadır. Bu sebeple biz özerkleştirmeyi savunarak kurumun daha verimli, daha sistemli ve zamlarla değil indirimlerle olabilecek işlerin yapılacağı çalışmalarla KIB-TEK daha verimli pozisyonda çalışabilir. KIB-TEK sürdürüle bilir pozisyonda değil.

Cesurer: Devlet önce kendi yükümlülüklerini yerine getirmeli

EL-SEN eski başkanı Çağlayan Cesurer de eğer zam yapılacaksa ve kaçınılmazsa önce devletin kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini söyleyerek, “Devlet tüm sektörlere teşvik adı altına indirimle elektrik veriyor ama günün sonunda bunu KIB-TEK’e gününde yatırmadığınız için maliyetler de olumsuz yönde etkileniyor. O nedenle devlet önce kendi yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir ki daha sonra yapılacak düzenlemelere insanların bakış açısı farklı olabilsin” şeklinde konuştu.

“Tüm tüketiciye eşit tahsilat yapılmalı”

Dünyadaki petrol ve dövizin artması ile Türk Lirasının değer kaybından dolayı yaşanan ciddi sıkıntılar olduğunun altını çizen Cesurer, Çünkü gözümüz kapalı bir şekilde her şey normaldir deyip te bedava elektrik verebilecek noktada değiliz. Bu nedenle genel olarak değerlendirme yapıldığında sadece Ocak ayında temel girdi olan yakıtın döviz üzerinden baktığımızda TL’nin değer kaybı ile sadece ocak ayında yüzde 30 gerileme vardır. Burada esas yapılması gereken özellikle dar gelirli vatandaşlara farklı bir dilim düzenlemesi yapılarak temel ihtiyaç olan elektriğin temel olarak kullanılan miktarının düzenlenmesidir. Diğer taraftan da en önemlisi devlet tüm tüketicilerden eşit oranda bu tahsilatı yaparak, ‘diğer sektörlerinde gelinen nokta burasıdır, kaçınılmazdır’ değerlendirmesini yapabildin. Ama siz tüm sektörler Kilovat başına yüzde 10 kuruş indirim yapacaksınız, daha sonrada dönüp bunu kuruma gerektiği gün yatırmayacaksınız. Bu doğru bir anlayış değildir” dedi.

“Devlet gününde ödeme yapsaydı tanklar dolu olurdu”

Üretim yapılırken sadece Ocak ayında yüzde 30’luk bir döviz artışı olduğunu belirten Cesurer, “KIB-TEK bu yakıtı alırken aynı yakıtı şu anda yerine koyamayacak duruma getirilmiştir. Bunun sebebi de Devletin gününde KIB-TEK’e ödeme yapmıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Eğer devlet kuruma gününde ödeme yapıyor olsaydı bugün yakıt tankları dolu olurdu ve belki de aylarca, belki de bu yıl içerisinde yeni bir düzenlemeye gerek kalmazdı” diye konuştu.

“Her ay bir santral bedelini aksaya ödüyoruz”

Cesurer, Türkiye’den gelmesi söz konusu olan elektrik ve özelleştirme ile ilgili şu yorumlarda bulundu; “Türkiye Cumhuriyeti’nden KKTC’ye elektrik getirilmesi ya da dünya ile entegre olma çok farklı bir durumdur. Ama burada konuşulan, dayatılmak ve yapılmak istenen maalesef Kıbrıs Türk halkına daha ucuz, güvenilir ve arz güvenliğini sağlayacak bir düzenleme değildir. Bizlere 2002 yıllarında ülkeye AKSA geleceği zaman çok daha ucuza enerji kullanılacağı ve kesinti olmayacağı empoze edilmişti. Ancak şimdi baktığımızda sadece AKSA’ya alım garantisi adı altında 6 ay önce kira bedeli 6 Milyonun üzerinde, şu anda ise 8 Milyonun üzerinde bir okira bedeli ödenmektedir, ister elektrik alın, ister almayın bu tutar ödenmektedir. Yani biz AKSA’nın oraya yaptığı yatırımı yıllardır ödüyor, ödemeye de devam ediyoruz. Sadece yeni her aya başlandığı zaman 8 Milyon TL civarı bir ödemeyi sadece bir firmaya orada santral kurdu diye veriyoruz. Hâlbuki geçtiğimiz yıl KIB-TEK 2 santral aldı ve santral fiyatlarına baktığımız zaman her ay biz bir santral parasını AKSA’ya ödüyoruz.”

“Sıkıntı elektriğin birilerine peşkeş çekilmesi”

Türkiye’den KKTC’ye çekilecek olan kablo ile ilgili bir sorun olmadığını belirten Cesurer, “Sıkıntı bu kabloyu hangi şartlarda, hangi alım garantileri ile kimlere peşkeş çekileceği noktasındadır. Yoksa kimse kabloya karşı değildir ama öncelikle ortada veriler olması lazımdır. Bu toplumu üretimden koparacaksanız, birilerinin 2 dudağı arasına koyacaksanız bu ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Su örneğindeki gibi Mesarya yemyeşil olacaktı, gürül gürül bedava sular akacak gibi reklamlar yapılırken şu anda baktığımızda yağan yağmuru bile alım garantisi ile ödüyoruz. Aylardır baraja düşen yağan yağmur suyunu bile para ile almak zorunda kalıyoruz. Şu anda her belediye keyfi olarak kendine göre gerekçelerle fiyat ayarlaması yapıyor. Elektrikte de bunun çok daha kötüsü yaşanabilir, ama enerji tüm sektörlerin atar damarıdır ve orada yapılan hata ülkenin bütününe olumsuz yönde etki yapar” şeklinde konuştu.