Başkent Berlin'de Michael Roth ile görüştükten sonra gazetecilere açıklamada yapan Olgun, görüşmenin son derece yapıcı geçtiğini ve müzakere sürecinin gelecek haftalarda yeniden başlayacağının belirtilmesinden sonra ilk yurt dışı seyahatinin Almanya olmasının son derece önemli olduğunu dile getirdi.

Kıbrıslı Türk Müzakereci Olgun, Alman Bakan Michael Roth'un kendilerine Kıbrıs'ta ortaya çıkan fırsat penceresinin ciddi şekilde değerlendirilmesi ve bu sürecin başarılı sonuç vermesi için tarafların bunu çok iyi kullanmaları gerektiğini, ayrıca bu konuda her iki tarafa da sorumluluk düştüğünü söylediğini aktardı.

Roth'un "Almanya olarak taraflarla eşit mesafeli yaklaşımla iletişimini sürdüreceğini" ifade ettiğini belirten Olgun, Almanya'nın taraflardan süreci tehlikeye atacak adımlardan kaçınmaları konusunda ısrarla durduğunu dile getirdi.

"Almanya, önümüzdeki dönemde müzakere sürecinde tarafların bir sonuç alması için pozitif bir rol alma yönünde kararlı görünüyor" diyen Olgun, "Tabii bu BM iyi niyet misyonu çerçevesinde olabilecek bir iş. Esas sorumluluk BM Genel Sekreteri'ne ait" ifadesini kullandı.

Almanya'nın Kıbrıs'taki siyasi ve ekonomik asimetrinin, Kıbrıs Türk tarafına uygulanan ambargoların kaldırılmasında ortaya koyabileceği çabalarla müzakere sürecinin sonuç almasına katkı sunabileceğini kaydeden Olgun, ''Almanya iki taraf arasında dengesizlikleri kaldırabilecek bir adım atabilir. Bu açıdan ortak bir düşünce içinde olduğumuzu söyleyebiliriz'' diye konuştu.

Olgun, müzakerelerde olmazsa olmazlardan bir tanesinin Türkiye'nin garantörlüğünün devam etmesi olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye'nin bu süreci desteklediğini kendilerine anlattık. Süreç içerisinde Türkiye'nin hiçbir zaman olumsuz bir tavrı olmadı, aksine teşvik edici rolü olmuştur'' dedi.

Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi Ergün Olgun, şöyle devam etti:

"Kıbrıs'ta öngörülen iki toplumun siyasi eşitliğine bağlı, iki kurucu devletin eşit statülerini yansıtacak, egemenliği halktan kaynaklanacak bir zeminde mülkiyetin çoğunluğunun KKTC'de Kıbrıslı Türklerde olacağı, güneydekinde de Kıbrıslı Rumlarda olacağı şekilde mülkiyet sorununun başta mübadele, tazminatlar, sınır iade yöntemiyle çözümlenmesini öngören bir noktada duruyoruz. Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğinin gözetilmesi, bunun uygulamalara, federasyondaki karar alma mekanizmalarına yansıtılması bizim için son derece önemli. İki kesimli, her iki kurucu devletin belli bir toprak parçası üzerine oturacak olması son derece önemli. Bunlar olmazsa olmazlarımızdır.''