Özge Kizir

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in 2 Eylül’deki görüşmede sunduğu ve Rum tarafının kendi tezlerini içeren güvenlik ve garantiler konusundaki yazılı önerisinin, Kıbrıs Türk halkının güvenlik endişelerini gideren nitelikte olmadığı” şeklindeki açıklamasını değerlendiren eski müzakereci Ergün Olgun, Ada üzerinde tehdit altında olanın Kıbrıs Türk tarafı olduğunu belirtti.

Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in liderlerin yürüttüğü müzakerelerde, “Kıbrıs sorununun yüzde 95 ile yüzde 98 oranında çözüldüğü” şeklindeki açıklamasını yorumlayan Olgun, yüzde 98 oranında bir anlaşmanın mümkün olmadığını ve yapılan açıklamayla insanlarda algı yaratılmaya çalışıldığını vurguladı.

Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in Kıbrıs sorunu yüzde 98 oranında çözüldüğü ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Olgun, “Yüzde 98’lik bir anlaşma olduğu kanaatinde değilim. Yüzde 98’lik bir anlaşma olmuş olsaydı bugün bu iş bitmişti. Yüzde 98 oranında bir anlaşma olması mümkün değildir. İnsanlarda bir algı yaratılmaya çalışılıyor.  Bunun da yanlış olduğu kanaatindeyim. Evet, Kıbrıs’ta iki taraf arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine ihtiyaç vardır. Fakat bu normalleştirilmenin detayları son derece önemlidir. Bunun her iki toplumun da yaşamsal çıkarlarını ve varlıklarını devam ettirebilecekleri ve taraflardan birinin diğeri üzerine hakimiyet kuramayacağı koşullarda olması lazımdır” şeklinde konuştu. 

“İki kesimliliğin gözetilmesi gerekiyor”

Olgun, sözlerine şöyle devam etti: “İki kesimliliğin gözetilmesi gerekiyor. İki kesimliliğin gözetilmesi için de temel kriterin mülkiyet sorununun çözümünde iki kesimlilik olması lazımdır. Avrupa Birliği’nde (AB) 4 özgürlük tartışılıyor.İngiltere bu 4 özgürlüklerin serbest dolaşma ve yerleşme nedeniyle AB’den çıkma ihtiyacını hissetmişken Kıbrıs’ta 4 özgürlüklerin -bu kadar hassas ve iki kesimliliğin kabul edildiği bir ortamda- sınırsız uygulanmasının ve bunlara sürekli olarak bir özgürlükmüş gibi atıf yapılmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. 

“Kanaatime göre eksikleri var ve yanlıştır”

AB içerisinde bile tartışılan ve bunun mahsurları görülen bir konunun Kıbrıs’ta iki taraf arasında güven eksikliği olan bir ortamda sınırsız uygulanmasını doğru bulmuyorum. İki taraf arasında hala daha güvenin temsil edilmediği ve sağlıklı bir işbirliği ilişkisinin gelişmediği ortamlar vardır. Böyle bir şey uygulanmasının benim kanaatime göre eksikleri var ve yanlıştır.” 

“Önerisinin, Kıbrıs Türk halkının güvenlik endişelerini gideren nitelikte”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in 2 Eylül’deki görüşmede sunduğu ve Rum tarafının kendi tezlerini içeren güvenlik ve garantiler konusundaki yazılı önerisinin, Kıbrıs Türk halkının güvenlik endişelerini gideren nitelikte olmadığı” şeklindeki açıklamasını değerlendiren Olgun, Ada üzerinde tehdit altında olan kısımın Kıbrıs Türk tarafı olduğunu belirtti. Olgun, “Kıbrıs tarihine ve bugünkü durumuna baktığımızda Kıbrıs’taki olayların ve gerginliğin sebebi Rum tarafının hakimiyetçi ve Kıbrıs’ın tümüne sahip olma vizyonudur. Tehdit altında olan bu vizyon dolayısı ile ada üzerinde tehdit altında olan Kıbrıs Türk tarafıdır. 1963 ve 1974 yıllarında yaşanan olaylar Rum ve Yunanistan’daki cuntanın bu hedeflerine ulaşmak için yaptıkları girişim sonucu ortaya çıktı” şeklinde konuştu.

“Rum toplumunun Kıbrıs’a hâkim olma vizyonunda bir değişim gördüğümü söylemek mümkün değil”

Rum tarafının vizyonunda değişiklik yaşanmadığını ifade eden Olgun, “Rum tarafının vizyonunda değişiklik olduğunu görmüyorum. Yani Kıbrıs’a hâkim olma vizyonunda Rum toplumunun bütüne hâkim olan bir değişimi gördüğümü söylemek mümkün değil. Nitekim son patates ihracatı konusunda Kuzey Kıbrıs üzerinden 200 tane Rum, 1 Rum tüccarın kapısının önün gidip orada eylem yapabiliyor. Birkaç kişide değil 200 kişi ile bu yapılıyor. Bunların arasında da 7 tane milletvekili var. Bu durumda kafalarındaki yapının değişmediğini ve Kıbrıs Türklerin kendilerinin bir eşiti ve kendilerinin sahip olduğu haklara koşut bir toplum olarak görmediklerinden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.

“Akıncı’nın Rum tarafı tarafından verilen önerileri yeterli bulmayışını bu ihtiyaç karşısında anlamlı buluyorum”

Olgun, sözlerine devam etti: “Bu koşullarda güvenceye ihtiyacı olan taraf Kıbrıs Türk tarafıdır. Yeni bir statünün ortaya çıkması halinde bunun etkin bir şekilde caydırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu garanti anlaşmaları başarılı bir şekilde yerine getirmiştir. Dolayısıyla Kıbrıs Türk tarafı için etkin ve fiili garanti Kıbrıs Türk tarafının olmazsa olmazı yaşamsal çıkarları bakımındandır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rum tarafı tarafından verilen önerileri yeterli bulmayışını bu ihtiyaç karşısında anlamlı buluyorum.”

“Vatandaşlıkların liyakate bağlı olması lazım”

Anastasiadis’in ‘4 Yunan kökenliye  karşı bir Türkiyeliye vatandaşlık”  ifadesini değerlendiren Olgun, bunun yanlış olduğunu belirtti. Olgun, “Bu ırkçı bir yaklaşımdır. Kıbrıs’ta vatandaşlık alacak olan şahısların vatandaşlığının liyakate bağlı olması lazım. Bunu bir takım oranlara bağlı olarak yapılması bana göre hem insan haklarına aykırı hem de son çağ dışı kalmış bir yaklaşım olur” dedi.

“Bir takım sınırlamalarla ırkçılığı ve kendilerinin çoğunluk olmak arayışlarını devam ettirecek bir takım kıstaslara bağlanması bana göre son derece yanlıştır”

Kıbrıs’ta vatandaşlık için gerekli şartları yerine getirebilecek olan şahıslar için çağdaş ve medeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu vurgulayan Olgun, “Bir takım sınırlamalarla ırkçılığı ve kendilerinin çoğunluk olma arayışlarını devam ettirecek kıstaslar oluşturmaları bana göre son derece yanlıştır” şeklinde konuştu.