Onurer: 'Devlet erkânının Basın Günü kutlama mesajlarını hayretle takip ediyoruz'

Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen), Basın İş Yasası’nın derhal, istisnasız her kurumda uygulanmasını, aksi takdirde Basın Günü dolayısıyla yapılan açıklama ve kutlamaların basın emekçileri için hiçbir anlam ifade etmeyeceğini bildirdi.

Basın-Sen Başkanı Canan Onurer, 11 Temmuz Basın Günü mesajında, “11 Temmuz Basın Günü dolayısıyla devlet erkânı tarafından yayınlanan açıklama, kutlama ve tebrik mesajlarını hayretler içinde takip ettiklerini” dile getirdi.

Ülkede basın emekçilerinin 8 saatlik çalışma hakkından bile yoksun bir şekilde çalıştırıldığını ve çalışma saatlerinin çoğu zaman günde 12 saate ulaştığını ifade eden Onurer, basın emekçilerinin ayrıca güvencesiz ve geleceksiz çalıştırıldığını; çalıştığı yıla göre hak kazandığı yıllık izinlerini bile kullanamadığını çünkü “yasa tanımaz bir yapı” içerisinde işinden olduğuna işaret etti.

Onurer, bu koşullarda çalıştırılan ve hakları sömürülen basın emekçilerinin bu özel günde kutlayacak bir şeyinin kalmadığını ifade ederek, “Kutlamak mı istiyoruz? Buyurunuz kutlayınız… Emekçinin sömürülmesine nasıl göz yumduğunuzu kutlayınız. ‘Basın özgürlüğü kutsaldır’ diyerek, tüm haklarımızın medya patronlarına teslim edilmesini kutlayınız” ifadelerini kullandı.

Tüm bu sebeplerin basın emekçilerinin önünde bir duvar gibi durduğunu, ayrıca özgür ve bağımsız yayıncılığa engel olduğunu belirten Onurer, yetkililere şu ifadelerle seslendi:

“Süslü laflara, kutlamalara ihtiyacımız olmadığının bir kez daha altını çizerken, oy birliği ile Cumhuriyet Meclisi’nden geçen ve uygulamada olması gerekirken keyfi bir hal alan Basın İş Yasası'nın derhal istisnasız her kurumda uygulanmasını talep ediyoruz.

Aksi takdirde yapılacak olan açıklamaları da, kutlamaları da dikkate almayacağımızı, bizler için hiçbir anlam ifade etmediğini de bir kez daha buradan söylemek isteriz.

Basın emekçileri olarak bizler herkesi mesleki saygınlığımız ile birlikte sosyal haklarımızı da geri kazanmak için verdiğimiz mücadelede yanımızda görmek isterken, ihtiyacımız olanın süslü lafların değil icraatlar olduğunu da belirtmek isteriz.”