Orhon, avcılığın katliam değil spor olduğunu belirterek, çevre örgütlerine yüklendi

“Çevreyle ilgili o kadar sorun varken, hiçbirinin üzerine gitmemeleri ve sadece bu ülkede avcılığın sorun olduğunu söylemeleri tamamen şova dönük, reklamsal faaliyetlerdir”

“Tarım ilaçlarının üzerinde ‘hayvanların olduğu yerde bırakmayınız’ diyor. Biz dağda ovada tarım ilacı buluyoruz. Çevre örgütleri neden bunları hiç protesto etmiyorlar”

“Avcılık spordur. Ben spor hocası olarak bunu söylüyorum. Eleştiren insanlar bu konuda hadlerini bilecekler. Bilmedikleri işe burunlarını sokmayacaklar”

“Avrupa’nın birçok gelişmiş ülkesinde İspanya ya da Romanya gibi ülkelerde cikla kuşu turizm avcılığı yapılıyor”

“Güney Kıbrıs’ta 1 yılda 160 gün avcılık yapılırken ve cikla her gün avlanılırken Kuzey Kıbrıs’ta ise sadece 28 gün avcılık yapılmaktadır”

Haberal Kıbrıslı Özel

KKTC Avcılık Federasyonu eski başkanı Harper Orhon avcılığın bir spor olduğunu, fakat ülkede yeteri kadar önemin verilmediğini kaydetti. Çevre örgütlerinin şov amaçlı eleştiriler yaptıklarını vurgulayan Orhon, “Avrupa’nın birçok gelişmiş ülkesinde İspanya ya da Romanya ülkelerde cikla avcılığı yapılırken, Kıbrıs’ta böyle bir şey söz konusu değildir. 

Güney Kıbrıs’ta mesela 1 yılda 160 gün avcılık yapılırken ve cikla her gün avlanılırken Kuzey Kıbrıs’ta ise sadece 28 gün avcılık yapılmaktadır. Cikla avı da toplam olarak 16 gün yapılmaktadır. Yine Güney Kıbrıs’ta av hayvan türlerinin sayısı Kuzey Kıbrıs’ta avlanılan av hayvanları türlerinin sayısının iki katıdır. Güney’de daha fazla kuş çeşidi avlanıyor. Güney kesim avcılığa bizden çok daha fazla önem veriyor. Avcılığın bir sektör olduğunun farkındalar. Onların çevre dernekleri körü körüne çevrecilik yapmıyor. Reklam amaçlı avcılara saldırmıyorlar” şeklinde konuştu.

“Rahatsız olan av fotoğraflarına bakmasın”

Avcıların, avladıkları hayvanları sosyal medyada sergilerken, eleştirilere maruz kalması konusunda değerlendirme yapan Orhon şöyle konuştu: 

“O zaman o sayfayı ziyaret etmeyecek. Sosyal medyayı sinir olmak için kullanmıyorum. Beğenmediğimi engelliyorum. Beğenmiyorlarsa avcılığın yaptığı resimleri engellesinler. 

“Avrupa’da da paylaşılıyor”

Aksine Kıbrıs’ta bu fotoğrafların paylaşılması yine bu çevre örgütleri tarafından gericilik zihniyetinin göstergesi olarak kabul edilirken, Avrupa’da da yine aynı resimler vardır. Yani orada avcılara hakaret edilmiyor bizdeki gibi. Bizim isteğimiz; nasıl ki tüm dünyada avcılık, Avrupa kuş konvansiyonel raporlarına göre yapılıyorsa, bizim ülkemizde de aynı şekilde yapılsın. Her fırsatta da kendi reklamları olsun diye avcılara saldırılmasın. O kadar çok çevre ile ilgili sorun varken, hiçbirinin üzerine gitmemeleri ve sadece bu ülkede avcılığın sorun olduğunu söylemeleri tamamen şova dönük yapılan reklamsal faaliyetlerdir.” 
“Ülkemizin her tarafı çöplük iken doğayı koruyalım diye eylem yaptıklarını ben ne gördüm nede duydum”
Orhon, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Ülkemizin her tarafı çöplük iken doğayı koruyalım diye eylem yaptıklarını ben ne gördüm ne de duydum. Bununla beraber köylerde kesilen binlerce odun konusunda o odunlar neden kesiliyor diye gidip o insanların kapısını çalıp şikâyet ettiklerini, polis yolladıklarını görmedim. Fakat avcılar iki tane cikla vurmuş 3. vurulmasın diye şikayet ettiklerini ne yazık ki görüyoruz. Doğamızda kullanılan tarım ilaçlarıyla ilgili bahçeye giderek sahibini protesto ettikleri insanları hiç görmedim. Tarım ilaçlarının üzerinde ‘hayvanların olduğu yerde bırakmayınız’ diyor. Biz dağda ovada tarım ilacı buluyoruz. Hayvanın okuma yazması olmadığı için gidiyor, ilaçlardan ölüyor bazı zaman. Neden bunları hiç protesto etmiyorlar acaba?”

“Avcılık bir spordur”

Avcılığın bir spor dalı olduğunu vurgulayan Orhon, “Sporun tanımına bakacak olursak eğer, spor insanların sıhhatli olabilmesi için yaptıkları bedensel hareketlerdir. Sporun o kadar çok tanımları vardır ki hep bunlar karıştırılıyor. Kıbrıs’ta ne yazık ki ‘spor’ denildiği zaman, bilhassa çevre örgütlerinin anladığı müsabaka sporlarıdır. Oysa insanların sağlık için yaptıkları sadece müsabaka sporu değildir. Aksine ağır müsabaka sporları insan sıhhatini bozabilecek ölçüdedir. Nitekim spor yapan bir gencimizi 1 yıl kadar önce kaybetmiştik. Oysa bizim doktorlarımızın da insanlara sıhhatli kalması için dedikleri şey ’spor yapınız’dır. Fakat onu da müsabaka sporu olarak söylemiyorlar. Yürüyüş, koşu veya kürek gibi durumlara ayırabiliriz. Spor kendi içinde de ikiye ayrılır. ‘Müsabaka ve ‘sağlık’ sporları olarak ayrılır. Bizim derdimiz burada müsabaka yapmak değildir. O yüzden avcılık bir spordur. Ben de bunu bir spor uzmanı olarak söylüyorum. Çünkü bu benim esas branşımdır. Beden Eğitimi ve Spor hocası olduğum için spor uzmanlık alanımdır. Konuşan insanlar bu konuda hadlerini bilecekler. Bilmedikleri işe burunlarını sokmayacaklar” şeklinde konuştu.

“Avcılık katliam değildir”

Avcılığın bırakılması konusundaki ısrarın yanlış olduğuna dikkat çeken Orhon, şunları söyledi: 
“Avcılık katliam değildir. Aksine insanın beyninin gelişmesinin birinci nedeni et yemeye başlamasıdır. İnsanoğlu iki ayağının üzerinde dikildiği günden itibaren ve et yemeye başladığı zamandan sonra gelişim gösteren bir varlıktır. Binlerce yıldır insanlar avlanarak yaşamlarını sürdürdüler. Bir anda insanların avcılık yapmasını bırakmalarını istemeleri yanlıştır. Bu konuda Amerika’da yapılan araştırmalar vardır. Mesela bir bilim adamı parklarda çocuklarda yaptığı gözlemde, erkek çocuklarının taş alıp kuşlara attığını, kız çocuklarının ise çiçek veya yaprak topladıklarını gözlemleyip saptamıştır. Yine bazı örgütlerin iddia ettiği gibi avcılık öğrenilen bir duygu değil, avcılıktan vazgeçilmesi öğretilen bir duygudur. Çocukların kuşlara taş atması, annenin veya babanın ‘atma, bunu yapma’ demesi aslında çocukları avcılıktan geriye götüren güdülerinin üzerine eğitimle bastırılan duygulardır.

“Nasıl insanlar hala daha birçok ilkel duygularını doyasıya ve zevkle yaşıyorsa, avcılık da aynı duyguların bir farklı varyasyonudur”

Avcılık, insanoğlunun doğasında var olan bir davranış şeklidir. Nasıl insanlar hala daha birçok ilkel duygularını doyasıya ve zevkle yaşıyorsa, avcılık da aynı duyguların bir farklı varyasyonudur. Bilim adamlarının yaptığı gözlemlerde, erkek ve kadın arasındaki en önemli farklardan bir tanesi daha detaycı olmalarıdır. Yani bir erkek sarı tonunun 8 farklı rengini bulabiliyorsa, kadınlar da bu tonun 9-10 farklı tonunu bulabiliyor. İlkel dönemlerde insanların toplayıcı olduğu zaman daha iyi yiyecekleri toplayabilmesi için geliştirdikleri bir güdüyken bu modern çağda kadınların alışverişe olan düşkünlüğü ile örtüşebilmektedir. Fakat erkek avcılık yaptığı için değişen şartlarda hemen o avı ele geçirmesi gerektiğinden dolayı çok kısa sürede bir karar vermesi gerekir. Bu durumda yine erkeğin nokta atışı yaparak, alışverişte ihtiyacı olan şeyi gidip bir mağazadan alıp çıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla avcılık güdüsel bir şeydir.

 “Ne yazık ki Kıbrıs’taki çevre örgütlerimiz bu felsefik yaklaşım yerine sanki insanoğlu hiçbir evre geçirmemiş gibi düşünmektedirler”

Ne yazık ki Kıbrıs’taki çevre örgütlerimiz bu felsefik yaklaşım yerine tamamen sanki insanoğlu 21. yüzyılda hiçbir evre geçirmemiş gibi düşünmektedirler. Bu durumda onların ilkel duygularının, yani gelişmemiş felsefi olmayan duygularının avcılığı ‘katillik’ veya ‘soykırım’ gibi görmelerine ve kendi hırslarıyla da topluma da yalan söyleyebilme hakkını elde etmelerini sağlıyor. Oysa içerisinde üniversite bitirmiş ve eğitimcilerin olduğu derneklerin topluma yalan söyleme gibi bir lüksü olmaması gerekir.”

“Bizim Kıbrıs’ta avladığımız kuş türlerinden çok daha fazla tür Avrupa ülkeleri ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin hemen hepsinde avlanır”

Kıbrıs’ta avlanılan kuş türlerinin Avrupa ülkelerinde de avlanıldığını vurgulayan Orhon, “Yıllar önce üveyik kuşunun dünyada koruma altına alındığı ile ilgili bir söylemleri vardı. Oysa üveyik kuşunun tüm Avrupa ülkelerinde avlandığı bir gerçek olarak dururken, sadece İngiltere’de koruma altına alınmasının nedeni bu kuşun İngiltere’nin sadece güney kıyılarına kadar gelmesidir. O yüzden İngiltere’de bizim Kıbrıs’ta avladığımız birçok kuş, İngiltere’de avlanmıyor. Fakat Akdeniz ülkelerine baktığımız zaman bizim Kıbrıs’ta avladığımız kuş türlerinden çok daha fazla tür Avrupa ülkeleri ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin hemen hemen hepsinde bu kuşlar avlanır. Birçoğu da limitsiz avlanır”  dedi.

“Çevre örgütlerinin söylediği bir yalan da, ökseyle avcılığın Avrupa ülkelerinde yapılmadığıdır”

Orhon, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Toplumumuza çevre örgütlerinin söylediği bir yalan daha vardır ki, o da ökseyle avcılığın Avrupa ülkelerinde yapılmadığıdır. Aksine Avrupa ülkelerinde ökse yapışkanlı çubukla avcılık bazı ülkelerde serbesttir. Nedeni de o ülkelerin geleneklerinde ökse ile avcılığın yapılmasını göstermişlerdir. Bir kitap vardır; o kitapta 1760 yıllarda Kıbrıs’ta ökse ile avcılığın yapıldığını ve ökse ile yakalanan kuşların Venedik gibi ülkelere ihraç edildiğinde bahsediliyor. Bu bizim geleneğimiz ve kültürümüzde olan bir davranışın ne yazık ki çevre örgütlerinin sırf avcılık karşıtı olmak üzere yaptıkları baskılar sonucunda kaybettiğimiz bir kültürel olgumuzdur.”