Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçim güvenliği noktasında alınan bütün tedbirlere rağmen terör örgütü orada sızma hareketlerini yapmak suretiyle, başta muhtarlar olmak üzere belli yerlere belli tehditlerini yapmak suretiyle, oradaki sandık kurullarında kurdukları otoriteyle birçok yerde, köylerde, mezralarda, mahallelerde tehditle kendi destekledikleri siyasi partiye oy topladığını tespit ettik" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT Haber ekranlarında yayınlanan bir programa konuk oldu. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan yayında, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin güçlenmesinin, ekonomik ve sosyal alanlarda atılan doğru adımların birilerini rahatsız ettiğini söyleyen Erdoğan, yaşanan terör olaylarıyla ilgili, "Gerçekten sıkıntılı, sancılı bir dönemi yaşıyoruz. Maalesef geçmişten bugüne, özellikle bir Demokratik Açılım Projesi'yle başlattığımız terörle mücadele yol haritasında, bildiğiniz gibi daha sonra Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'yle bunu geliştirdik, yaptığımız Akil İnsanlar toplantılarıyla bu işi Çözüm Süreci'ne ulaştırdık. Birilerinin karşı çıkmasına rağmen hedefimiz; Başbakanlığım döneminde "Bunu da ileri bir safhaya götürelim ve böylece bu ülkede 780 bin kilometre kare vatan toprakları üzerinde, 78 milyon vatandaşımız bir, beraber, kardeşlik içerisinde, hep birlikte Türkiye olalım hedefiyle yürütelim" dedik ve bunun adımlarını attık. Bizim çok farklı hedeflerimiz vardı; "Batıda ne varsa, doğuda, güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak, 780 bin kilometrekare vatan toprağını artık bir modern Türkiye olarak anacağız." Yani bir bölgesi geri kalmış, diğer bölgesi ilerlemiş bir Türkiye görmek istemiyoruz. Atılması gereken önemli adımlar vardı; eğitimdi, sağlıktı, adaletti, ulaşımdı, enerjiydi, emniyetti, tarımdı. Bütün bunlarda çok güçlü adımların atılması gerekirdi. Biz bu adımları attıkça birileri rahatsız olmaya başladı. Kişi başına milli gelir 3 bin 400 dolardan 11 binlere falan ulaştı. Şuanda dünyadaki ekonomik krize rağmen 10 bin 400 dolar kişi başı milli gelirimiz var. Bunlar birilerini rahatsız ediyordu. Kısa zamanda 15 bin dolar kişi başı milli gelirin yakalanması, artı 25 bin dolara ulaşması, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında çok farklı bir konuma girmesini getirecekti. Türkiye zaten şuanda dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ülkeleri arasında, G-20 ülkeleri arasında 17. sırada yer alıyor. Böyle güçlü bir konuma sahip olan Türkiye'nin, içeriden, dışarıdan birilerini rahatsız ettiğini gördük" değerlendirmelerinde bulundu.

"BU SÜREÇ İÇERİSİNDE NE YAZIK Kİ BİR HAZIRLIK SAFHASININ İÇERİSİNE GİRDİLER"

Terör örgütünün çözüm sürecini, hazırlık süreci olarak kullandığını dile getiren Erdoğan, "Niye rahatsız oluyordu acaba bu terör örgütü? Neden acaba bu terör örgütü Türkiye'de kendisini temsil edecek birilerini arıyordu? "Siyasette bizim de yerimizin olması lazım." Buyurun olsun. Mani olan yok. Siyasete önce bağımsız girdiler, sonra grup kuracak çoğunluğa sahip oldular. Parlamentoya girdikten sonra bu hal nedir? Bu terör örgütünün bu milletten alıp veremediği nedir? Dikkat ederseniz; Güneydoğu'da, Doğu'da, ülkemizin değişik yerlerinde yapılan bu terör eylemleri milletimizi ciddi manada rahatsız ediyor. Devlet can ve mal güvenliğini korumak durumundadır. Bunun için de alınması gereken tedbirleri alır. Çözüm süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği, ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şuandaki operasyonlara girmiyorlardı. "Belki kendilerine çeki düzen verirler, belki bu şekilde devam etmezler." Ama maalesef kendilerine çeki düzen vermediler. Tam aksine bu süreç içerisinde ne yazık ki bir hazırlık safhasının içerisine girdiler. Yani bundan önceki yaşadığımız 7 Haziran seçimlerinde bunu gördük. Doğu'da, Güneydoğu'da bunu gördük" diye konuştu.

"LAFA GELDİĞİ ZAMAN SAZ, LAFA GELDİĞİ ZAMAN CAZ"

Terör örgütünün halkı tehdit ederek kendi desteklediği siyasi partiye oy topladığını vurgulayan Erdoğan, "Seçim güvenliği noktasında alınan bütün tedbirlere rağmen, terör örgütü orada sızma hareketlerini yapmak suretiyle, başta muhtarlar olmak üzere belli yerlere belli tehditlerini yapmak suretiyle, oradaki sandık kurullarında kurdukları otoriteyle birçok yerde, köylerde, mezralarda, mahallelerde tehditle kendi destekledikleri siyasi partiye oy topladığını tespit ettik. Nitekim son zamanlarda ekranlarda görüyoruz; Kandil'deki terör örgütünün ileri gelenlerinin ne tür mesajlar verdiklerini görüyoruz. Bunların hepsi birer sinyaldir. Ben şimdi bu olayları dışarıdan seyreden aziz milletime diyorum ki: Buralarda bizim çok hassas, çok dikkatli olmamız lazım. Bunlar ne için bu yolları seçiyorlar. Bu ülkede birlik, beraberlik, barış, huzur istiyorlarsa; bu yola niçin başvuruyorlar? Vatandaş sandığın yolunu bilmiyor mu? Bırakın vatandaş sandığa istediği gibi gitsin. İstediği partiye oyunu rahatlıkla, huzur içinde versin. Bir tarafta elinde silahı, diğer tarafta bakıyorsunuz tehdidi… Nereye oy vereceğini biliyor, aksi taktirde diyor ki, "o mezranın, o köyün akıbeti meçhul." Böyle bir demokrasi, seçim ahlakı olabilir mi? Lafa geldiği zaman saz, lafa geldiği zaman caz, öbür taraftan da bakıyorsunuz ki şehitlerin maalesef ağlayan anası, babası ve vatan" ifadelerini kullandı.

"DEVLET CİZRE'DE ATILMASI GEREKEN ADIMLARI ATTI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı belediyelerin terör örgütüne yardımda bulunduğunu kaydetti. Cizre'de yaşanan olaylara da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Özellikle paralel medya, onun yanında bir başka medyada "Biz amiraliz" durumunda kendini gösteren medya. Ben buradan soruyorum: Ey medya, ey sermaye, bu vesileyle ben objektif düşünen milletime de sormak istiyorum; acaba Cizre başta olmak üzere, Silopi, tüm bu civarlarda, Hakkari'nin Yüksekova'sında, diğer yerlerde bu açılan kanallar neyle açılıyordu; belediyenin iş makineleriyle. Belediyenin iş makineleri yeterli olmadığı zaman hizmet alımıyla aldıkları makinelerle. Bedeli nereden ödeniyor; belediyeden. Bu kanallar ne için açılıyor? Bu kanallar neyin kanalıdır? Buralara güvenlik güçleri giremesin diye. Bunca mayın döşeniyor. Bu mayınlar nasıl döşeniyor? Bunca bombalar yerleştirildi zırhlı araçlar olduğu halde. Bu zırhlı araçlarla polisimiz, askerimiz şehit edildi. Bütün bu hazırlıklar kime karşı, ne için yapılıyor? Bu terör eylemlerini görmezden gelmeye nereye kadar devam edeceğiz? Bir tarafta halkının güvenliğini korumaya çalışan polisimiz, askerimiz, köy korucumuz var, öbür tarafta tam aksine vatandaşının güvenliğini sağlamaya çalışan polisine, askerine, köy korucusuna kalleşçe, adice, alçakça onlara bomba, mayın, kanaslarla, doçkalarla ateş edenler var. Düşünün, lojmanlarda yaşayan insanlar, Ceylanpınar'da uyuyan 2 polisimizin şehit edilişi… Bütün bunlar açık olarak ortada. Yakılan camilerimiz, okullarımız, pansiyonlar, yurtlar ortada. Bütün bunlar Cizre'de yapılırken, ne yapacaktık? Orada devlet atılması gereken adımları attı."