Çiğdem Aydın

KKTC’nin eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarından Hasan Özbaflı, 10 yıl süreyle aktif siyaset yaptıktan sonra iş hayatına atıldı. Buna karşın zaman zaman TV programlarına katılarak görüşlerini dile getiren ve önemli uyarılarda bulunan Özbaflı’ya göre, üretimden koparılan toplum, tüketici konuma geçti. 

Özbaflı, bu günlere gelebilmek için verilen mücadelelerden de söz etti. 

Soru: Siyaset öncesi neler yaptınız?  Dilerseniz gençlik yıllarından başlayalım?

Yanıt: Daha ilkokul son sınıfken Tansel Fikri arkadaşımla birlikte ‘iki çocuk’ Kıbrıs Türk Kurtuluş Teşkilatını kurmuştuk. Amacımız EOKA’ya karşı bir direniş yaratmaktı (15 kasım 1957). Daha sonra TMT  kurulunca biz bu teşkilatı kapattık. 

Lise sondayken 1963 olayları başladı 1964 yılında mezun oldum ve üniversiteye gidemedim onun yerine mücahitlik yaptım 4 yıl boyunca Baf’ta. 1965 -1967 yıllarında Poli’de öğretmenlik yaptım.

Sonra bizleri burslu olarak Ankara’ya yüksek tahsile gönderdiler. Kimya Mühendisliği okudum. 1968 kuşağı idik. Bu esnada Ankara’da Kıbrıslı Öğrenci Derneğini kurduk 1968 yılından 1971 yılına kadar. 1972 yılında Kıbrıs’a döndüm ve Barış Harekatından sonra süt fabrikasının kurulumunda organizatör olarak çalıştım. Bu arada Kimya Mühendisleri Odası Başkanlığını yaptım (1972-1978 ).    

1974 sonrasında Ziya Müezzinoğlu başkanlığında bizler Kalkınma Ordusu kurduk ve bu kapsamda Kıbrıs’ta sanayileşme oldu Zeyko fabrikasını kuranlardan biri de benim. Kooperatif Gıda Sanayisini ben yönetiyordum. 1975 yılında siyasi partiler kuruldu biz katılmadık ve işletmeler kurmayı tercih ettik. 1981 yılında ise ben Toplumcu Demokrasi Partisi’nden (TKP) aday oldum Girne’de 3 vekil TKP 3 vekil de UBP çıkarmıştı bunlardan biri de bendim. 1985 yılına kadar vekillik yaptım. 

1983 yılında TKP bağımsızlığa karşı çıktı ve biz bölündük. Ben bağımsızlığı savunanlar arasındaydım. Bu arada 1983 yılında Cumhuriyetin ilk Çalışma Bakanı idim 1985 yılına kadar. Daha sonra hiç seçimlere girmedim ve aday olmadım Bakanlık yaparken 34-35 yaşlarındaydım.Bu politikadaki son görevimdi. 

Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?Apple-tab-span" style="white-space:pre">

Yanıt: Siyaset öncesinde Kimya Mühendisi idim.Şu anda solar enerji tesislerini kuruyorum.Yeşil enerjiye ülkemizde rağbet vardır.

Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi? Arayıp, soran oluyor mu?

Yanıt: Dostlarım pek değişmedi, çünkü ben halktan kopuk olmadım hiç bir zaman halkla olan birlikteğim devam etti. Sürekli eski arkadaşlarımla buluşuyorum, mücadele arkadaşlarımla ve dostlarımla devamlı görüşüyorum. Bizim dönemimizde arkadaşlıklar daha sağlamdı ve özel sektörde de devam ediyor bu dostluklar. 

Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlar nedir? Neler yapılmalı?

Yanıt: Bugünkü siyaset tasvip edeceğimin çok dışındadır. Halkın sorunlarını çözen bir siyasi yapı yoktur. Ya politik çıkarlar ya da kişisel çıkarlar doğrultusunda hareket edilmekte olduğunu görüyorum. Bizim zamanımızda meclis her gün çalışırdı şimdi haftada iki gün bile çalışmıyor. 

Topuzla hizaya getirme

Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yanıt: Bana göre yakında ciddi bir çözüm görünmüyor. Emperyalist devletler kendi çıkarlarını sağlama almak için bir takım girişimlerde bulunuyor. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın adaya ziyaretine bile baktığımızda adaya hangi amaçla geldiğini kimse bilmiyor. Cumhurbaşkanına soruyorum , meclise soruyorum cevap yok , bilgi yok. Destek verme amacıyla geliyor deniliyor ama neye destek verecek tam olarak bilinmiyor. Özellikle sol partiler şunu bilmelidir ki solda olmak kendi halkının çıkarını yok saymak demek değilir ve toplum bunu iyi analiz etmelidir. Kıbrıs Türk toplumunun müzakerecisini bile Cumhurbaşkanı atamadı. Böyle bir anlaşma olamaz. Bizimkilerden değil ama dış basından duyduğumuz kadarıyla Annan Planı çerçevesinde bir anlaşma yapılmaya çalışıyor. Şu anda yaşanan gelişmeler bir anlaşma değil topuzla hizaya getirmedir.

Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı? Değilse ne yapmalı?

Yanıt: Hiç hazır değildir.Çünkü çözümün ne getireceğini kimse bilmiyor. Örneğin LTB’nin 950 çalışanı var Güneyde 250 çalışan var oysa LTB’nin maksimum çalışanı 120 olması gerekir bütün Dünya belediyelerini incelerseniz bunun böyle olacağını görürsünüz.  Selanik Belediyesi’nin bir milyon nüfusu var ama 250 çalışanı vardır. Çözüm halinde Troyka gelecek ve diyecek ki senin belediyende çok işçi var azalt, senin emeklilik maaşların astronomik azalt, kamu sektöründeki memur maaşları çok yüksek düşürt yoksa benden yardım alamazsın peki bunu kabul edecek mi Kıbrıs Türk halkı ya sendikalarımız kabul edecek mi ? Çözüm halinde nelerin bizi beklediğini farkındamıyız peki sizce buna hazır mıyız? 

Ben daha müzakerelerde neyi görüştüklerini neyi alıp neyi verdiklerini dahi çözemedim.