Özge Kizir

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Erdal Özcenk, geniş tabanlı güçlü bir hükümet olacağı ve toplum yararına hizmetler vereceğine inandığı için CTP-UBP koalisyonuna destek verdiğini, büyük katkılar da koyduğunu dile getirdi, “Ancak yaşanan süreç hiç de öyle olmadığını gösterdi” dedi. 

Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP UG) Parti Meclisi’nin geçtiğimiz hafta sonunda, hükümet kurma konusunda koalisyon önceliklerinin Ulusal Birlik Partisi’nden yana olduğu yönünde karar almasından sonra, gerek CTP-UBP koalisyonu, gerek kurulması muhtemel UBP-DP-Bağımsızlar koalisyonuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Özcenk, yeni kurulacak hükümetin toplum yararına katkılar koyması ve toplum refahı için çalışması dileğinde bulundu. 

“Toplum yararına olacağına inandığım için destek verdim”

Özcenk, CTP-UBP koalisyon hükümeti konusunda konuşurken “Daha önce sağ parti, sol parti olarak denendi. Olmadı bir türlü. Önceki hükümet konusunda geniş tabanlı bir hükümet olduğu için destek vermiştim. Olması yönünde de büyük katkılar koymaya çalıştım ve koydum. Ancak gelinen noktada gördük ki maalesef olmuyor. Ekonomik politikaları farklıdır. Hükümetin oluşumuna en fazla destek verenlerden biriyim. Toplum yararına olacağına inandığım ve güçlü bir hükümet olacağını düşündüğüm için yaptım. Ancak yaşanan süreç hiç de öyle olmadığını gösterdi” şeklinde konuştu.

“Tabanlar bir türlü bunu sindiremedi”

CTP ve UBP tabanlarının ortaklığı sindiremediğini kaydeden Özcenk, “Özellikle her iki partinin tabanı bir türlü bunu sindiremedi. Yaşanan durum kötü bir olaydır. Yani biz tabanla görüşmek için nereye çıkmışsak, taban hep bize ‘ne yaptınız, neden yaptınız’ veya ‘niçin gidip birleştiniz’ şeklinde konuşmalar yaşanıyor. Yani taban bunu bir türlü kabullenemedi”  dedi.

“Toplumun refahı ve ileri gitmesi daha önemlidir”

Özcenk, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Toplum yararına ne varsa bazı asgari alanlarda birleşip onu yapma taraftarı olan birisiyim. Yani partinin geleceği önemli, ama toplumun refahı ve ileri gitmesi daha önemlidir. Ancak gördüğümüz kadarıyla birçok konuda anlaşmazlık oldu. Öncelikle su konusunda bir anlaşmazlık yaşandı. Daha sonra protokolde yer alan iki bakan onaylamadığı için ‘geçmeyecek’ dendi. 

“Büyük ortak, küçük ortağı hiçe saydı”

Öğrendiğimiz kadarıyla partiler özetle büyük ortak, küçük ortağı hiçe saydı. Bazı konularda geç haber verdi. Gerek istihdamlarda gerek yapılan diğer işlerde ortağına geç haber verdi. Bir de bununla beraber tabanımızdan gelen en büyük şikâyet de ‘bütçenin yüzde 28’i bizim, yüzde 72’si karşı tarafın’, ya da ‘5 bakanlık aldık ama altı boştur’’ diye… Bir türlü birlik sağlanamadı.” 

“Ekonomik politikalarının tamamen zıt olmasından kaynaklandığı kanaatindeyim”

Yapılacak olan yasalar konusunda konsensüsün sağlanamadığını ifade eden Özcenk, “Verilen sözler vardır. Örneğin DAÜ Yasası’nın çıkması veya Seçim ve Halk Oylaması Yasası gibi konulardı. Bunlar üzerinde bir türlü konsensüs sağlanamadı. Esas konunun, iki partinin ekonomik politikalarının tamamen zıt olmasından kaynaklandığı kanaatindeyim. Gerisi hep teferruattır” şeklinde konuştu.

“Zaten 3 bağımsız milletvekili tavrını belirtmişti”

Olası koalisyon seçenekleriyle ilgili değerlendirmeler de yapan Özcenk, sözlerine şöyle devam etti: 

“Birkaç türlü senaryo vardı. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) - Demokrat Parti (DP) – Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) olması yönünde senaryolar vardı. Bununla beraber bağımsızlar da vardır. Zaten 3 bağımsız milletvekili tavrını belirtmişti. ‘Kesinlikle biz UBP-DP hükümetine destek vereceğiz’ demişlerdi. Tavırlarını ortaya koydular. Önder Sennaroğlu da ‘memleketin hükümetsiz kalmaması adına kim kurarsa kursun güvenoyu vereceğim’ demişti. TDP ‘ekonomik programı imzalamam’ demişti. Zaten mümkün olmasaydı, bir erken seçim gündeme gelecekti. Yani demokraside bunlar kaçınılmazdır. Sonuçta o da bir seçenekti ve halka gidilmesi gerekiyorsa gidilecekti.”

“Uygulanamayacak maddeler protokole konulmasın”

Seçim ve Halk Oylaması Yasa Önerisi’nin komitede onaylanması konusuna değinen Özcenk, “Bütün partiler buna oy verdi. İşlerim nedeniyle onu tam takip edemedim ama sadece bir madde konusunda parti şerh koydu. Sadece bir madde konusunda bir ters düşme oldu, onun dışında bir şey yoktur. ‘Toplumun refahı için en iyisi olsun’ diyorum. Kurulacak hükümet inşallah toplum yararına katkılar ortaya koyarlar ve toplum refahı için uğraşırlar. En önemlisi protokole de koydukları maddeleri uygularlar. Uygulanamayacak maddeler protokole konulmasın çünkü halk nazarında zor duruma düşürüyor” ifadesini kullandı.

“Özellikle DAÜ yasasında anlaşmazlıklar”

Özcenk, sözlerine şöyle devam etti: 

“Özellikle DAÜ Yasasında bir sona geldi. Fakat belli noktalarda gruplar arası anlaşmazlıklar çıktı. Yani bir sürü denetleme mekanizması konuldu. Bunda bazı anlaşmazlıklar oldu. Denetlemeden kaçılmadı. Örneğin DAÜ Sayıştay’ın denetlemesine de açıktı. Bir sürü denetleme mekanizmaları var ve seçilmişler oraya atama yapıyor. Bu atama da senato ve Sayıştay’dan olacak. 

“Devletin denetlemesine güvenmiyorsunuz, üzerine bir denetleme daha kuruyorsunuz”

Ayrıca bununla beraber 4 kişiden oluşan Denetleme Kurulu ve emekliden oluşan maaşlı denetleme kurulu oluşacak. Biz ‘olsun’ dedik. Çünkü denetlemeden kimse kaçmıyor. Fakat şimdi siz devletin denetlemesine güvenmiyorsunuz, ayrıca üzerine yine bir denetleme kuruyorsunuz. Bunda bir anlaşmazlık oldu. Aşma aşamasındayız. 

“Ben halkımdan özür dilerim”

Bu yasayı çıkaramamızdan dolayı çok üzgünüm. Çünkü hayatım boyunca bütün başladığım işleri bitirdim. Maalesef siyasette böyle değilmiş. Bunu bitiremedik. Özür dilemek de bir erdemdir. Ben halkımdan özür dilerim. Keşke bunu başarıp çıkarabileydik. Yeni kurulan hükümetin boynunun borcudur. Bu yasayı çıkarması lazımdır.”

"Ekonomik Program’da reformlar var"

Kurulması yönünde adım atılan UBP – DP koalisyonunu da değerlendiren Erdal Özcenk, “UBP-DP konusunda istikrarın yaşanmasını öngörüyorum. Ekonomik Program’ın birçok yerini okudum. Orada bayağı güzel şeyler var. Birçok Avrupa ülkesinde de uygulanan ekonomik programlar vardır. Ekonomik tedbirler vardır ve bunlar yanlış değildir. Biz hep diyoruz ya ‘bize balık vermeyin, balık tutmayı öğretin’, programda da buna benzer reformlar vardır. Top UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’dedir. Görüşmeler yapacak ve kabinesini kurarak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın önüne çıkacak” dedi.