Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, Genç Tv’de yayınlanan Siyaset Meydanı’na konuk oldu. Siyaset Meydanı’nda Mustafa Alkan’ın konuğu olan Özersay neden aday olduğunu ve Cumhurbaşkanlığını kazanması durumunda neler yapacağı yönündeki soruları soruldu. Özersay “ ‘Kıbrıs sorununu çözmekle uğraşacağım, görevim orada bitecek’ demeyen, iç sorunların çözümünde Cumhurbaşkanının yetki ve görevlerini ilk defa bu kadar geniş şekilde gündeme taşıyan bir aday oldum, çünkü bunun ülkemizin yararına olduğuna inanıyorum. ‘Bugün de iki saat görüştüm ve görevim bitti’ diyerek Cumhurbaşkanlığı ofsinde oturacak değilim.”

“Siyasi Partilerin Adayı Olmak Avantajdan Çok Dezavantaj”

Özersay program sırasında şu görüşleri ortaya koydu: “Siyasi parti yönetimlerinin vatandaşa ve seçmene güven verdiğini düşünmüyorum. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki bir siyasi partinin içinde yer almak üyesi olmak ve oradan aday çıkmak dezavantaj. Gerçek anlamda bağımsız ve tarafsız olmanın bu dönemde vatandaşa daha fazla güven verdiği ortada. Tüm siyasi partiler içinde aday belirlerken ciddi tartışmalar yaşandı, tepkiler ve bölünmeler oldu. Partilerin ortaya çıkan adaylarla ne kadar birlikte olacakları sorgulanır durumdadır.” Öte yandan Özersay, Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenecek olan ismin belirli bazı niteliklere sahip olmasının Kıbrıslı Türklere avantaj sağlayacağına dikkat çekerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Cumhurbaşkanının esas görevlerden bir tanesi uluslararası hukuk, diplomasi ve siyaset ile bağlantılı olduğu için; dışarıda Kıbrıs Türk’ünü temsil etme, Kıbrıs Türk’ünün görünür olmasını sağlama ve tabi ki müzakereler bu alanlarla ilgili olduğu için, bu konularda ehil olan bir isim bu görevi çok daha iyi yapabilir.  Müzakereci olduğum dönemde devletin iyi çalışmadığını her gördüğümde içime acı oldu. Elde edeceğiz hakları uygulamaya geçiremeyebileceğimizi gördüğüm zaman “artık gecikmeden bu devletin kurumlarını vatandaşa hizmet üretir noktaya getirmek zorundayız” diye düşündüm. Bundan ikbuçuk yıl önce köy köy gezmeye başladığımızda vatandaş ile bir araya geldiğimiz zaman bunun bir ihtiyaç olduğunu daha fazla hissettim. Bazı sorunları anlayabilmek için doğrudan doğruya vatandaş ile birebir diyalog haline girilmesi şart, sadece bu seçim döneminde değil öncesinde de köylerde çeşitli temaslarımız oldu, sorunları yakından dinledik, anladık.”

“En Baştan İtibaren Açık ve Dürüst Oldum”

Özersay adaylığına ne zaman karar verdiği ve bunu kiminle paylaştığı yönündeki soruya ise şu cevabı verdi: “En baştan itibaren açık ve dürüst oldum. Sayın Eroğlu Şubat 2014’te, müzakerecilik görevini bana teklif ettiği zaman kendisine açık ve net iki şey söyledim. “Cumhurbaşkanlığına aday olmayı düşünüyorum, yine de müzakereci olmamı istiyor musunuz?” diye sordum. Buna karşı çıkmadı, “hayır aday olacaksan bu görevi sana önermem” demedi, “aday olabilirsin bu senin hakkın, kararını verdiğinde bunu benimle paylaş” dedi. Aday olma kararını aldığım gün bunu kendisine açıkça söyledim ve zaten üç gün sonra müzakerecilik görevinden alındım. Yani kimseye süpriz yapmadım. Kamuoyuna da adaylığım bana ilk sorulduğunda “evet ihtimal dışı değil” dedim. Sayın Eroğlu’na söylediğim ikinci şey Toparlanıyoruz Hareketi ile ilgiliydi. Bu Harekete devam edeceğimi ve Hareketin Cumhurbaşkanını da eleştirebileceğini söyledim. Hatırlayacağınız üzere 2012’de kendisi tarafından ya Toparlanıyoruz Hareketi ya da Özel Temsilcilik görevi şeklinde bir seçim yapmaya zorlanmıştım ve bu nedenle de istifa etmiştim. Müzakerecilik görevini, Toparlanıyoruz Hareketinde kalacağımı ve Cumhurbaşkanı adayı olma düşüncemi bilerek bana teklif etti.

Bu ülkenin geleceği ile ilgili bir şey yapmam konusunda “böyle yap ya da şöyle yapma’’ deme hakkına ya da gücüne kimse sahip değildir. Dolayısı ile Cumhurbaşkanlığına aday olma kararım kendi kararımdır. Kimsenin de yönlendirmesine ihtiyacım yoktur, kabul de etmem. Adaylığım birisine karşı bir adaylık değil, bir görevi, bir vizyonu hayata geçirmeye yönelik bir adaylıktır. Bunu yapabileceğime inandığım için bu göreve aday oldum.

“İşin Ehli İnsanlar Görevde Olursa Türkiye İlişkiler Normalleşir”

Cumhurbaşkanı adayı Özersay Türkiye ile ilişkiler konusunda sorulan bir soruya cevabense şunları söyledi: “Kıbrıslı Türklerin en önemli müttefiki ve stratejik ortağıdır. Türkiye ile ilişkilerimiz bence sağlıklı bir zemine oturmuyor. Siyasilerimiz bizi Türkiye’ye şikayet ediyor. Siyasilerimiz, Türkiye’den belli bir talep geldiğinde, bir şeyleri hayata geçirmek için sorumluluğu kendi halkının üzerine atıyor. Halktan gelen talepleri hayata geçirme söz konusu olduğunda ise “Türkiye izin vermedi” denilerek suç Türkiye’nin üzerine atılıyor. Ben bunun sağlıklı bir ilişki olduğunu düşünmüyorum. Adli yardımlaşma konusunda bir anlaşma var fakat yeterli olduğunu düşünmüyorum.  Yeni bir anlaşma ile (adli yardım ve ülkeye giriş-çıkışlara dair) daha sağlıklı ilişkiler kurulabileceğini düşünüyorum. Kıbrıs Türk tarafının hak ve menfaatlerinin Türkiye ile hangi noktada örtüştüğü ve bunun nasıl hayata geçirileceği iyi bir biçimde tasarlanmalıdır. Bu güne kadar müzakere masalarında edindiğim tecrübe, Kıbrıs Türk tarafının yararına olan şeylerin kendi önerilerimiz ile geliştirilmesi ve Türkiye’nin de o konuda ikna edilmesi bağlamında çok güçlü, bize güç katan bir şey olduğu yönündedir. Konunun ehli olan birisi görevde olduğu zaman, bilgi ve ikna gücüyle Türkiye ile birlikte bizim üretebileceğimiz politikaların ve bizim geliştireceğimiz önerilerin hayata geçmesi daha  fazla mümkün olur.”