Çiğdem Aydın

Halkın Partisi (HP) Başkanı Kudret Özersay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı olan insanların geleceği konusunda, müzakere masasında pazarlık yapılamayacağını söyledi. Diyalog TV’de yayınlanan Güne Merhaba Programına telefonla bağlanan ve Kıbrıs müzakereleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Özersay, “4  temel özgürlük ve vatandaşlıklar konusunda uzlaşı sağlandıysa Cumhurbaşkanı bunu açıklamalı” dedi. Özersay programda kendisine yöneltilen soruları şu şekilde cevapladı.

Soru: Son Akıncı-Anastasiadis görüşmesinde “4 Temel Özgürlük ve Vatandaşlıklar” konusunda uzlaşıldığını Rum liderinin açıklamasından öğrendik. Sayın Akıncı bu konuda sizce neden açıklama yapmadı? Veya yapması gerekmez miydi?

Özersay: Eğer bu yönde bir uzlaşma varsa iki lider arasında tabi ki Cumhurbaşkanının bir açıklama yapması gerekir, görebildiğim kadarıyla ortada ya bir yanlış anlaşılma var ya da Rum liderinin söylediğini Rum basını farklı bir biçime yansıtıyor. Yani ortada iki liderin Özgürlükler konusunu görüştükleri noktasında açıklamalar vardır. Akıncı’nın açıklamasında özgürlükler konusunda seçme seçilme hakkı konularını ele aldıkları yönündedir. Güzelyurt veya haritalandırma, toprak konusunda bir görüşme yapılmadığını belirtti. Bu açıklamaya baktığınızda Anastasiadis’in söylediği ile  Akıncı’nın söylediği arasında fark var gibi görünüyor. Ama Rum basınında çıkanlar ile  Cumhurbaşkanımız arasında ciddi bir fark vardır. Yani Rum basınında sanki Avrupa Birliği çerçevesinde 4 özgürlükler konusunun ne olacağı, serbest dolaşım, serbest yerleşim, taşınmaz mal alma hakkı ile ilgili iki liderin konuştuğu ve anlaştığı yönünde bir takım haberler var Rum basınında. Bu yüzden çağrı yapıyorum, Cumhurbaşkanı’nın özellikle bu kadar yaşamsal bir konu madem ki, doğru veya yanlış Rum basınında gündeme geldi ve böyle bir haber çıktı en erken zamanda bu yapılan müzakerede neyin konuşulduğunu ve eğer anlaşıldıysa neyin anlaşıldığını açıklaması gerekiyor. Çünkü bunlar özellikle kesimliliği yakından ilgilendiren konulardır ve Rum basının yorumlarına ve çoğu zaman da çarpıtan yorumlarına Kıbrıs Türk kamuoyunu muhtaç bırakmamak kanaatindeyim 

Soru: Anastasiadis, vatandaşlıklar konusuna değinirken adada kaç TC kökenlinin kalacağının belirlendiğini söyledi ama rakam vermedi. Kuzeydeki nüfus 220 bin olacaksa, şu anda 300 bin nüfusumuz var, geri kalanlar gemilerle gönderilecek mi?

Özersay: Kıbrıs Rum Liderinin belli bir rakam verdiğini bizzat kendisinden duymadım, Rum basınında yazıldığını gördüm. Ama burada esas konu şudur, bir kere vatandaşlık konusu bağlanırken 2010 yılı içerisinde biz Kıbrıs Türk tarafı olarak bir rakam üzerinden konuşmadık sadece şunu söyledik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bütün vatandaşları, rakam istiyorsanız KKTC vatandaşlarının toplam bütün sayısını size söyleyelim. KKTC’nin bütün vatandaşları Birleşik Kıbrıs’ın vatandaşı olmalıdır pozisyonunu savunduk her zaman masada. Dolayısıyla kimsenin KKTC vatandaşları arasında bir ayrım yaparak, şu kadarı Birleşik Kıbrıs’ın vatandaşı olsun diğerleri olmasın gibi bir yaklaşım yada pazarlığa bence kimse Annan Planı’ndan sonra geçen bu kadar yıldan sonra böyle bir pazarlığa oturamaz ve oturmamalıdır. Ben böyle bir pazarlığın yapıldığını düşünmüyorum o yüzden Kıbrıs Rum liderine belki KKTC’nin toplam vatandaş sayısı ile ilgili bilgi verilmiştir ama Rum basınında çıkan bu haberlerden hareketle bazı KKTC vatandaşları Birleşik Kıbrıs’ın vatandaşı olmayacak denilebilir mi ondan emin değilim. Ben vatandaşlık konusunun bir rakam üzerinden müzakere edilmesini şahsen doğru bulmuyorum.
Halkın Partisi olarak biz bütün KKTC vatandaşlarının eğer bir çözüm olursa insanlar arasında bir ayrım yapılmayacak şekilde hepsinin, tüm vatandaşlarımızın Birleşik Kıbrıs’ın vatandaşları olması gerektiğini savunuyoruz. 

Soru: Rum basını 4 Özgürlük konusunda uzlaşının, Kuzeyde Türklerin nüfus ve toprak çoğunluğuna dayandırılmadığını açıkladı. Anastasiadis bunu yalanlamadı. İlginç olan şu ki Akıncı da yalanlamadı. Böylesi bir uzlaşı gerçekten varsa, Kuzeyde Türklerin çoğunlukta olacağını iddia edebilir miyiz? Eğer Türkler kuzeyde azınlığa düşürülecekse o zaman “iki bölgeli iki toplumlu” bir çözüm mü olacak bu, yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti'ne “yama” olacağımız anlamına mı geliyor? 

Özersay: Böyle bir durumda iki kesimlilik diye bir şey kalmaz. Yani burada önemli olan şey iki kesimliliği bir takım yüzeysel düzenlemelerle sağlayamazsınız. İki kesimliliği sağlamanın yolu daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin de anlamını onayladığı, yani iki kesimliliği her bir toplumun kendi bölgesinde, sarih nüfus çoğunluğuna ve sarih taşınmaz mal çoğunluğuna sahip olması anlamına gelen iki kesimliliği sağlamanın yolu bellidir. Bir kere bir taraftan gelip, diğer kurucu devlette ikametini kurabilecek kişilerin sayısına bir sınırlama getirilmesi gerekir. Yani ikametin sınırlandırılması, ikamete bir tavan uygulaması konulması şarttır. İkincisi bir kurucu devletten gelip diğer kurucu devlette taşınmaz mal satın alabilecek olan kişilerin bu hakkına da bir sınırlama yada bir düzenleme getirilmesi gerekir aksi halde iki taraf arasındaki ekonomik fark devam ettiği sürece toplumlarda bir tanesi diğer toplumun taşınmaz malını satın alma yoluyla bütün bu dengeleri alt üst edebilir. 

Bir üçüncüsü de bu mülkiyet uyuşmazlığını çözmeye çalışırken iade seçeneğini önemli oranda sınırlamamız ve buna bir üst limit koymamız gerekir. Bunu yapmazsak 1974’ün öncesinde yüzde 80’ler civarında Kuzey Kıbrıs’ta bulunan taşınmaz malın 74 öncesi mal sahibi Kıbrıslı Rumlar olduğu için özel mülkiyet açısından bunu yapmazsak o zaman da iki kesimlilik gerçekleşmez. 

İki kesimliliğin gerçekleşebilmesi için gerek mülkiyette, gerekse nüfus açısından sarih bir çoğunluk vardır, bunun aksi yönünde bir uzlaşı söz konusu ise yada bu yönde bir uzlaşı varsa ki bu Kıbrıs meselesinin özüdür aslında. 

Soru:  Sayın Özersay, Güzelyurt Belediye Başkanı Güneyden göç edip Güzelyurt'a yerleşen insanların bir daha göçmen olmak istemediklerini söylüyor. Siz Güzelyurt konusunda ne düşünüyorsunuz?

Özersay: Kıbrıs Rum tarafının sürekli olarak belirli bir bölgeden bahsetmesi ki bu özellikle Güzelyurt ya da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin belli bazı bölgelerini, toprak ayarlamasında, buraları sanki cepteymiş gibi, zaten almış da başka nereleri alacakmış gibi davranmasına müsaade etmemek lazım. Çünkü günün sonunda bir toprak ayarlaması, müzakeresi yapılacak 6 başlıktan bir tanesidir. Doğrudur ama bu toprak ayarlaması yapılacak diye daha önceki bir planın içerisinde geçen bir bölgenin illaki otomatik olarak verileceğini varsaymak ne müzakerenin anlamıyla bağdaşıdır. Ne de Kıbrıs Türk halkına yapılacak şeydir bu. Hiçbir yerle ilgili olarak Güzelyurt da söz konusudur “burası zaten verilecek efendim” diye bir yaklaşımla müzakere yapılmaz. Rum tarafının da böyle davranmaya hakkı yoktur. Kıbrıs Türk tarafı da bu algının yaratılmasına müsaade etmemelidir. Ama çok daha önemli bir nokta vardır maalesef bu ülkenin yöneticisi olduğunu iddia edenler yönetim zafiyeti yaratarak , müzakere masasında belki bizler Güzelyurt’u vermedik ama kendi yarattıkları yönetim zafiyeti ile Güzelyurt’un içinin boşalmasına neden olup, Güzelyurt’un dışarıda verilmesine neden oldular müzakere masasında değil, yani ortada bir yanlış varsa bugüne kadar bu bölgeye değerinin karşılığının verilmemesi, hizmet götürülmemesi olmuştur. Merkezi hükümetlerin gerekli ilgiliyi göstermediği ilgi nedeniyle insanlar bu bölgeden göç ettirildiler, bu önemli ölçüde Merkezi hükümetlerin zafiyetleri ve yanlışları sonucudur. Bazı siyasilerin çıkıp da Güzelyurt verilemez demesinin bir anlamı halkın nezdinde yoktur. 

Önemli olan bu çözüm bulunur veya bulunmaz o gün gelinceye kadar KKTC’nin bütün toprakları bu ülkenindir eşit yatırım yapılması gerekir ve insanlarına sahip çıkmaktır. İnsanların bölgelerine bağlılığına sahip çıkılmalı. Belirli bir bölgenin zaten verilecekmiş gibi Anastadiaidis’in böyle bir algı yaratmasına izin verilmemesi gerekir, bunu yapmaya hakkı yok, müzakerenin anlamı kalmaz.”