Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçiminin, partilerin değil vatandaşın seçimi olacağını söyledi. Özersay, “Maraş’ı Kıbrıs Türk yönetiminde açacağım” dedi.

Seçim Bürosundan verilen bilgiye göre, Özersay, Tuzla, Maraş ve Ziyamet  bölgelerini ziyaret etti, vatandaşlarla biraraya geldi.

Özersay Tuzla ve Maraş bölgelerindeki konuşmalarında kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk yönetimi altında eski mal sahiplerinin kullanımına açılmasının gerek bölgeye gerekse ülke ekonomisine yapacağı olumlu etkiyi anlattı. Özersay, “sadece inşaat sektörüne değil diğer yan sektörlere de canlılık getirecek olan böyle bir hamle, işsizlik sorununun çözümüne de yardımcı olacaktır” dedi. Özersay “birisiyle oturup müzakere etmeden, tek yanlı ama olumlu bir adımla kapalı Maraş’ı KKTC olarak açmalıyız, göreve gelirsem ülke ekonomisine yarayacak, Mağusa’yı çok olumlu şekilde etkileyecek bu adımı atacağım” dedi.

Özersay ayrıca Nisan 2015’te yapılacak olan seçimin siyasi partilerin değil vatandaşların seçimi olacağını, bu nedenle siyasi parti yönetimlerine güven duyulmayan bir dönemde parti yöneticilerinin desteklediği bir aday olmaktansa, sokaktaki vatandaşın desteklediği gerçek anlamda bağımsız bir aday olmayı tercih ettiğini söyledi.

Özersay Ziyamet bölgesinde yaptığı konuşmadaysa Cumhurbaşkanı olması durumunda Karpaz bölgesinin sorunlarının bütüncül şekilde çözümü için konuyu tek gündemli bir toplantı ile Meclis’e taşıyacağını ve Bakanlar Kurulu’na başkanlık ederek bu bölgede hizmet üretilmesi için ağırlığını koyacağını vurguladı.

Devletin ülkenin her yerinde varlığını hissettirmesi gerektiğine dikkat çeken Özersay “bir yanda Güzelyurt ve köyleri, diğer yandaysa Karpaz yarımadası ve Maraş her konuda değilse de bazı açılardan mahrumiyet bölgesi gibi. Bu bölgelerde hayatın devam ettiğini söylemek güç, buralarda hayat adeta askıya alınmış durumdadır, durmuş durumdadır. Tüm bu sıkıntılar Kıbrıs müzakereleri odaklı yaşamamızdan kaynaklanıyor. Oysa yapılması gereken şey, bir yandan Kıbrıs müzakerelerini çözüm odaklı yürütmek ama buna paralel şekilde içeride vatandaşa hizmet sunmaktır, belirli bölgeler verilecekmiş gibi davranmaktan vazgeçmektir” dedi.

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Özersay, şöyle konuştu:

“Hayatımızın merkezine Kıbrıs müzakerelerini koyar, hele de siyasilerin bu süreci istismar etmesine müsaade edersek ekonomik ve sosyal yaşamı bu bölgelerde dondurmuş oluruz. 2004 yılındaki referandumda Rum tarafından gelen “Hayır” ile Annan Planı ile birlikte ekindeki harita da yok ve batıl olmuştur. O nedenle müzakerelerin sonuca doğru gitmesi halinde, son aşamada yapılacak olan toprak müzakeresinde 10 yıl önce adı geçen yerler verilecekmiş gibi davranmak son derece yanlıştır, o gün geldiğinde yapılacak olan şey yeni ve farklı bir toprak müzakeresidir. Biz eğer bu anlayışla hareket etmez, oturup çözüm bulununcaya değin gece gündüz buraların verilecekmiş gibi davranırsak kendi kendimize, kendi insanımıza zarar vermiş oluruz, bu bölgelere yatırım yapılmamasını teşvik etmiş oluruz, yatırım yapmak isteyenleri caydırmış, insanları yıldırmış oluruz. Hele de bu konuyu iç siyasetin mezesi yaparak halka korku salarak oy toplamaya çalışanlara prim vermemeliyiz. Görüyorum ki halk da bu korku salma politikalarına prim vermiyor, vermeyecek ve bu da beni mutlu ediyor.”

İcranın diğer bir ayağının cumhurbaşkanı olduğunu vurgulayan Özersay, halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanının ülkenin sorunlarına kayıtsız kalmaması ve Anayasal yetkilerini uygulayıp görevlerini yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

Hastanelerdeki sıkıntılardan bahseden Özersay, sağlık reformunun hayata geçirilmesinin önemine değindi. Özersay, sosyal devlet anlayışı olarak sağlık konusunda en temel hizmetleri devletin verebilmesi gerektiğine vurgu yaparak “devletin başı olan Cumhurbaşkanı, kendi vatandaşlarını Rum tarafından sağlık hizmeti almaya muhtaç bırakan bir devlet yapısını düzeltmek için çaba göstermeli, Bakanlar Kurulu üzerine ağırlığını koymalıdır dedi.

Özersay konuşmasına şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanı müzakerelerin dışında uluslararası alanda hepimizi en iyi şekilde temsil edecek kişidir. Bunların yanında bu ülkede yaşadığımız iç sorunlarımızın çözümü konusunda da meclisi ve bakanlar kurulunu hizmet üretmeye, icraat yapmaya zorlaması gereken kişidir.”

“BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMALI”

Cumhurbaşkanının bağımsız ve tarafsız olması gerektiğine vurgu yapan Özersay, siyasi partilere olan güvensizlikten dolayı partilerin içerisinde rahatsızlıklar olduğunu dile getirerek, belediye seçimlerinde yaşananları örnek gösterdi.

Parti başkanlarının ve yönetimlerinin aldığı kararın cumhurbaşkanlığı seçiminde etkili olmayacağını dile getiren Özersay, vatandaşın kendisi  bu görev ve bu ülke için en iyisi kimse onu seçeceğini, yani bu seçimin siyasi partilerin değil vatandaşın seçimi olacağını söyledi.

Özersay Cumhurbaşkanlığı seçiminin parti veya parti başkanlığı seçimi olmadığına dikkat çekerek, değişim için seçim yapılması gerektiğini vurguladı ve “halk olarak kendi kudretimizin farkına varmamız gerekir” dedi. Yakın geçmişte partilere rağmen değişimi yapabilen bir halkın olduğuna dikkati çeken Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçiminde sözde değil gerçek değişimin yaşanacağına inandığını söyledi.

tuzla-1.jpg

tuzla-2.jpg

ziyamet-1.jpg

ziyamet-2.jpg