Baykan Gürses Özdağ

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay hükümet partilerinin rant kavgası yaşayacağına işaret ederek “Esas çatırdama kendi partileri içerisindeki bazı isimleri vekil adayı çıkarmayacakları anlaşıldığında yaşanacak” dedi.

Kıbrıs müzakere sürecinde Cumhurbaşkanı’na Hükümet yetkilileri tarafından yapılan eleştirilerde kullanılan dilin ve zaman zaman da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün cevaplarındaki ifadelerin bir seviye sorunu olduğunu ve toplumda kamplaşma yaratması nedeniyle bu yaklaşımları tasvip etmediklerini vurgulayan Özersay “Bu türden suçlamalar sürece yardımcı olmaz. Eleştiri yapacak olan, bunu çıkar nedenleriyle topluma izah eder ve öneri de ortaya koyar, düzeyli şekilde. Halkın Partisi bunu yapmıştır. Önce Cumhurbaşkanı’na kapsamlı bir mektup gönderdik, ardından da ziyaret ederek eleştrilerimizi yaptık ve önerilerimizi, görüşlerimizi paylaştık” diye konuştu.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, olası bir seçim sonrasında koalisyon ihtimali çıkması durumunda eleştirdikleri eski ve toplumsal menfaati göz ardı eden siyasi anlayışlarla birlikte yol almayacaklarını söyledi. Özersay, bu konudaki tavrını net şekilde ortaya koyarak, “Eski siyaset anlayışıyla kol kola girmektense, hükümette olmamayı tercih ederim. Halkın Partisi tek başına iktidara gelerek bu yapıyı değiştirmek zorundadır ve bunu başaracağız. Biz buna inanarak bu yola çıktık ve adım adım bu memleketi dolaşıyor, halkla iç içe bu çalışmayı yapıyoruz. Başaracağız, hiç tereddütsüz söylüyorum” dedi.
Hükümetin temsilcisinin müzakere masasında olup olmaması ile ilgili de konuşan Özersay “Hükümetin kayda değer bir toplumsal desteğe sahip olmadığını sanırım herkes çıplak gözle görebiliyor. Meclis’in de 2014 anayasa değişiklik referandumu sonuçlarıyla birlikte halktan ne kadar kopuk olduğu, cidi bir demokratrik meşruiyet sorunu yaşamakta olduğu ortaya çıktı. İşte biraz da bu yüzden Cumhurbaşkanı kağıt üzerinde temsili kapasitesi var gibi görünen kurumları değil, ya da sadece onları değil toplumun değişik kesimlerini de muhatap almalıdır. Aksi halde Cumhurbaşkanının “halk sürece sahip çıksın” çağrısının altı dolmaz. Kendisiyle görüşme talebimize olumlu yanıt verdiği ve müzakere sürecine dair bazı bilgileri bizimle paylaştığı için kendisine teşekkür ediyoruz. Süreci yakından takip edip görüş, öneri ve eleştirilerimizi halka açık şekilde paylaşmaya da devam edeceğiz. Çünkü Halkın Partisi Kıbrıs müzakere sürecini iç siyasetin bir mezesi haline getirmeye karşıdır” dedi.

Süreç kırılma noktası eşiğinde

Soru: Kıbrıs sorunu New York’a taşınıyor. Süreci nasıl bir aşamada görüyorsunuz? 

Özersay: Olumsuz anlamda söylemiyorum ama umarım bir kırılma noktası yaratacak bir eşikteyiz. Umarım öyledir. Kıbrıs Rum liderliğinde yine bu işi yokuşa sürme, ucu açık biçimde bırakma eğilimi gözlemliyoruz. Görüşmeleri bir sonraki aşamaya taşıma konusunda Rum tarafının bazı şartlar ortaya koyduğunu gözlemliyorum.

3’lü görüşmenin olabilmesi için ya da garantörlerin katılacağı toplantının olabilmesi için ki son aşama aslında odur. 6 başlığın 6’sının da masaya yatırılacağı aşama da odur. Mülkiyette bir şeylerin kesin olarak bağlanacağı aşama da odur.

Onlar gündeme geldiğinde Rum tarafı yeterince ilerleme olursa oraya gideceğiz diyor. “Yeterince ilerleme” son derece sübjektif bir pozisyondur ve manipüle edilebilir.

“Dengeli çözümün yanında duracağız”

Soru: Kıbrıslı Türklerin garantiler, mülkiyet, toprak gibi hassas olduğu konular var. Bu hassasiyetler bu süreçte ne kadar dikkate alınarak ilerleniyor?

Özersay: Kıbrıs Rum tarafının bunu sadece söylemesi çok fazla bir şey ifade etmez, önemli olan müzakere masasına getirdiği ve getireceği önerilerde, pozisyonlarda bunu ne kadar dikkate aldığı ve kâğıda dökebildiğidir.

Biz dengeli bir çözüm ortaya çıkarılabilirse bu çözümü destekleyeceğiz. Ama kimse bugünden bizim “nasıl isterse olsun” evet ya da hayır diyeceğimiz bir yaklaşımı beklemesin. Çıkacak olan çözüm belgesine bakıp ona göre karar vereceğiz. İçerik önemlidir.

Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında yaşanan tartışmada maalesef bir kamplaşma görüntüsü var. Bir müzakerenin sağlıklı olabilmesi için 3 temel unsura ihtiyaç var. Kapsamlı bir bilgilendirme spekülasyonları ortadan kaldırır. İkincisi gerçekten samimi eleştirmek ve tartışmak ama seviyeli olmalı. Şu anda bu yaşanmıyor.
Toplumun hangi kesimlerine ulaşabiliyorsunuz bunu test etmeniz gerekiyor. Meclis’te 4 parti var. Bunların bir temsiliyet oranı var o oranda çağırıp bilgilendirme yapıyor. Kağıt üzerinde bu doğru görülebilir. Ama pratikte bu doğru değil.

Havadis: Peki, yöntem ne olmalı? Cumhurbaşkanı köy köy gezmeli mi? Ya da siyasi partileri kendi pencerelerinden bilgilendiriyor. Halkı bilgilendirme yöntemi aslında çok hassas… 

Özersay: Öyle bir Meclis var ki, 2014’de oy birliği ile aldığı Anayasa değişiklik kararını halk reddetmiş. Meclis ile halk arasında demokratik bir meşruiyet problemi var. Sadece Meclis’teki siyasi partilere bilgi verildiğinde mesela Kalkanlı’da, Yenierenköy’deki vatandaşlar partisi aracılığı ile bilgilenmiş olmuyor. Vatandaşı daha sık bilgilendirmek lazım. İnsanlar detaylı bir bilgi istemiyor.

Bu zaten sürece zarar verir. Genel anlamda detayı vermeden insanların hassasiyetlerinin farkında olduğunuzu sürekli olarak hatırlatmanız gerekmektedir. Kaygılı olan insanlar var. Onları bilgilendirmek lazım. Bunu sadece basın üzerinden yapmamak lazım. Bilgilendirme daha iyi bir biçimde yapılabilir. Çünkü sürecin varlığından rahatsız olanlar siz bunu yapmadığınız, bilgilendirmediğiniz oranda istismar edecekler.

Bunu da Kıbrıs Rum basınındaki haberlerle manipüle edecekler. Daha sağlıklı bir bilgilendirme bize göre mümkün. Bunu Meclis’teki siyasi partilerle sınırlı tutmamak lazım. Ki öyle anlaşılıyor ki sayın Cumhurbaşkanı da bu konuda bir değişikliğe giderek Meclis dışındaki partileri de bilgilendirmeye başladı.

“Saçma sapan icraatları gizleme çabası”

Havadis: Bu hassasiyet ortaya çıkar mı sizce?
Özersay: Hükümet cephesinde niyetin söz verip de yapmadığı icraatlar ile yapmakta olduğu saçma sapan icraatları gizlemeye dönük bir gündem değiştirme çabasıdır. Siz eğer hükümetin icraatlarına yönelik bir basın toplantısı düzenleyip, icraatlarınızdan çok Kıbrıs konusunu konuşuyorsanız ya bahsedecek icraatınız yoktur ya da o israfı, toplumun tepki gösterdiği adımları gizlemeye çalışıyorsunuz.

Sürekli halkın içindeyiz en fazla tepki çeken 2 milyon TL’ye böyle bir ortamda bu israfı yapıp makam arabalarını almalarıdır. İnsanlar bu adaletsizlikten bıktı. Hükümetin şu anki durumuna baktığınızda toplumda karşılığı, demokratik meşruiyeti olmayan bir hükümettir.

kudret-ozersay.jpg

“Talebin bir anlamı yok”

Havadis: Hükümetin bir temsilcisi müzakere masasında olmalı mı? 

Özersay: Eğer hükümet Cumhurbaşkanına kalkıp içerikle ilgili olarak tutanağı okuduk, bu tutanakta örnek verilerek görüş ortaya koysaydı, öze ilişkin bir eleştiri ile gelmiş olsalardı o zaman biz bu sürecin parçası olmak istiyoruz, temsilci göndermek istiyoruz demelerinin bir anlamı olurdu.

Bunun yokluğunda hele de içeri girip görüştüklerinde bir kelam etmeyip, Cumhurbaşkanı ile tartışmaya girdikten sonra basın önünde bunu yapmaları inandırıcı gelmiyor.

Eğer Cumhurbaşkanı hükümetin temsilcisini müzakere heyetine almayı kabul etse, hükümettekiler inanın üzülebilirler. Bunun aslında reddedilmesini istiyorlardı.

Tartışma başlattılar, sonra temsilci koymak istediklerini söylediler, kabul edilmedi, bunun üzerine mağduru oynamaya çalıştılar. Kabul edilseydi belki de üzüleceklerdi. Bunun devam eden bir tartışma olmasını istiyorlardı. Bu gündemi değiştirmeye çalışmaktır.

“Kötü yönetim gizlenemiyor”

Havadis: Hükümetin icraatları ciddi tartışmalara yol açıyor. Hali arazi dağıtımı, atamalar, verilmek istenen krediler, vatandaşlık politikası, Girne emirnamesinde değişiklik ve makam aracı satın alınması gibi birçok konuda tartışmalı karar bulunuyor.

Özersay: Kötü yönetim artık kendini gizleyemiyor. Senenin sonuna doğru bir çatırdama yaşanacak. Çatırdama nedeni rantın paylaşılamaması olacak. Bu gibi siyaset anlayışa sahip olanlar kavgalarını toplumsal yarar için değil şahsi menfaat için verir.

Hükümet kurulduğunda ilk kavgayı makam, mevki paylaşımında yaşadılar. O paylaşım bittikten sonra şimdi rantın paylaşımına geçtiler.

“Koalisyon öngörümüz yok”

Soru: Erken seçim yaşanması durumunda sizin “eski” siyasi yaklaşım dediğiniz partilerle bir koalisyon seçeneği ortaya çıkarsa tavrınız ne olur?

Özersay: Koalisyon öngörümüz yoktur. Koalisyona girme düşüncemiz de yoktur. Böyle bir koalisyona girdiğimiz anda verdiğimiz sözleri tutamayız. Söylediğimize ters bazı icraatları o koalisyon ortağımız yaptığında da rezil oluruz.

Eski siyaset anlayışıyla kol kola girmektense, hükümette olmamayı tercih ederim. Şu anda bir seçim ortamı olmamasına rağmen iddia ile söylüyorum, Halkın Partisi tek başına iktidara gelecek durumdadır.

Soru: Yüzeysel açıklamalar yaptığınız nedeniyle eleştiri alıyorsunuz. 

Özersay: Hiç katılmam. Haklı bir eleştiri de değildir. Kıbrıs Türk siyasi tarihinde bizim kadar her konuda kapsamlı açıklama yapıp, öneri ortaya koyan olmadı.

Su protokolüne, Türkiye ile yapılan yapısal dönüşüm belgesine, koordinasyon ofisi antlaşmasına dair yaptığımız kapsamlı açıklamalarımıza bakan ne demek istediğimi anlar.