Maliye Bakanı Birikim Özgür, “TC ile müzakere eden değil, programlara bağlı sağlıklı ilişkiler temelinde siyasi bir yaklaşım yakalanmaması durumunda, ilişkilerin aksadığını ve halkın siyaseten Türkiye’yi muhatap aldığını ve bunun da demokrasiye ciddi zararlar verdiğini” vurguladı.

Özgür, bugüne kadar TC ile imzalanan ve önümüzdeki günlerde de imzalanacak olan protokolleri “önemsizleştirme” sonucunda bütçe açığının 1,5 milyar TL olacağını anımsatarak, “Dünya Bankası’na IMF’ye nasıl bakıyorsak TC ile ilişkilere de bu şekilde bakmamız gerek” dedi.
Maliye Bakanı Birikim Özgür, bugün, GİAD heyetini kabul etti.

GİAD Başkanı Ceyhun Tunalı, Maliye Bakanı Özgür’e bakanlık görevinde başarılar dileyerek, Bakan’ın, “ülkenin gerçeklerini dile getirdiğini belirttiği açıklamalarına” destek belirtti.

Tunalı, GİAD olarak uzun zamandır ülkenin gerçeklerinin dile getirilmesi gerektiğiyle ilgili açıklamalar yaptığını anımsatarak, “birşeyin gerçeğini görmeden doğru yol haritası çizilemez” dedi.

“BU SABAH IMF’YLE GÖRÜŞTÜK”

Özgür, ülkedeki zor koşulların herkes tarafından bilindiğini ve 2004 yılından beri Kıbrıs Türk halkının yapısal sorunları aşıp, kalıcı barışa katkı yapmak için mücadele verdiğini söyledi.

Yapısal dönüşümlerin sadece iç dinamiklerle değil iç ve dış dinamiklerin katkısıyla gerçekleşebilecek süreçler olduğunu vurgulayan Özgür, uzun yıllar boyunca AB’nin bu sürece katkı yapmasını beklediklerini, gelinen aşamada da imzalanan tüzükler ve anlaşmalarla yapılabilecek katkıları hayata geçirdiklerini kaydetti.

Özgür, müzakere sürecinin devam ettiğini ve hem yeni kurulacak devletin, hem de kurucu devletlerin yapısal dönüşüm süreçleriyle ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Bu sabah IMF heyetiyle görüştüklerini ve bu sürece katkı yapmak adına gereken teknik çalışmaların başlatıldığını ifade eden Özgür, bu gelişmelerin heyecan verici olduğunu belirtti.

Özgür, GİAD ve benzeri örgütlerin, siyaset üzerinde baskı oluşturup sürdürülebilir hale getirilmesi konusunda baskı yapmasının kendi işlerini kolaylaştırdığını kaydetti. Özgür, sivil toplum örgütlerinin bu anlamda yaptığı toplumsal katkılardan dolayı teşekkür etti.

Özgür, 2016 bütçesini hazırlarken 373 milyon TL’lik bir açıkla karşı karşıya olunduğunu birkez daha gördüklerini belirterek, “Biz bu devleti yönetip halkın kaynaklarını en doğru şekilde kullanmakla mükellefiz, çarçur etme lüksümüz yoktur. Yerel gelirlerimizi en iyi şekilde değerlendirme zorunluluğumuz vardır” dedi.

Bugüne kadar TC ile imzalanan ve önümüzdeki günlerde de imzalanacak olan protokolleri önemsizleştirmenin sonucunda bütçe açığının 1,5 milyar TL olacağını anımsatan Özgür, “dünya bankasına IMF’ye nasıl bakıyorsak TC ile ilişkilere de bu şekilde bakmamız gerek” dedi.

Özgür, 2016-2018 yılı programının henüz imzalanmadığını ve imzalanmaması halinde bütçe açığının 1.5 milyar TL’nin üzerinde olacağının bilindiğini anımsatarak, “TC ile müzakere eden değil programlara bağlı sağlıklı ilişkiler temelinde siyasi bir yaklaşım yakalanmaması durumunda ilişkilerin aksadığını ve halkın siyaseten TC’yi muhatap aldığını ve bunun da demokrasiye ciddi zararlar verdiğini” vurguladı.

Özgür, cari açıkları kapatabilmek için TC’nin desteğini talep eder pozisyonda bulunulduğunu ve sürdürülebilir bir yapı için katedilmesi gereken yolu da TC’nin teknik desteğiyle yürümenin avantajını kullanmaları gerektiğini söyledi.

Bunun siyasi anlamda “Türkiyeci, IMFci” olmakla alakası bulunmadığını bunun teknik bir olgu olduğunu dile getiren Özgür,  “biz bu desteği Türkiye’den talep etmekteyiz ve buna mukabil de imzaladığımız programlar karşılığında sorumluluk yükleniyoruz” dedi.

“PROGRAMDA OLMAYAN KAYNAK KİMDEN GELSE KABUL ETMEM”

Programda yer almayan herhangi bir kaynak akışını Maliye Bakanı olarak kesinlikle kabul etmeyeceğini vurgulayan Özgür, “İster Amerikan Başkanı ister TC başkanı karşılıksız kaynak vermek istesin ben bu toplumun onurunu, programlar çerçevesinde yürümesi gereken bir yol olduğunu düşünen bir bakan olarak, herhangi bir siyasi vesayet yaratacak adımlar atmak istemiyorum” dedi.

Özgür, bunun TC’yle iyi ilişkiler içerisinde olmaya karşı olmadığını ancak karşılıklı mükellefiyetler çerçevesinde, herkesin sorumluluklarını bileceği bir ortamda destek talep ettiklerini belirtti.

Özgür, herhangibir reformun hayata geçirilmesi sürecinde, örneğin su veya telekomünikasyon alanında tahterevallinin iki ucunda da Kıbrıslı Türklerin bulunması ve tartışmaların bu paydaşlarla yapılması gerektiğini belirtti.

“Bizim demokratik varlığımızı geliştirebilmemiz bu reformları toplumun doğru şekilde ele alabilmesine bağlıdır” diyen Özgür, reformların eleştirisinin bile iktidarlar üzerinden yapma kültürünün geliştirilmesi gerektiğini aksi takdirde TC yetkililerinin “biz gidersek” sistem çöker psikolojisine girdiğini söyledi.

Bunun da imzalanan programlara sadık kalınarak başarılabilineceğini söyleyen Özgür, iç tartışmalarla yerine getirilecek mükellefiyetlerin maddi olmadığını sadece reform anlamında sorumluluk aldıklarını belirtti.

Özgür, Maliye Bakanlığı’nın bütçede öngörülen haricinde bir kaynağı olmadığının ve yasayı uygulamakla mükellef olduklarının altını çizerek, “biz bir sorunumuz varsa dilenen değil reformları hayata geçirerek sürdürülebilir yapılar kuran taraf olacağız” dedi.

Özel sektörle işbirliğine gidilerek halka daha çağdaş hizmet vererek reformların gelişimine katkı yapmayı hedeflediklerini belirten Özgür, siyasetçilerin de bütçede olmayan kaynaklarla ilgili doğru mesaj vermesini istedi.