Özge Kizir

Türkiye’nin verdiği kredileri geri dönüşümlü olarak talep etmemesinin bir lütuf olduğuna dikkat çeken Maliye eski Bakanı Birikim Özgür, “Türkiye verdiği kaynağı talep ederse KKTC batar. Bizim Türkiye’ye borcumuz 11 milyar TL’dir. Şuanda bütçemizin 2 katından fazladır. Hiçbir şekilde bunu ödeyecek gücümüz yoktur.” dedi.

Kartal Harman’ın sunup yönettiği ‘Ayaküstü 1 Saat’ programının dün akşamki konuğu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Birikim Özgür oldu.

Borç yükünün cari harcamalar için oluşturulduğunu kaydeden Özgür, cari harcama yapmak için borçlanmanın gelecek nesillere ihanet olduğunu söyledi. “Çünkü siz borçlanarak günü birlik harcama yapıyorsunuz. Borçlanır ama neden borçlanır? Geleceğe yatırım yapmak için borçlanır. Biz tarih boyunca borç yükünü genelde cari harcamalar için oluşturmuşuz. Sadece iki tane yerel kurumumuza borcumuzun faiz yükü 2015’te 350 milyon TL oldu. Toplamda 4,5 milyar TL borç vardır” diyen Özgür, KKTC’nin borcunun, 2015 bütçesi kadar olduğunu savundu.

2015 sonu itibariyle faiz ödemesi dahi yapılmadığı için 450 milyon TL’lik bir faiz yükü oluştuğuna dikkat çeken Özgür, “Gelecek nesil için bu bir felakettir. Günü birlik harcama yapmak değil, bize bu dönemde disiplinli hareket etmek ve buna göre siyasete yön vermek gibi bir misyon düşünüyor” dedi.

“Mali bir kriz içersindeyiz”

Yeni hükümet konusunda, değerlendirmede bulunan Özgür, yeni hükümetin azınlık hükümeti olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Hükümetin ne kadar süreceği kestirilemiyor. Siyasi istikrar bakımından azınlık hükümeti çok da güven telkin etmiyor. Hükümeti çeşitli yönlerden denetliyoruz. Mali açıdan bakılırsa her ziyaret edip bir şey isteyene olumlu mesaj veriyor. Gelecek nesiller bakımından Yunanistan’la karşılaştırıldığımızda ya da borç içinde başka bir ülke ile değerlendirildiğimizde bizim borçla ilgili bir takım önlemler almamız gerekiyor. Dolayısıyla biz mali bir kriz içersindeyiz. Siyasiler ve iktidar olarak mavi boncuk dağıtmaktan ziyade bütçe disiplini içerisinde hareket etmemiz gerekiyor. Bu açıdan da güven telkin etmiyor. Her gidene mavi boncuk dağıtması tedirginliğe sebep oldu. 

“Ortaya konan pozitif yaklaşımlar ülkenin gelirlerini düşürmeye başlıyor”

Gelirlerle ilgili Mayıs ayında 2015’e kıyasla ciddi bir gerileme var. Yerel gelirlerle ilgili Şubat, Mart ve Nisan aylarında yüzde15 kıyas vardır. Bunu genel siyasetle düşünüldüğünde güç olgusunu Türkiye ile ilişkilendirirseniz günün sonunda halkta, mükellefiyetlerini yerine getirmede ya da kendi ayakları üzerinde bir sistem yaratma konusunda insanlar uzaklaşıyor. Ortaya konan pozitif yaklaşımlar ülkenin gelirlerini düşürmeye başlıyor. Sebebi ise hükümetle ilgili halkın algısıdır.

“Demokrasinin lokomotifi vergidir”

Hükümeti siz yerel demokrasi çerçevesinde alttan aldığınız güce dayamazsanız sırtınızı nasıl olsa Türkiye’den gelen kaynakla ekonomik çark döner demekte başlıyor. Demokrasinin lokomotifi vergidir. Hesap sorman hakkın vardır. CTP bu vergileri alabilme noktasında son 3 yılda yerel gelirlerimiz yüzde 25 arttı. Hiçbir dış kaynağa ihtiyaç duymadan bütün mükellefiyetlerimizi yerine getirecek bir duruma yaklaştık. Bir gün içerisinde yüzde 30’a yakın artmış görülüyor.”

“Yeni hükümet protokolü imzalayacağız dedi, bankayla iletişim kurdu”

Ekonomik protokol konusunda açıklama bulunan Özgür, “protokol daha yeni imzalandı. Resmen imzalandığı da geçtiğimiz gün açıkladı. Türkiye ile imzalanan protokol bütçe açığımıza katkı yapıyor. 200 milyonu Türkiye’den alıyoruz. Yıl sonunda da  13. maaşı ödüyoruz. Türkiye 275 milyon TL’de savunma giderlerimiz için hibe veriyor. Ocak, Şubat ve Mart’ta savunma giderlerini biz karşıladık. Yaklaşık Mart sonu itibariyle 45 milyonluk bir açığımız oldu. Biz borçlanmayı gerçekleştirmedik çünkü borçlanmaya karşıyız. Kamu borcu bütçeyi aşan bir miktara ulaştığı ve oyunu birazda büyük oynadığımız için borçlanma yapmak yerine kamunun maaşını geç ödemekte bir sakınca görmedik. Bu çerçevede hareket ettik. Yeni kurulmuş hükümet biz protokol hazırlayacağız ve bu kaynağa ulaşacağız argümanıyla geldi. Öyle olunca merkez bankası ile rahat iletişim kurabildiler. Bu hükümet protokolü imzalayıp ödeyeceğiz şeklindeydi” ifadesini kullandı.

“Türkiye karşısında boyun eğen bir pozisyonda olmadım”

Türkiye’nin verdiği kredileri geri dönüşümlü olarak talep etmemesinin bir lütuf olduğuna dikkat çeken Özgür şöyle konuştu: “Türkiye verdiği kaynağı talep ederse KKTC batar. Hiçbir şekilde bunu ödeyecek gücümüz olmadığı için bize sağladığı kredilerin geri dönüşümlü talep etmemesi bir lütuftur. Bizim Türkiye’ye borcumuz 11 milyar TL’dir. Şuanda bütçemizin 2 katından fazladır. Bu tespitleri yaptıktan sonra Türkiye ile ilişkisi konusunda nasıl bir ilişki yürütmek gerekir? Kanlı bıçaklı olursanız al paranı çek git dersin. Eğer bu yoksa eşit ilişkiler çerçevesinde yürüsün ve kararları biz alalım diyoruz. Ben 6 aylık dönemde Türkiye ile hiç muhatap olmadım. Protokol henüz imzalanmamıştı. Arayıp da ben şöyle bir karar üretiyorum siz ne dersiniz diye bir ihtiyacım olmadı. Türkiye karşısında boyun eğen bir pozisyonda olmadım. Bütçe disipline büyük önem vermemiz gerekiyor.” 

“Biz kendi ideolojimize bağlı kalarak ve bütçe disiplinini de gözeterek kamu maliyesini yönettik”

Bütçe açığı konusunda açıklama bulunan Özgür, “Bu açık bütçede karşılığı olmadığı halde harcama yapmamızdır. Bütçede ek mesailer için 55 milyon TL koyuyoruz ve oradaki sistem bozuk olduğu için 55 değil 80 milyon harcamak zorunda kalıyorsun. Biz bu gibi şeylere yapısal bozukluk diyoruz. Türkiye ile yapısal dönüşüm yapıyoruz. Yani fazla olan harcamayı orada dönüştürüyoruz. Biz kendi ideolojimize de bağlı kalarak ve bütçe disiplinini de gözeterek kamu maliyesini yönettik” şeklinde konuştu.

“Bütçe halkın bütçesidir ve halk adına maliye bakanı bu bütçeyi yönetiyor”

Özgür, sözlerine şöyle devam etti: “Bu hükümet bunu yapacak mı? Bütçe halkın bütçesidir ve halk adına maliye bakanı bu bütçeyi yönetiyor. Siz gelene gidene mavi boncuk dağıtırsanız ve bütçede karşılığı olmadığı halde o noktada siz halkın iradesine rağmen bir harcama yaparsınız ve bütçe açığı büyür. Eğer muhatabınız halksa 2017 bütçesine bunu koyalım derseniz. Ters tepse de işin gerçeği budur. 

“Türkiye bize mali kaynağı verirken diğer taraftan da tedbir al diyor”

Protokol konusunda ise hemen imzalayacağız diyenler 2 ay geciktirdi. Mesele şudur ki Türkiye ile imzalanan protokolün 2 bacağız vardır. Biri mali boyutudur.  Bunun geciktirilmeye tahammülü yoktur. Diğer bacakta dünyada geçmişte gıda kıyafet yardımı gibi çok çağa dışı yardım yöntemleri vardır. Mali yardım yönetimi de çağa dışı kaldı. Ekonomik büyümeye katkı yapacak ve sistemi düzeltecek ve dünya tecrübesine göre bunlar kullanılsın sonucu çıktı. Türkiye bize mali kaynağı verirken diğer taraftan da disiplinli ol, tedbir al diyor.”

“UBP bizi arkamızdan bıçakladı”

Elektrikte özelleştirmeyi Kıbrıs Türk halkı tercih etmiyor. Biz de CTP olarak bunu temsil ediyoruz. Seçim öncesinde de farklı bir vaatte bulunmadık. Bu protokolde dağıtımın özelleştirilmesi var. Biz bunu Türkiye ile müzakere ederken beklerdim ki UBP bize destek olsun ve bir ortak noktada buluşulsun UBP bizi arkamızdan bıçakladı ve imzalarız şeklinde bir açılım yaptı ve hükümeti bozdu. UBP toplumsal hedefleri ön planda tutmaktansa Türkiye ilişkileri ön planda tutan bir partidir.

“UBP su koyuverince Türkiye ile yaklaşımımız karşıtlık olarak algılandı”

UBP su koyuverince Türkiye ile yaklaşımımız karşıtlık olarak algılandı. Türkiye yetkilileri ile çok sıcak ilişkiler içerisinde olduk. Yeri geldi bağırdık çağırdık ama günün sonunda samimi olduk. En önemlisi saygı oluştu. Gelen giden Türkiye yetkilileri ile görüşüyoruz ve bize saygı ile yaklaşıyorlar. Önemli olan bana göre o saygınlığı yaratabilmektir. UBP-DP ile ilgili rahatsızlıkları tam bu noktadadır. Gelsin tartışsın bizimle diyorlar.”

“Türkiye iç siyasete karışırsa demokrasiye müdahaledir”

Türkiye’nin yaptığı katkının hesabını sorması gerektiğine dikkat çeken Özgür, “Yanlış kullanırsanız ve bütçeyi bozarsanız sen ne yapıyorsun deme hakkı vardır. İki tarafın taahhütlerini yerine getirmesi gerekiyor. Uymazsan o da kaynağı vermeme hakkına sahiptir. Bu hoş karşılanacak bir konu değildir. Bunu hatırlatıyorum çünkü mavi boncuk dağıtılıyor ileride Türkiye denetim rolünü tam manasıyla yerine getirirse rezil olacaksınız. Türkiye iç siyasete karışırsa demokrasiye müdahaledir” dedi.

“Bu ülke koşularında anlaşılması zor bir maliye yürüttük”

CTP’nin maliye konusunda abartılı bir disiplinle hareket ettiğini vurgulayan Özgür, “Bu ülke koşularında anlaşılması zor bir maliye yürüttük. Teknik olarak sıfır hata ile bunu götürdük. Bütçe açıklarını kapatmak için karşılığı olmayan harcamaları kontrol altına almaya çalıştık. 
Mükellefiyetlerimizi her zaman yerine getirdik. Müteahhitlerin eylemleri yeni hükümet döneminde meydana geldi sebebi ise protokolün imzalanmamasıydı. Bu hepimizi etkileyen bir sorundu” şeklinde konuştu.

“Suyu 35 yıl Türkiye yönetecekti”

Su konusunda değerlendirmede bulunan Özgür, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin bize sunduğu anlaşmada değişmesi gereken aşamalar vardır. Suyu 35 yıl Türkiye yönetecekti. Bizim yaptığımız revizyonlarla KKTC’de kalacak. Bizim çabamızla geçti. Eski halinde bırakılamazdı. Sorunlar en başta yönetim, ikincisi belediyelerin konusuydu. Bu iki temel nokta çok önemlidir. Biz bunları Türkiye ile konuştuk fakat konuşmaya geç başladık. Aralık içerisinde görüşmeleri yaptık. Şartlı destek vardı. Yani reformu aparsanız şu destek gibi bir anlayış vardı. Ben Ekim sonu Maliye Bakanı oldum. Baktım yok yani ödeyemeyeceğiz 13. maaşı Türkiye’ye sorduk. ‘Biz size suyla ilgili bir anlaşma önerdik. Bunu reform olarak tamamla, biz de bunu ödeyelim’ dediler. Tehdit falan yoktu.  Bu ülkede bütçe disiplini şarttır ve kaynak doğru kullanılmalıdır.”