Özge Kizir

Maliye eski Bakanı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Birikim Özgür, Nisan ayı sonunda devlet bütçesinde 60 milyon TL’lik bir açığın söz konusu olacağını bir raporla yeni Maliye Bakanı Serdar Denktaş’a bildirdiklerini söyledi. Özgür, Türkiye’den alınan mali desteğin sağlanamadığı noktada ülkeyi yönetmenin mümkün olmadığını da kaydetti.

Birikim Özgür katıldığı televizyon programında Savunma giderlerinin tarihte ilk kez KKTC bütçesinden karşılandığını yineledi, “Biz bunu övünmek için söylemiştik, kendimizi eleştirir pozisyonda bulduk. Nihayetinde KKTC de ilk kez Savunma giderlerini karşılamış oldu. Türkiye’nin bize yaklaşık 60 milyona yakın bir kaynak borcu var. Çünkü savunma giderlerimizi protokole göre, Türkiye cumhuriyeti hibe şeklinde karşılıyor” dedi.

“Denktaş’a rapor sunduk. Ay sonundaki açık 60 milyon TL”

Maliyenin son durumunu değerlendiren Özgür şunları söyledi:

“Biz 16 Nisan’da devir teslim törenini yaptık. 15 Nisan itibariyle mesai bitiminde bizim Nisan ayı için gelir öngörümüz 248-250 milyon civarıdır. Biz o tarihe kadar yaklaşık 75 milyonluk bir harcama gerçekleştirmişiz. Geriye 170 milyon TL’lik bir kaynak kalıyor. Sadece maaşlar 190 milyon TL’lik bir kaynak gerektiriyor. Dolayısıyla hiç harcama yapılmasa dahi bir açık söz konusu olur. Kaldı ki işin doğası gereği belli zaruri harcamalar da vardır. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’a sunduğumuz rapora göre ay sonu itibariyle yaklaşık 60 milyon TL’lik bir açık söz konusu olacak. Bunun nasıl giderebileceği ile ilgili doğru tespitleri yapmak lazımdır.”

“Bir siyasi parti iktidar olmak için siyasette varsa, mali konuları önemsizleştiririm diyemez”

Mali konuların çok önemli olduğuna dikkat çeken Özgür, “Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) bir sonraki seçime giderken siyaset yürütmekle ilgili halka, ekonomi odaklı bir güven telkini ihtiyacı vardır. Yani bir siyasi parti iktidar olmak için siyasette varsa, ‘mali konuları önemsizleştiririm’ diyemez. Mali konular çok önemlidir. Çünkü somuttur. Bu ülkenin giderleri ve gelirleri bellidir. Türkiye’de belli konuların tartışılması da vardır. Ama o ilişkileri de muhafaza etmek, bu ülkede siyasetin çerçevesini belirleyen unsurlardır” ifadesini kullandı.

“Türkiye’nin mali desteği olmadan ülkeyi yönetemezsiniz”

Özgür, sözlerine şöyle devam etti: 

“Türkiye ile olan ilişkiler gerçektir. Bununla beraber Türkiye’den alınan mali destek de gerçektir. Siz bunu sağlayamadığınız noktada ülkeyi yönetemezsiniz. Ülkeyi yönetemediğiniz zaman başkalarını istediğiniz kadar suçlayın, halk bunu görür ve ona göre oy verme davranışı içerisinde olur. O nedenle bizim parti içerisinde özeleştiri mekanizması çerçevesinde bu konularda çok ciddi bir değerlendirme yapmamız gerektiğini gözlemliyorum.

“CTP’de herkes kendi derdini ifade etme çabası içerisindedir”

CTP’de herkes kendi derdini ifade etme çabası içerisindedir. Herkesin bir düşüncesi vardır. Bu düşüncelerde halka paylaşma kaygısı taşıyor. Biraz da bu çerçevede bakmak lazımdır. Örneğin, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi kurulsun diye Doğuş Derya çaba sarf ettiğinde, biz ‘hayır olmaz’ deyip karşı çıkmadık. Komite başkanıydım, bütçe görüşülürken kurulacak daire ile ilgili somut katkı yapmak için elimden geleni yaptım. Toplumsal cinsiyet eşitliliğine duyarlılığı günümüz koşullarında gündeme getiriyorsa, orada bizim bir zafiyetimiz olduğunu düşünmüyorum.”

“Ekonomi doğru analiz edilmeli, somut konuşulmalı”

Ekonomik temelli konuların doğru analiz edilerek somut konuşulması gerektiğine dikkat çeken Özgür, “Soyut bir takım kavramlarla belli konuları ele almanın biraz duygusal tespitleri gündeme getirebileceğini düşünüyorum. Sovyetler’de fabrika kalmadı. Ortada değişen bir dünya vardır. Fakat değişmeyen bir şey vardır. Bu halkın varlığını devam ettirmek için siyaseten durulması gereken yoldur. Partimizin eşitlik, demokrasi veya barış gibi temel ilkelere dönüp bu çaba içerisinde olacaksak ve iktidara da oynayacaksak, ülkenin içinde bulunduğu koşullarda belli siyasi tespitleri yapıp ona göre söylem geliştirmek gerekir” şeklinde konuştu.

“Siyasi çerçeveyi çizmeden ve CTP’nin aynaya bakma ihtiyacını karşılamadan belli konuları tartışırsak başka bir sonuç üretilir”

İlerleyen zamanda ciddi bir özeleştirinin yaşanması durumunda ortaya çok somut siyasi tespitin konulabileceğini belirten Özgür sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer önümüzdeki 1-2 ay içerisinde ciddi bir özeleştiri süreci yaşanırsa, ortaya çok somut bir siyasi tespit de konulur. Bu sürece bağlı olarak belki başkanın kim olması gerektiğiyle ilgili de konuşmaya başlayabiliriz. Siyasi çerçeveyi çizmeden ve CTP’nin aynaya bakma ihtiyacını karşılamadan belli konuları tartışırsak, başka bir sonuç üretilir. Ancak siyasi süreçleri tamamladıktan sonra bu gibi konuları konuşursak ortaya başka sonuç da çıkabilir. Kendi içerisinde özeleştiri mekanizmasını çalıştırmak, ‘bir sonraki seçim için halka nasıl güven telkin edilecek’ diye bunun siyasi çerçevesini çizmek ve kadrolarını şekillendirmek siyasi partinin gereğidir. Meseleye böyle bakmak gerekiyor.” 

“Kadrolar her zaman yenilenmelidir”

Kadroların yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Özgür, “Her zaman yenilenmelidir. Buna biz de dâhil olmak üzere her zaman yenilenmesi gerekir. Hep aynı kadrolarla zaten o kişiler de bir süre sonra yorulacaktır. Günün sonunda halka verecekleri de giderek azalacaktır. Bireysel olarak verebilecekleriniz de bununla sınırlıdır. O nedenle sonsuz bir döngü içerisinde kadroların sürekli yenilenmesi büyük önem taşıyor. Zaten tüzük değişiklikleri de gündemdedir. Orada süre sınırlaması gibi bir takım noktalar da vardır. Bence kurumsallaşmak bakımından da sürekli kadroların gözden geçirilmesi büyük önem taşır” dedi.

“Başkanın kim olacağını söyleyebilmek için, özeleştiri süreci ve siyasi çerçeve netleştirilmeli”

Başkanlık konusunda değerlendirmede bulunan Özgür, “Özeleştiri süreci ve siyasi çerçevenin netleştirilmesini müteakip ‘başkanlık için şu kişi en uygun kişidir’ diye şahsen söyleyebilirim, ama bunu bugün diyemem. Yani varsayım olarak bir takım ifadelerde bulunabiliriz. Örneğin, ‘Türkiye karşıtı bir iyi muhalefet partisi olacak’ varsayımıyla, yani bu özeleştiri sürecinin sonucunda ortaya çıkacak siyasi tespit bu olursa, ‘buna uygun isimler kimlerdir’ desek konuşulabilir” şeklinde konuştu.

“Türkiye’yle ilgili konularda bir cepheleşme olduğunun farkındayım”

Türkiye’yle ilgili sıkıntıların olduğunu belirten Özgür, sözlerine şöyle devam etti: 

“Türkiye ile ilgili bir sıkıntı olduğu ortadadır. Türkiye ile ilgili konularda bir cepheleşme olduğunun farkındayım. Hatta bizzat bunun mağduru veya tam aksine faydasını gören pozisyonda da zaman zaman olabiliyorum. Hiç ne dediğimize bakılmaksızın Türkiye paralelinde bir şey söylemişseniz, belli bir kesim sizi el üstünde tutuyor. Diğer kesim de sizi yerden yere vuruyor. Tam tersi bir durumda yine aynı çevreler ne dediğinize yine bakmadan yerden yere vurabilir. Böyle bir kamplaşma bizim siyasetimizde vardır. İşin gerçeği budur. Önemli olan bu ülkenin sorunlarını ve çözümlerini buradaki siyasetin sahiplenmesi noktasıdır. Bir yol haritasını bizim burada şekillendirebilmemiz lazımdır.”