“Hayatı değiştirebilecek reformlar olmalıdır ki, başka bir ülkeyle anlaşmanın içeriğine bunu koymaya değsin”

 “Bu sistemden memnun olan insanlar değişimden ürkebilir”

“Gümrükleri ziyaret ediyorum içler acısı bir durum içerisindeyiz. Hala kâğıtlara yazıyoruz”

“Türkiye’ye ‘2016 ve önümüzdeki iki yılda bizim cari harcamalarımıza vereceğiniz katkı en fazla 200 milyon olsun. Bu rakamı aşmasın’ diyoruz”

“KIB-TEK’in 200 milyonluk yatırım yapacak gücü varsa kimsenin buna itirazı yoktur, ama ben öyle bir gücü olduğunu görmüyorum”

Özge KİZİR

Maliye Bakanı Birikim Özgür Bugün Türkiye ile işbirlikleri yapmaktan başka şansları olmadığını söyledi. “Bu demek değildir ki, siz kimliğinizi veya kültürünüzü ikinci plana itiyorsunuz. Hayır, biz kendi kimliğimizi ve kültürümüzü geliştirmek adına bu işbirliklerini yapıyoruz” diyen Özgür, bu noktada ellerin taşın altına konulması gerektiğine dikkat çekti.

Maliye Bakanı Birikim Özgür, KKTC’de yapılacak olan reformların “köklü reformlar” olması gerektiğini belirterek, “Yapılacak olan reformlar köklü reformlar olmalıdır. Gerçekten hayatı değiştirebilecek reformlar olmalıdır ki, başka bir ülkeyle anlaşmanın içeriğine bunu koymaya değsin” dedi.

“Hala kâğıtlara yazıyoruz”

Ortaya ciddi projeler koymak gerektiğine dikkat çeken Özgür, e-devlet örneğini verdi. “e-devlet yıllardır konuşuluyor. Birtürlü hayat bulamadı. Ben geldim Maliye Bakanı oldum, gümrükleri ziyaret ediyorum içler acısı bir durum içerisindeyiz. Hala kâğıtlara yazıyoruz” diyen Özgür sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de faturalar bilgisayar ve digital ortamda yapılıyor. Biz bir tuşa basıp, Türkiye’de digital ortama aktarılan orjinal faturaları göremediğimiz için burada iş insanlarımızdan ‘bize orjinal faturayı da ibraz et, yoksa gümrükten geçirmeyiz’ diye bin bir zorluk çıkarıyoruz. Günün sonunda halkımız da eziliyor. Bizim gümrüklerden elde ettiğimiz gelirler yavaşlıyor. Orada bir hantallık vardır. Hemen e-gümrüğü hayata geçirmek gerekiyor. Ben dedim ki, gerekirse Türkiye ile ayrı bir protokol yapalım. 6 ay içinde bu altyapıyı kuralım. Türkiye’den gemi yola çıkmadan biz bilgisayar ekranında o gemideki malların faturalarını ekranda görelim. Bunlar artık bu zamanda at ile deve değil, Fakat Türkiye ile beraber yapmamız gereken işlerdir.” 

“İhtiyaçlarımızı biz beliryerek hangi alanlarda reform ihtiyacı olduğumuzu biz tespit ediyoruz”

Türkiye ile yapılan proje ve programlara dikkat çeken Özgür şöyle konuştu: “Protokol ile ilgili olarak talep bizden gidiyor ve çalışmaları biz yürütüyoruz. İhtiyaçlarımızı biz belirleyerek hangi alanlarda reform ihtiyacımız olduğunu biz tespit ediyoruz. Bununla ilgili olarak Türkiye’ye de diyoruz ki, ‘2016 ve önümüzdeki iki yılda bizim cari harcamalarımıza vereceğiniz katkı en fazla 200 milyon olsun. Bu rakamı aşmasın’ diye kendi aramızda konuşuyoruz. Belki de Türkiye’ye giderek ‘Bize 200 değil, 150 milyon verin reform yapacağız. O, 50 milyonu da reform kalemine yansıtalım’ diyebiliriz. Biz reform yaptıkça o kaynakları elde edip halkımıza daha güzel hizmetler sunabilelim.” 

“Benim artık bunu yapmam lazım”

Maliye Bakanı Birikim Özgür katıldığı bir TV programında vergi sisteminde de sorunların yaşandığını ifade etti. Özgür, “Vergide de dijital ortama geçmek, kayıt dışılıkla mücadele de temcit pilavı gibi üzerinde durduğumuz ve anlattığımız bir hadisedir. Ben bir siyasetçi olarak  -ki daha 2-3 yıl oldu siyasete gireli-, daha çok televizyon programına çıkarak kayıt dışılılıkla mücadele kapsamında e-devlet hayata geçireceğiz diye konuşayım. Benim artık bunu yapmam lazım. Yapmak için de finansman gücü gerekiyorsa ve teknik destek ihtiyacı varsa Türkiye’den ben bunu alırım. Avrupa Birliği’nden de alabilirdim. Hatta Kıbrıs’a ilk geldiğimde ilk odaklandığım hadise Avrupa Birliği ile ilişkiler konusu oldu. Çünkü o teknik ve finansman desteğini Avrupa Birliği’nin bize verebileceğini öngörüyorduk. O ilişkilerin alt düzeylerde kalacağını bu kadar kabullenmemiştik. Beklentimiz vardı. Bugün Türkiye ile bu işbirliklerini yapacağız. Başka şansımız yoktur” dedi.

“Dünyada Kıbrıs Türkünün varlığını devam ettirebilmesi bu güzel ilişkilere bağlıdır”

Özgür, sözlerine şöyle devam etti: 

“Bu demek değildir ki, siz kimliğinizi veya kültürünüzü ikinci plana itiyorsunuz. Hayır, biz kendi kimliğimizi ve kültürümüzü geliştirmek adına bu işbirliklerini yapıyoruz. Dünyada Kıbrıs Türkünün varlığını devam ettirebilmesi de yine bu güzel ilişkilere bağlıdır. Kendinizi izole ederek bütün etrafınızdaki güçleri ötekileştirerek siz biz varlık olarak kimlik, kültür ve onun kavgasını sürdüremezsiniz. Bunu iyi benimsemek gerekiyor. Ne yaptığını ve istediğini bilen kendi ülkesine, halkına saygı duyan ve özveride bulunmaya hazır olan siyasilerin korkusuzca bu gibi noktalarda elini taşın altına koyarak bu ülkede iş yapması gerekiyor.” 

“Bu sistemden memnun olan insanlar değişimden ürkebilir”

Özelleştirme konusunda değerlendirmede bulunan Özgür şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde Sayın Mehmet Ali Talat’ın telekomünikasyonla ilgili bir açıklaması olmuştu. ‘Özelleştirme şart’ anlamında bir açıklamaydı. Bence önemli, güzel bir açıklamaydı. Benim genel yaklaşımım ise bütçemizde kaynak yoksa belli alanlarda hizmet kalitesini artırmak ve gerekli altyapı çalışmalarını yürütebilmek için özel sektörle ve kamu işbirliği modelini bizim korkusuzca projelendirmemiz gerektiğidir. Günün sonunda belli bir sistem bugüne kadar gelmiş. Bu sistemden memnun olan insanlar değişimden ürkebilir. Rantı olanlar olabilir ve o rantı kaybetmemek için siyaset üzerinde baskı unsuru yaratan çevreler muhakkak ki olabilir. Dolayısıyla siyasetçi ve siyasi parti olarak oy kaygısı güdersiniz bu da çok doğaldır. Olması gereken birşeydir. Burada önemli olan o sosyal, diyalog ve katılımcılık ilkelerinden ödün vermeden belli politikaları halkla birlikte şekillendirmektir.” 

“KIB-TEK’in özelleştirilmesi gibi bir hadise yoktur”

KIB-TEK’in özelleştirilmesi gibi bir hadisenin olmadığına dikkat çeken Özgür, “KIB-TEK’in özelleştirilmesi gibi bir hadise yoktur. Böyle bir durum Türkiye ile imzalanan programlarda da yoktu. Elektrik alanında bölgesel gelişmelere bağlı olarak örneğin Avrupa Birliği’nin 2020 Enerji Strateji Belgesi vardır. Adamlar orada diyor ki, bütün ülkeler birbirlerine bağlanmak suretiyle alternatif enerji kullanımını Avrupa kıtasında optimum seviyelere çekecek ve bu sayede çevre kirliliği ile mücadelemizde enerji verimliliği ile ilgili ortak bir başarıya imza atacağız. Bizim buna karar vermemiz gerekiyor. Bu kıtaya aitsek eğer, bu kablo işini hayata geçirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken KIB-TEK’i özelleştirmek zorunda değilsiniz. Bu projeyi hayata geçirirken, eğer özel sektöre işbirliği şart olacaksa bunu da yine değerlendirirsiniz. 200 milyonluk yatırımı KIB-TEK’in bütçesinde varsa ve yaparsa kimsenin buna itirazı yoktur. Şu anda öyle bir gücü olduğunu ben görmüyorum. Bununla ilgili özel sektörle işbirliği yapılmasını tartışmak gerekiyor. Kıbrıs Türk halkı Türkiye ile birlikte hayata geçirilecek kablo projesiyle birlikte bu bölgede enerji oyununda bir aktöre dönüşmüş olacaktır. Bu küçümsenmemesi gereken bir hadisedir” ifadesini kullandı.

“KKTC maliyesi olarak zeminimiz gittikçe güçleniyor”

Son 2 yılda dolaylı dolaysız vergi dengesini düzgün bir noktaya çekmek için yoğun bir çaba içerisinde olduklarını vurgulayan Özgür sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bu kapsamda da dolaylı vergilerde ciddi bir artış gündeme geldi. Yani halkın cebindeki parayı alarak da bütçe açığı kapatma politikası uygulamadık. Baktığımızda vergi gelirlerimiz reelde son iki yılda yüzde 12 artmış bulunmaktadır. Kurumlar ve Gelir Vergisi’ni birlikte değerlendirdiğimizde yüzde 14’e yakın bir reel artış söz konusu olmuştur. Bu mukabil Dolaylı Vergi olan Fiyat İstikrar Fonu’nda yaklaşık yüzde 7 civarı bie artış gündeme gelmiştir. Bu durum şunu göstermektedir, vergi düzeni bakımından biz doğru yoldayız. KKTC Maliyesi olarak zeminimiz gittikçe güçleniyor. Devlet, kimden nasıl gelir elde edeceğini felsefe itibariyle şekillendirmiş bulunuyor. Dolayısıyla burada eğer dolaysız vergilerde artma söz konusu olacaksa iş birazda ekonomik büyümeye bakıyor.”