Bertuğ Topal

Askeri Mahkeme tarafından seferberliğe gitmediği için yargılanan ve mahkemenin verdiği cezayı kabul etmemesi nedeniyle 10 gün hapis cezasına çarptırılan haluk Selam Tufanlı, Merkezi Cezaevi’ne atılmasının düşünce suçu nedeniyle olduğunu belirtti.
Havadis Gazetesi, Haluk Selam Tufanlı’yı Merkezi Cezaevi’nde ziyaret ederek cezaevinde bir haftasının dolmasını ve görüşlerini aldı.

Tufanlı, cezaevinde geçirdiği bir haftalık süre zarfından mahkumların ve gardiyanların kendisine çok iyi davrandığını ifade ederek dışarıdan ayrı kaldığı süre zarfında en fazla özlediği şeyin ailesi ve arkadaşlarıyla geçirdiği zaman olduğunu belirtti.

Revirde tutuluyor

Tufanlı 10 günlük hapislik cezasının tamamlanmasına saatler kaldığını ilk günden beri revirde tutulduğunu ifade etti. İçeride kendisine gösterilen muamelenin gayet iyi olduğunu kaydederek gardiyanların ve görevlilerin her hangi bir ihtiyacı olup olmadığını sürekli sorulduğunu kaydetti.

“Vicdani reddi buradakilere anlatıyorum”

Yeni insanlarla tanıştığını kaydeden Tufanlı, cezaevinde mahkumlara vicdani ret konusunda bilgiler aktardığını kaydetti. Mahkumların bazılarının vicdani ret konusunda bilgisi olmadığını söyleyen Tufanlı, “Zaman bulduk sonra neden burada olduğumu ve düşüncelerimi onlara anlatıyorum” dedi.

“Mücadele benim üstümden değil hak üstünden yürütülsün”

Dışarıda güzel bir kampanya yürütüldüğünü duyduğunu da belirten Tufanlı, “Güzel bir hareket. Esas insanlar benim üstümden konuşmasın sadece ne yapmak istediğimizi konuşsunlar. Zorunlu askerlik hizmetine karşı olduğumuzu ve neden karşı olduğumuzu, savaşın kötü etkilerini, militarizmin insanlar üzerindeki etkisini, nasıl bedel ödendiğini bunları göz önünde bulundurarak değerlendirsinler” diye konuştu.

“Militarizm herkesin meselesi”

Vicdani ret hakkının sadece askerlik yapmak zorunda olan erkeklerin değil kadınlar için de büyük önem taşıdığını ifade eden Tufanlı, zorunlu askerlik hizmetinin temel olarak erkek adam rolünü yükleyerekten kadınları aşağılayan bir yapı olduğunu söyledi. Askerliğin sadece erkeklerin konusu olmadığını belirten Tufanlı, “Zorunlu askerlik hizmeti doğduğumuzdan itibaren zorunlu eğitim ile başlayan bize yüklenen erkeklik rollerinin sonucu olarak militarist milli değerlerdir” dedi

“Birçok ülkede hak olarak kabul edildi”

2011 yılındaki seferberliğe gitmediği ve cezayı da kabul etmedi için bu cezaya çarptırıldığını kaydeden Tufanlı, birçok ülkede vicdani rettin bir insan hakkı olarak kabul gördüğünü belirtti. Mücadelelerinin bu hakkın bizim ülkemizde de kabul edilmesi için olduğunun altını çizen Tufanlı, arkadan gelen birçok gencin olduğunu da söyledi.

“13 kişi daha var”

“Murat Kanatlı’nın ardından çeşitli zamanlarda vicdani reddini açıklayan arkadaşlar oldu. Toplamda 13 kişidirler. Bu 13 kişinin bir kısmı kadın arkadaştır. Biz davalar görüşülürken kadın erkek eşitliğini ön plana çıkardık. Yargıç bize ‘Biz istersek kadınları da askere alırız’ şeklinde bir açıklama yaptı. ‘Bakanlar Kurulu kararı ile kadınları da askere alabiliriz’ tarzında bir şey söylemişti. Kadın arkadaşlarımız da bu açıklamadan sonra vicdani retlerini açıkladı. Kadınlar da ‘Erkekleri gönülden askere uğurlayan rolde olmayacağız’ demişti. Murat Kanatlı ve benim dışımda iki arkadaş daha var dava okunması bekleyen. Bundan sonraki süreci hep beraber göreceğiz.”

“Düşündüğün gibi yaşayamıyorsan özgür değilsin”

Tufanlı, kendisi için özgürce yaşamanın esas olduğunu ifade ederek “Düşündüğün gibi yaşayamıyorsan özgür değilsin aslında” şeklinde konuştu. Tufanlı, militarizm ve zorunlu askerliğin özgürlüğü kısıtlayan araçlar içerisinde yer aldığını söyleyerek insanların aklını ve bedenini tamamen tek tipe sokup kendi istekleri doğrultusunda çalıştırdığını belirtti. “Seni savaşçı bir ruha hazırlamak için bütün hayatın boyunca gördüğün değerler bunun üzerinedir. Bunu toplum içerisinde de görürüz. Evini bir vatan gibi görür karısını namusu gibi görür. Ben kimim ve ne için yaşıyorumu sorup bu dayatılan toplumsal ve milli değerleri sorgulayıp yaşamımıza devam etmemiz gerekir” diye konuşan Tufanlı, böyle düşünen kişilerin otomatik olarak bu mücadeleye katılacaklarını belirtti.

Özgürce dolaşmayı ve ailesini özledi

Tufanlı’ya en fazla neyi özlendiği sorulduğunda ise şu cevabı verdi: “En fazla çıkıp özgürce dolaşmayı özledim. Gerçi nereye gitsek asker karşımıza çıkar. En çok, sevdiğim insanlarla birlikte olmayı özledim. Ailem ziyaret günlerinde ziyarete geldi, fırsat buldukça telefonda konuşuyoruz. Zorunlu askerlik hizmeti süresinden sonra 10 gün burada hapis yatmam zor olmadı. Uğurlayarak askere evlatlarını gönderen aileler için çok büyük bir şeydir ama o kadar bir normalleştirildi ki artık. Ailem de bizim mücadelemizi anladı ve onlar da destek verdi.”

“Mücadele sürecek”

“Cuma günü dışarıya çıkınca bu mücadelemiz devam edecek. Amacımız önce vicdani rettin ne olduğunu neden vicdani ret hakkını kullanmak istediğimizi anlatmak. Önümüzdeki yıl İngiltere’de vicdani ret hakkının tanınmasının 100. yılı kutlanacak. Ama burada halen daha milletvekilleri tarafından bile anlaşılamamıştır vicdani rettin ne olduğu. Hep bir güvenlik konusunu öne sürerler ama zorunlu askerlik içerisinde ‘eğitim zaiyatı’ diye adlandırılan veya intihar sonucu hayatını kaybeden insanların sayısı aslında savaşlarda ölenlerden çok daha fazladır. Önce bunu anlatmaktır derdimiz.”