Başbakan Hüseyin Özgürgün, bir anlaşmada toprak ve sınır düzenlemelerinin konuşulabileceğini, ama Güzelyurt’un ve KKTC’nin herhangi bir noktasının tartışma konusu dahi olamayacağını söyledi.

Özgürgün, “Güzelyurt asla verilemez. Güzelyurt’taki yatırımlarımız devam edecek. Güzelyurt 42 yıldır KKTC’nin bir ilçesidir ve öyle kalmaya da devam edecektir” diye konuştu.

Başbakan Özgürgün, “Türkiye burada yoktu.  Kıbrıs Türk halkı Türkiye vardır diye direniyor zannediyorlarsa öyle bir şey yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Anavatan Türkiye’den güç alır.  Anavatan Türkiye ile birlikte büyük Türk ulusunun kopmaz parçasıdır ama kendi direnişini de gösterecek güce sahiptir ve bunu göstermiştir. Zannetmesinler, Türkiye’yi koparıp Kıbrıs Türk Halkını bölüp parçalayıp yönetecekler. Buna da izin verilmez” dedi.

FETÖ-PYD terör örgütüyle ilgili, ülkede en ufak ihbarın titizlikle değerlendirildiğini şu ana kadar bir sonuç olmadığını da dile getiren Özgürgün, ama bunun bundan sonra da bir şey olmayacağı anlamına gelmediğini söyledi. 

“HÜKÜMET, UMUT VE IŞIK VEREN ADIMLAR ATTI”

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Diyalog TV’de katıldığı programda yaptığı konuşmada, hükümetin, seçime kadarki iki yıllık sürede plan ve proje içerisinde, istikrarlı, ekonomik ve mali çözümler üretmek hedefiyle yola çıktığını anlattı.

Özgürgün, ilk 100 günde hükümetin önemli adımlar attığını vurguladı. Mali ve ekonomik anlamda reel sektörü rahatlatacak bütün adımların atıldığı bir dönemin geride kaldığını, hükümetin umut ve ışık veren adımları olduğunu kaydeden Başbakan Özgürgün, kısa sürede olumlu somut yansımalar olduğunu, Türkiye ile Mali ve Ekonomik Protokol’un imzalanarak yürürlüğü girdiğini, Türkiye’den gelen suyun da kurak bir zamanda dağıtımına başlandığını, birçok bölgenin rahatladığını dile getirdi.

Başbakan Özgürgün, suyun üretime, tarımsal sanayiye ve her alana çok ciddi olumlu yansımalarının olacağını, hükümetin ilk 100 gününde, önümüzdeki dönemde atılacak adımlardan bazılarının sinyallerin verildiğini kaydetti.

“HÜKÜMET UYUMLU, BU MODELİ İYİ Kİ DE DENEMİŞİZ”

Hükümetin kritik bir sayıda olmasına rağmen uyumlu olduğunu belirten Özgürgün, 3 yılda üç hükümetin kurulmasının ardından, ülkeyi yeniden erken seçime götürmemek için sorumluluk alarak böyle bir hükümet modeli denediklerini anlattı. Özgürgün şöyle konuştu:

“İyi ki de denemişiz. Çünkü, hükümet çok ciddi bir uyum içindedir. Ufak tefek görüş ayrılıkları olabilir ama bu çok normaldir, bunlar olmazsa demokrasi olmaz. Muhalefetin eleştirileri olacaktır, zaten oluyor, olabilir. Sonuçta uyum halka yansıyor. Bu görüntüyü vermek önemli. Zaten onu veremezsek, yaptığımız hiçbir işin de hiçbir anlamı kalmaz. Uyumu önce ortaya koyacaksınız. Biz, yalnız koalisyon değil, Sayın Cumhurbaşkanı ile de aynı ilişkiler içinde olmayı, devletin zirvesinde bir uyum yakalamayı, basın önünde konuşmamayı, kendimize bir noktada yol haritası olarak aldık. Bunu da şu anda başardığımızı görüyorum. Kısa sürede bu başarıldı, bunun ekonomik, mali ve sosyal yansımaları da var.”

Ülkede herkesin ayrı telden çalacağı bir görüntü olursa, bu durumun ülkeye, halkın siyasete güvensizliği olarak yansıyacağını kaydeden Özgürgün, bu görüntüyü ortadan kaldırmanın yolunun da uyum ve birliktelik olduğunu kaydetti.

Uyumun devam etmesini dileyen ve “Uyum devam etmediği sürece ben Başbakan olarak götüremem” diyen Başbakan Özgürgün, uyumsuz ve kavgalı bir sürecin ülkeye ve herkese zarar vereceğini, böyle bir Başbakanlık yapmak istemeyeceğini söyledi.

MÜZAKERE HEYETİNDE HÜKÜMET TEMSİLCİSİNİN OLMAMASI

Kıbrıs müzakere heyetinde hükümeti temsilen bir görevlinin bulunmayışıyla ilgili bir soru üzerine Başbakan Özgürgün, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile ilişkileri iyi düzeyde tutmak için ellerinde geleni yaptıklarını, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak devletin zirvesinde uyumu sergilemeye önem verdiğini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na ciddi destek olduğunu ifade eden Özgürgün, hükümetin kurulmasının üzerinden üç ay geçtiğini konuyu ilk kez geçen hafta gündeme getirdiğini belirtti. Özgürgün şunları kaydetti:

“Ana muhalefet partisinin milletvekili müzakereci. Ana muhalefet partisinden eski müsteşar olan arkadaşlar şu anda görüşme heyetinde. Ama ne Dışişleri’nden ne de hükümetten birisi orada var. Bu beklentimizi, üç ay bir süre geçtikten sonra ve Cumhurbaşkanı’ndan da herhangi bir şey gelmeyince dile getirdik. Bana göre hükümetin orada olması şarttır. Ama Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda henüz bir şey söylemediği gibi biz herhangi bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanı ile konuşma fırsatı bulamadık. Bunu mutlaka konuşmamız lazım. Bu önemli”.

Hükümetin temsilcinin mutlaka heyette olması gerektiğini, bunu, Cumhurbaşkanına destek anlamında istediklerini kaydeden Başbakan Özgürgün, “Böyle bir şeyin Cumhurbaşkanına da katkısı olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde hükümet bu işin dışında olur ve endişelerimizi dışarıdan dile getirmek zorunda kalırız. O zamanda hoş olmaz” dedi.

“BÜTÜN İHBARLAR EN TİTİZ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLİYOR”

Başbakan Özgürgün, FETÖ-PYD terör örgütü kapsamında yapılan ihbarların en titiz şekilde değerlendirildiğini ve şu ana kadar ihbarların asılsız çıktığını ama bunun, burada bundan sonra böyle bir şey olmayacağı anlamına gelmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bu konuda gelen ihbarların; burada bir ev var, burada bir yurt var, burada bir okul var, telefon var gibi gelen ihbarları polisimiz, Güvenlik Kuvvetlerimiz değerlendirdiğinde bunların doğru olmadığını gördük. Yani ihbarlar asılsız çıktı. Gereken araştırma yapıldı, telefon kapalı çıktı, ilgili yer neresi ise orası boşaltılmış çıktı. Dolayısıyla o gelen ihbarlar değerlendirildiğinde, yapılan ihbarlarla ilgili somut bir şeye rastlanmadı. Ama bu demek değildir ki burada şuandan sonra böyle bir şey yok. Bütün ihbarlar, en titiz şekilde değerlendiriliyor. Güvenlik Kuvvetlerimizin ve polisimizin yapmış olduğu titiz çalışmalardan henüz bir netice çıkmadı. Gelirse zaten biz gereğini yaparız. Güvenlik Kuvvetlerimiz ve polisimizden gelen bilgiler üzerine bu açıklamayı yapıyorum.”

DEMOKRASİ MİTİNGİNE DESTEK

Başbakan Özgürgün, Türkiye’de 15 Temmuz darbe kalkışmasına tepki olarak yarın Lefkoşa’da düzenlenecek Demokrasiye Destek Mitingi’ne destek verdiklerini belirterek, Kıbrıs Türkü’nün 15 Temmuz darbesini ilk kez yaşamadığına işaret etti ve 15 Temmuz 1974’teki Faşist Yunan darbesini anımsattı.

Özgürgün, darbe nerede yapılırsa yapılsın kınanması gerektiğini belirterek, “Kıbrıs Türk halkı bunların anlamını çok iyi biliyor. Demokrasiye bağlılığın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Bir de, Anavatan Türkiye’nin iyi olması gerektiğini, güçlü, sağlıklı olması gerektiğini çok iyi biliyor. Anavatan ne kadar güçlü ise burası da o kadar güçlü olur, onu da biliyor. Böyle bir mitingin çok geniş katılımla, güçlü bir sesle yapılması gerçekten çok güzel, gurur verici. Biz sonuna kadar destekliyoruz” diye konuştu.

Başbakan Özgürgün, terör örgütü PKK ile ilgili bir soru üzerine de, her ihbarın en küçük detayına kadar incelendiğini, en küçük hareketin değerlendirildiğini, şuanda tehdit oluşturacak bir hareketin olmadığını söyledi.

“UFAK TEFEK TERÖR ÖRGÜTLERİ BİZİ TEHDİT ETMİŞ VIZ GELİR”

Kıbrıs Rum yönetimin, 3. tur doğal gaz ihalesine çıkması ve Türkiye’nin buna tepkisiyle ilgi bir soru üzerine Başbakan Özgürgün, ihale nedeniyle yeni bir kriz çıkabileceğini, bu konuda Rum tarafını çok uyardıklarını belirterek, şöyle konuştu:

“Hiçbir uyarıya dikkat etmedikleri gibi bir de pervasızca, ‘biz korkmayız, cesursanız yapın’ der gibi. 1974’de de böyleydiler; ‘cesursan gel al’. Aynı şeye tekrar döndüklerini görüyorum. ‘Biz yaparız, siz de engelleyin de görelim’ gibi çok pervasız küstahça hareketleri var. Biz buna açıklama yaptığımızda da Güney’deki terör örgütleri sosyal medya üzerinden tehdit ediyor. Bizim bunlara pabuç bırakacak halimiz yok. Ufak tefek terör örgütleri bizi tehdit etmiş vız gelir. Güney çok ciddi bir pervasızlık içerisinde, küçüğüyle büyüğüyle... Dikkate alınmayacak bir terör örgütüne cevap vermem, yöneticileri de böyle; (Başpiskopos) Hrisostomos öyle, (Rum lider) Anastasiadis öyle, diğerleri, sözcüsü, Meclis Başkanı öyle. Güney’in niyetinin bir anlaşma olmadığı, tamamen egemenliğini sürdürmek istediği, bu egemenliğin içerisinde Kıbrıslı Türkleri azınlık gördüğü, azınlık gördüğü Kıbrıs Türklerini de ancak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama niyetinde olduğu net. Bunun dışında masada yaptığı her şey de göstermelik. Diplomaside biz de niyetimizi, anlaşma isteyen tarafımızı gösterdik. Ama bunların küstahça hareketlerine cevap vermeyecek miyiz? Kuzey’e gelip ayinleri siyasi araç olarak kullanıp, ‘buraları bizimdir, bunlar egemenlik alanımızdır, işgal altındadır, buraları bir gün geri alacağız’ diyerek ayin yerine başka bir edebiyat ortaya koydukları bizim tarafımızdan biliniyor.”

Rumların ortaya koyduğu davranışın, bir anlaşmadan çok egemenliği nasıl yayacakları ve Kıbrıs’ı nasıl Elen adası haline getireceklerinin peşinde olduklarını gösterdiğini belirten Başbakan Özgürgün, bu zihniyetin Rum tarafında çok güçlü olduğuna da dikkat çekti. Başbakan, Rumların yüzde 75’in bu zihniyette olduğunu, Kıbrıslı Türklerle çözüm isteyen yüzde 25’i dikkate alarak, Rum tarafının iyi niyetli olduğu, Kıbrıslı Türklerle bir anlaşmaya evet diyeceği gibi olumlu bir fikre kapılmanın ise saflık olacağını vurguladı.

“KIBRIS TÜRK HALKI ANAVATAN TÜRKİYE’DEN GÜÇ ALIR”

Kıbrıs Türkü’nün Anavatan Türkiye gelene kadar yıllarca direndiğini anlatan Başbakan Özgürgün, “Bu direnişlerde Kıbrıs Türk halkı kendi kendine direndi. Türkiye burada yoktu.  ‘Kıbrıs Türk halkı Türkiye vardır diye direniyor’ zannediyorlarsa öyle bir şey yoktur. Kıbrıs Türk halkı Anavatan Türkiye’den güç alır. Anavatan Türkiye ile birlikte büyük Türk ulusunun kopmaz parçasıdır ama kendi direnişini de gösterecek güce sahiptir ve bunu göstermiştir. Zannetmesinler, Türkiye’yi koparıp Kıbrıs Türk halkını bölüp parçalayıp yönetecekler. Buna da izin verilmez” dedi.

Güneydeki ELAM örgütünün “Bizi en büyük düşmanları olarak görüyorlarsa bu bizim için şereftir” açıklamasıyla ilgili bir soruya karşılık, ELAM’ın bir terör örgütü olduğunu ve bir terör örgütünü dikkate almadığını belirten Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:

“KKTC’de terör örgütleri listesindedir, her türlü faaliyeti de yasaklanmıştır, Güney de ise meclise giriyor. Kıbrıslı Türklere karşı ırkçı ve yok etme politikası ile harekete geçmiş EOKA’nın uzantısıdır, gençlik örgütüdür. Şerefsiz bir örgütün şereflisi olmaz şerefi de olmaz. Onlar bir terör örgütüdür. Kuzey Kıbrıs’ta faaliyeti yasaklanmıştır ama Güney’de meclise girmiştir. Kıbrıslı Türklere haince ve toplu katliamlar yapan EOKA’nın uzantılarıdır. Böyle bir örgüt şereften bahsedemez.”

Güney Kıbrıs’ta bazı çevrelerin Türk askerini İŞİD’e benzetmesine de sert tepki göstererek,  benzetmeyi yapanların, Türk askerinin 1974’ten sonra adanın bütününe getirdiği barış, huzur ve refah ortamının farkında olmadığına işaret eden Başbakan Özgürgün, adada 1974’e kadar kan, gözyaşı ve mücadele, İŞİD benzeri terörist eylemler, Makarios’a suikast girişimleri ve cinayetler olduğunu, bunların İŞİD terörüne benzetilmesi gerektiğini anlattı. Özgürgün, “1974’ten sonra adaya barış huzur geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir şekilde bunları ortaya getirmeyecek bir güvenlik oluşturdu” dedi.

“GÜZELYURT ASLA VERİLEMEZ”

Varılacak bir anlaşmada Güzelyurt’un asla verilmeyeceğini vurgulayarak, Güzelyurt’un özel statülü bir bölge olmasının da konuşulamayacağının altını çizen Başbakan Özgürgün, Rumlar 2004’de Annan Planı’na hayır dedikten sonra çok şeyin değiştiğini, sonsuza kadar Rumların “evet” demesini bekleyip Güzelyurt’u atıl bölge olarak bırakamayacaklarını söyledi.

Gelinen aşamada Güzelyurt’un ve KKTC’nin hiçbir noktasının kesinlikle tartışma konusu olmadığını belirten Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:

“Bir anlaşma olacaksa, bu anlaşmada sınır düzeltmeleri yapılabilir. Bunu zaten ortaya koyuyoruz. 128 kilometre ara bölge var, ara bölge boşalacak. Oralar sınır düzenlemeleriyle birlikte bir şekilde ortaya konabilir. Toprak ve sınır düzenlemeleri konuşulabilir. Ama insanlarımıza, yerleşmiş olduğu, geçimini temin ettiği topraklardan ‘kalk, göçmen ol’ kesinlikle denemez. Güzelyurt da buna dahildir. Hiçbir şekilde pazarlık konusu da olamaz. Güzelyurt asla verilemez. Güzelyurt’taki yatırımlarımız devam edecek. Güzelyurt 42 yıldır KKTC’nin bir ilçesidir ve öyle kalmaya da devam edecektir.” 

Vatandaşlık konusunun bir insanlık dramına dönüştüğünü ifade eden Başbakan Özgürgün, uzun yıllar bekleyenlerin sorunlarını çözmeye başladıklarını da söyledi.