Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu-Sen), Türkiye’den gelecek suyun yönetimi konusundaki tartışmaların sağlıklı ve ayrıştırmaya yol açmayacak şekilde yapılmasının ortak akıl açısından yararlı olacağını belirtti.

Kamu-Sen Başkanı Mehmet Özkardaş yaptığı yazılı açıklamada, Sendika yönetim kurulunun görüşlerini maddeler halinde şu şekilde açıkladı:

“1.Su, Kıbrıs Türk halkı için olduğu kadar, adanın tümü için hayati öneme haiz olup, ‘barış suyu’ olabilir;

2.Türkiye'den gelip, ülkemizde yapılan arıtma tesisine girişe kadar olan suyun yönetimi Türkiye'ye, arıtma tesisinden sonraki suyun yönetimi ise ülkemize ait olmalıdır.

3.Su gibi, stratejik, kıt bulunan ve yerine ikamesi olmayan bir içeceğin özelleştirilmesine karşıyız.

4.Suyun yönetimi ile ilgili mutlaka bir, ‘Su yönetim Yasası’ yapılarak, suyun nasıl yönetileceği, yönetiminin nasıl oluşacağı, hesap verebilirliği, denetiminin nasıl ve ne şekilde olacağı, istihdam sayısı ve şekli, suyun maliyeti, yeraltı sularının kontrolü, kullanımı vs. çok iyi şekilde hazırlanarak hayata geçirilmelidir.

5. Belediyelerimizin suyu yönetmesine olumlu bakmakla birlikte, belediyelerin mevcut mali ve idari yapılarıyla bunu nasıl yapacaklarının açıklanması gerekir ve somut yasal değişikliklerin de yapılması gerekir.”

Özkardaş, hemen tüm belediyelerin İhtiyat Sandığı’na, Sosyal Sigortalar’a, Kıb-Tek'e  ve bazı bankalara büyük miktarlarda borçları bulunduğunu, istihdamlarının fazla olduğunu  ve doğru dürüst hizmet verememekte olduklarını öne sürdü.

“Bizim ve halkımızın büyük çoğunluğunun endişesi de, belediyelerin mevcut bu popülist yapıları, partizanlıkları ve içinde bulundukları batık mali durumlarıyla bu işi nasıl yapacaklarıdır” diyen Özkardaş, endişelerini giderecek yasal ve yapısal değişiklikler yapılacaksa  suyun belediyelerce yönetimine destek vereceklerini kaydetti.

Özkardaş, belediyelerin suyun yönetimini, şirket kurarak değil kooperatifleşerek yapmayı da düşünmeleri gerektiğini belirtti.

Özkardaş, hayati öneme  sahip olan ve ülkenin kaderini değiştirecek su üzerinden husumet ve kavga çıkartmak yerine, hükümet yetkililerinin muhataplarıyla görüşerek, imzalanmış olan ancak, bir maddesinde de; "Taraflar karşılıklı mutabakat sağlayarak bu maddelerde değişiklikler yapabilir" ifadesinden yola çıkarak, halkın hassasiyetleri doğrultusunda değişiklikler yapabileceklerini ifade etti.