“Avrupa Birliği müktesebatını uyguladığımız ve buna da saygılı olduğumuz sürece gelişmeler ona göre lehimize olacaktır”

 “300 bin kayıtlı nüfus görünüyor”

Özge KİZİR

Çözüm sürecinde ortak devlet kurulumu konusunda hem fikir olarak bunun bir parçası olacak olunduğunda Avrupa Birliği’nin müktesebatının Kuzey’de de geçerli olacağını vurgulayan KKTC Lions Kulüpleri Birliği Başkanı ve Gazeteci Ezcan Özsoy, “Geri kalma diye bir durum söz konusu olamaz” şeklinde konuştu. 

Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulunan Özsoy, “Çözüm sürecinde eğer ortak devlet kurulumu konusunda hemfikir olur ve bunun bir parçası olacak olursak, Avrupa Birliği’nin müktesebatı Kuzey’de de geçerli olacaktır. Geri kalma diye bir durum söz konusu olamaz. Avrupa Birliği müktesebatını uyguladığımız ve buna da saygılı olduğumuz sürece gelişmeler ona göre lehimize olacaktır. KKTC’deki vatandaş sayısını takriben 90 bin ila 210 bin civarında da Türkiye’den gelen soydaşlarımız vardır. 300 bin kayıtlı nüfus görünüyor. Ancak Kıbrıs’ta 700-800 bin civarında görünmeyen bir nüfus vardır” ifadesini kullandı.

“Çözüm sonrasında bu insanların hepsini gemiye koyarak göndermek mümkün olmayabilir”

Öğrenci, asker ve çalışma izinli birçok kişinin şu anda KKTC’de yaşadığını belirten Özsoy şunları söyledi: 
“Hayata renk katıyor, ekmek parası kazanıyor ve okuyorlar. Çözüm sonrasında bu insanların hepsini gemiye koyarak göndermek mümkün olmayabilir. 

“Ekonomiyi darmadağın ederiz”

Çünkü bu bir ekonomidir ve ekonomiyi darmadağın ederiz. Türkiye’den gelmiş olan soydaşlarımızı hepsini bir anda yurt dışına göndermeye kalkışırsak haliyle bizi zor bir süreç bekler. Rumların şu anda Kuzey’de kalmış mallarının dışında ikinci bir sorun da Kuzey’de yaşamakta TC’li soydaşlarımızdır. Çözüm sürecinin önündeki engellerden biri olarak bunu görüyorum.” 

“Tek temsiliyet”

Müzakerelerin toplumun beklentileri doğrultusunda iki bölgeli federasyon şeklinde olmasını beklediğini ifade eden Özsoy, “Müzakereler haliyle toplumumuzun beklentileri doğrultusunda iki bölgeli federasyon şeklinde olmasını beklerim. Eğer bir ortak devlet kurulacaksa eşit ortak devlet olması gerekiyor. Güney’deki Rum soydaşlarımız bilmelidir, Kuzey’de de bir devlet vardır. İki kurucu devlet çatısı altında oluşturulacak yeni bir federasyon ve uluslararası tek temsiliyet olabilir” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin garantörlüğü bize göre gereklidir”

Rumların garantiler konusuna bakış açısını değerlendiren Özsoy şöyle dedi: “Rumların garantiler konusuna bakış açısı, garantilerin Avrupa Birliği’ne bırakılması, TC, İngiltere ve Yunanistan’ın garantör devlet sıfatlarının bir şekilde askıya alınması ve Türkiye’nin devre dışı bırakılması açısından AB’nin de işine gelir. Eğer Birleşik Devlet söz konusu olacak olursa Türkiye’nin garantörlüğü Avrupa Birliği’ne karşı nasıl olacak diye bir soru işareti olduğu için Rum kesimi Türkiye’nin garantörlüğünü istemiyor. Türkiye’nin garantörlüğü bize göre gereklidir. Şu anda ekonomik garanti altındayız, ama yaşam garantisi onun daha da önemlisidir. Bizim Türkiye’nin olmadığı bir anlaşmaya olumlu oy vermememiz gerekir. Çünkü Türkiye bizi korumayacaksa, ekonomik ve diğer yönetsel hayat endişemiz konusunda bizi alt ederler.” 

“Doğalgaz konusunda işbirliği yapılabilir”

Kıbrıs’ın Güney’indeki doğalgaz ve petrol yatakları rezervlerinin kullanılması Kuzey’deki Türk soydaşların da hakkı olduğuna dikkat çeken Özsoy,“Rum ve Türk bunu birleşik devlet çatısı altında ortak işletme yapacaksa bu bir uzlaşı ile yürütülebilir. Doğalgaz haliyle üretilirse sadece Kıbrıs içerisindeki yaşam alanlarına terk edilmekle ekonomik olmayabilir. İhraç edilmesi ve başka ülkelere gönderilmesi söz konusu olabilir. Güney’deki Mısır ve Doğu’daki diğer kıyı ülkeleri İsrail ve Lübnan gibi ülkelerde böyle bir sıkıntı olmadığına göre haliyle tek çıkar yol Türkiye’ye ihraç edilmesidir. Türkiye kanalı ile başka ülkelere gitmesi mümkünse onlara bu doğalgaz boru hatları kanalı ile sevk edilebilir. Ancak sadece Türkiye alsa bile bizim doğal gazımız, Birleşik Kıbrıs’ın ihraç edeceği doğalgazımız Türkiye’ye yeter de artar bile” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs’ta olimpiyat yapılması güven yaratıcı önlem olabilir”

Kıbrıs’ta olimpiyat yapılabileceği görüşünü ortaya koyan Özsoy, “Kısa bir süre önce katıldığım bir Çalıştay’da daha önce 2010’da Birleşmiş Milletlerin Avrupa Birliği’nin organize ettiği ve bazı sivil toplum örgütlerinin bir araya getirildiği toplantılarda da belirttim. Kıbrıs’ta güven artıcı önlemler altında yapılabilecek olan bir eylemde Kıbrıs’ta olimpiyatlardan söz edilmesidir. Olimpiyat Kıbrıs’ta yapılabilir. Bu Birleşik Kıbrıs’ın Maraş bölgesinde gerçekleşebilir. Maraş şu anda maalesef çürümüş bir durumdadır. Binaların 40 yıldır kullanılmaması onların içyapısına büyük zararlar vermiştir. Oradaki turizm yapıları 1960’lı yıllara dayanmaktadır”  ifadesini kullandı.

“Güney ve Kuzey yatırımcılar uluslararası başka konsorsiyumlarla ortaklık kurarak Maraş’ı yeniden inşa edilebilir”

Özsoy sözlerini şöyle tamamladı: 
“Şimdi günümüz koşullarında ihtiyaçlar farklıdır. Kırık dökük yapıları yenilemek mümkün değildir. Güney Kıbrıs, bunu artık kabullenmelidir. Maraş, vakıf malı olduğu için bunca yıl sürüncemede kaldı. Vakıflar İdaresi’nin hakkının verilmesi ve vakıflar idaresi toprağı olan bu arazinin uygun bir çözümle gerekirse Güney ve Kuzey yatırımcılar, uluslararası başka konsorsiyumlarla ortaklık kurarak Maraş’ı yeniden inşa edebilir. İyi bir çalışma olacağını belirtmiştim. Olumlu tepkiler alıyorum.  Maraş yeniden bu şekilde uluslararası projelerle canlandırılabilir. Yüzme havuzları ve diğer olimpiyata katkı koyacak bütün aktiviteler Maraş’ta yeniden inşa edilebilir. Bakın görün bu cümleyi her iki lider de telaffuz edecek olurlarsa Maraş’a sahip çıkmaya gelecek olan dış yatırımcılar çıkacaktır. Kıbrıs’ta barış o zaman tesis edilecektir. İki bölgeni yöneticileri böyle bir kentin ortak bir kent olmasını sağlamak için projeleri kabul edeceklerine inancım sonsuzdur.”