Özyiğit yazılı açıklamasında, Kıbrıs konusunda yaşanan gerginliğin ve tansiyonun azaltılmasının karşılıklı dayatma ve suçlamalarla değil, eş zamanlı adımlar atmakla mümkün olacağını belirtti. 

Gerginliğin kimseye faydası olmadığını belirten Özyiğit, “Biz artık gerginlik, savaş ve şiddet değil, dostluk ve çözüm istiyoruz” dedi

Türkiye’nin savaş gemilerini göndermesi, Rum liderliğinin de masadan kaçmasıyla yükselmeye başlayan Mısır, Rusya, İsrail’in bölgedeki faaliyetleri ile artan tansiyonun düşürülmesi gerektiğini kaydeden Özyiğit, “Türkiye gemilerini çekmeli, Navtex’i de uzatmayacağını açıklamalıdır. Buna karşılık, Rum liderliği de doğal kaynakları Kıbrıslı Türklerle nasıl paylaşılacağını somut şekilde ortaya koymalı ve masaya dönmelidir” dedi.

Rum Liderliği’nin “Türkiye gemilerini çeksin, aksi takdirde masaya gelmem”, Kıbrıs Türk tarafının da “ön şartsız masaya dönsün” şeklindeki yaklaşımının doğru olmadığını belirten Özyiğit, her iki düşüncenin de acil ve erken çözümün içselleştirilemediğinin göstergesi olduğunu ifade etti.

“OCAK-ŞUBAT AYINDA BAŞLAYABİLİR…”

Sekteye uğrayan müzakerelerin Nikos Anastasiades’in rahatsızlığı nedeniyle birkaç ay daha başlamasının mümkün görünmediğini belirten Özyiğit, Anastasides’in sağlığına kavuşması ve karşılıklı eşzamanlı adımların atılmasıyla birlikte görüşmelerin ocak-şubatta yeniden başlayabileceğini kaydetti.

Buna karşılık Nisan 2015’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun seçimlere kadar izleyeceği tutumun da önemli olduğuna dikkat çeken Özyiğit, Cumhurbaşkanlığı seçimleri bahane edilerek 4 ayın daha kaybedilmesi endişesi içinde olduklarını vurguladı…

“SAMİMİYET ŞART”

Özyiğit, müzakerelerin başlaması için iki tarafın da çözüm yönünde samimi olması gerektiğini, aksi takdirde masaya gelmemek için üretilecek çok bahane olduğunu kaydetti.

Özyiğit, “Nasıl ki bugüne kadar Sayın Anastasides üniter devleti, Sayın Eroğlu da konfederasyonu federasyon olarak sunmaya çalıştı ve bize göre samimi davranmadı, aynı şekilde masaya dönmek konusunda da samimi olmayabilirler. Ancak, her ikisi de şunu açıkça bilmelidir ki, çözümsüz geçen her gün tüm Kıbrıslıların aleyhinedir ve bundan her ikisi de sorumlu olacaklardır” dedi.

“ÇÖZÜM VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ HAREKETE GEÇMELİ”

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs konusunda gelinen aşamada, yaşanan gerginliğin giderilmesi ve müzakere masasının yeniden kurulması için adadaki çözüm ve barış güçlerine büyük görev düştüğünü kaydetti. Özyiğit, “Çözüm, barış ve demokrasi güçlerine tam da bu aşamada büyük görev düşmektedir. Mevcut durum daha da pekişmeden birlikte harekete geçerek federal Kıbrıs için mücadele zeminini yükseltmeliyiz” dedi.

“MEKİK DİPLOMASİSİ GEREKLİ”

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Ankara ve Atina ziyaretlerinin ardından Kıbrıs’a gelerek mekik diplomasisi yaptığını, bu çerçevede TDP olarak kendileri ile de görüştüğünü kaydeden Özyiğit, ortaya çıkan olumsuz durumdan tek çıkış yolunun diyalog olduğu bilinciyle hareket edilmesinin ve mekik diplomasisine devam edilmesinin önemine dikkat çekti.

Güç gösterisi veya bölgesel liderlik kavgası yapmak yerine, diplomasi ile sorunun aşılması yönündeki girişimlerin sürmesi gerektiğini kaydeden Özyiğit, bu çerçevede liderler görüşmesine kadar müzakerecilerin bir araya gelerek hazırlık yapmasının da gerekli olduğunu belirtti.

“GÖNÜLLERDEKİ ASLAN…”

Özyiğit, Müzakereci Ergün Olgun’un “Kıbrıs sorununda olası çözümsüzlüğün hazırlığı yapılmalı" açıklamasını ise, “Federal çözüme hiçbir zaman inanmamış, çözümsüzlük çözümdür anlayışındaki siyasi düşüncelerin, kriz ortamını fırsat bilerek gönüllerindeki aslanı dışa vurmaları” olarak değerlendirdi.

“ÇÖZÜM, FEDERAL BİR KIBRIS’I ÖNGÖRMELİDİR”

TDP olarak 11 Şubat’ta imzalanan ve iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federasyon ile tek egemenlik, tek vatandaşlık ve uluslararası tek kimlik olgularını içeren Ortak Metni desteklediklerini ve bu metin zemininde görüşmelerin başlayarak kısa sürede sonuca ulaşılmasını istediklerini belirten Özyiğit, “Taraflar gerginlik ortamına son verecek adımları atarak, müzakerelerin yeniden başlamasına ve al-ver sürecine geçilmesine olanak sağlamalıdır. Çözümsüzlüğün tüm Kıbrıslıların zararına olduğunu artık herkes anlamalıdır” diye ekledi.