Özge Kizir

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, son dönemlerde tartışılan ekonomik paketi bir an önce yürürlüğe koymak için “sipariş üzerine kurulan” bir hükümet olduğunu iddia etti. Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulunan Özyiğit, “Karşımızda eklentilerle ayakta kalmaya çalışacak bir azınlık hükümeti vardır. Temel amacı öyle görünüyor ki, bir an önce tartışılan ekonomik paketi imzalayıp yürürlüğe koymaktır. Karşımızda sudan sonra elektriğin iletim, dağıtım ve tahsilat bölümünü, telefon ve limanları özelleştirme güdüsüyle hareket edecek bir yapı var” şeklinde konuştu.

“Topluca vatandaş yapılmasını sağlamak için yasal düzenleme yapmaya çalışıyorlar”

Yurttaşlık konusunda yasal düzenleme yapılmaya çalışıldığını belirten Özyiğit, sözlerine şöyle devam etti: 

“Tartışılan yurttaşlık konusunda topluca vatandaş yapılmasını sağlamak için de bir yasal düzenleme yapmaya çalışıyorlar. Çünkü hükümet programında daha beyaz kimliği öngören yasa kısa bir süre önce yürürlüğe girdi. Şimdi o yasanın değiştirilmesi ve yeni vatandaşlıkların bir an önce yapılabilmesi için karşımıza bir yasa taslağı çıkacaktır.”

“Başbakan ve Yardımcısı ‘Hayır’a mı çalışacaklar?”

Kıbrıs sorununa da değinen Cemal Özyiğit, referandumda “hayır” denilmesinin dillendirildiğini belirterek “Yani ‘referandumlarda ‘hayır’dan sonra ne olacak’ deniyor. Oysa bugüne kadar her iki parti başkanı, yani Başbakan ve Başbakan Yardımcısı da biliyorlar ki müzakere süreci oldukça olumlu bir şekilde cereyan ediyor. Rum tarafındaki seçimler nedeniyle ara verilmiş bir durum vardır. Bu aradan sonra ivme kazanması bekleniyor. Yani arkadaşlar ‘hayır’a mı çalışacaklar da şimdiden bunu dillendiriyorlar. Bunun çok önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“DP, UBP, CTP elektriğin ve telefonun özerkleştirileceğini hükümet programlarına yazmışken, şimdi her ikisinin de özelleştirilmesinden bahsediyorlar”

Hükümet Programı’ndaki öngörüleri de değerlendiren Özyiğit şunları söyledi:

“Daha önceki hükümet programlarında reformlardan söz edilmişti. ‘Şunlar yapılacak, bunlar yapılacak’ tarzında genel ifadeler vardır. Ve daha çok son dönemlerde tartışılan ekonomik paket ekseninde oluşturulan bir hükümet ve onun programına dönüşüyor. Ne kadar ilginçtir ki gerek Demokrat Parti (DP), gerek Ulusal Birlik Partisi (UBP), Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile birlikte hem elektriğin, hem de telefonun özerkleştirileceğini hükümet programlarına yazmışken, şimdi her ikisinin de özelleştirilmesinden bahsediyorlar.”

“Bakanlar, ufak bölgelerde belirli insanlara belirli hizmet vererek bir sonraki seçimi garanti etme yoluna gidemeyecekler”

Meclisten oybirliğiyle gecen ve tek bölgeli seçim sistemi öngören yasa konusunda da açıklamalarda bulunan TDP Genel Başkanı Özyiğit, Toplumcu Demokrasi Partisi’nin bunu öteden beri savunduğun u hatırlattı. Özyiğit “Buna biz katkı koyduk. Komitede arkadaşlarımız çalıştılar. Biz onun olmasından mutluyuz. Artık herkes şunu bilecek ki, sadece dar bölgelerde, özellikle bakanlar, ufak bölgelerde belirli insanlara belirli hizmet vererek bir sonraki seçimi garanti etme yoluna gidemeyecekler” dedi.

Yeni sistemde her bölgedeki vatandaşın herkese oy verebileceğine dikkat çeken Özyiğit, “Seçimde aday olacak olanlar bilecek ki Tüm KKTC bir bölgedir. O çerçevede çalışacaklar. Çünkü her bölgedeki vatandaş, her taraftaki adaya oy verebilecektir. Yani Dipkarpaz’dan Yeşilırmağa, Karşıyaka’dan Pile’ye kadar herkes herkese oy verecek. Dolayısıyla herkes tüm ülkeyi kapsayacak şekilde çalışmalarını yürütecek” şeklinde onuştu.

“Şimdi herkes herkesle buluşmak, kucaklaşmak veya kendini anlatmak durumundadır”

Partilerin artık çalışmalarını birleştireceğine dikkat çeken Özyiğit, “Partiler çalışmalarını birleştirecek. Partiler çalışmaları zaten yapıyordu. Fakat ayrı ayrı yapıyordu. Yani Genel Başkan bütün bölgeleri dolaşırdı, ama herkesin seçim bölgesi ayrıydı. Şimdi öyle değildir. Şimdi herkes herkesle buluşmak, kucaklaşmak veya kendini anlatmak durumundadır” ifadesini kullandı.

“Bağımsızlık ne kadar doğru bir kavramdır?”

Tek bölgeli seçim sisteminin bağımsız adaylar için çok zor olacağını vurgulayan Özyiğit, “Bağımsızlar açısından zordur. Kolay değildir. Ancak çok tanınmış olması gerekir. Bağımsızlık ne kadar doğru bir kavramdır? Bu arkadaşların bir duruşu yok mudur? Onun için bağımsızlık kavramı yerine veya kendi partisine veya birilerine bir takım tepkisel davranıp da bağımsız olmak yerine, herkes bilecek ki kendine en yakın partiye gidip uğraşmak daha doğru bir yaklaşımdır” dedi.

“Toplu vatandaşlık hem iradeyi değiştirecek, hem müzakere masasını berhava edecek”

Toplu vatandaşlıkların müzakere sürecine olumsuz etkisi olabileceğini ifade eden Özyiğit, sözlerine şöyle devam etti: 

“Hükümet toplu vatandaşlıkları yapma yoluna giderse bu hem buradaki Türk halkının seçimlerdeki iradesini değiştirecek, hem de müzakere masasını önemli boyutta etkileyecek ya da belki de berhava edecektir. Çünkü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Lider Nikos Anastasiadis bu konuda bir uzlaşmaya vardılar. 

“Yeni bir 26 bin yeni bir tartışma demektir”

220 bin Kıbrıslı Türk vatandaşı 4 katı da Rum vatandaşıdır. Her ikisi de aslında Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum, toplamda Federal Kıbrıs’ın vatandaşı olacak. Yeni bir 26 bin, yeni bir tartışma demektir. Bu durumda müzakere masasını olumsuz etkileyecektir.  ‘Hayır’ kavramının böyle biraz daha yüksek sesle dillendirilmesi hoş olmadı diye düşünüyorum

“Yurttaşlık konusunda Güney kesimin ne düşüneceğini bilmiyorum ama bizim tepkimiz vardır”

11 Şubat tarihli belge orada dururken iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı, tek egemenlik ve vatandaşlık kavramları varken, iki ayrı devletten söz edilmesini çok da doğru bulmadığını söylemek istiyorum. Yurttaşlık konusunda Güney kesimin ne düşüneceğini bilmiyorum, ama bizim tepkimiz vardır. Şu anki müzakere süreci tutanaklarına baktığımızda Akıncı’nın davetiyle zaman zaman Saray’da yapılan toplantılara ve bilgilendirme sürecine baktığımızda olumlu gidiyor.” 

“Müzakere açısından dış dünyanın ilgisi önemli ve olumludur”

Özyiğit, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Müzakere açısından dış dünyanın ilgisi önemli ve olumludur. Akıncı’nın Almanya’ya davet edilmesi, ardından bir süre sonra İngiltere’ye davet edilmesi önemli süreçlerdir. Geçen gün ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland gelmişti. Bunlar son derece önemli devinimlerdir. 

22 Mayıs’ta Rum tarafında yapılacak seçimlerin hemen ardından bu sürecin yeniden hızlanacağını ve belki de sonbaharda bir referandumun olabileceğini düşünüyorum.”