“Açık ve net diyoruz ki; gelin halka gidelim, soralım ve halk bu gelinen noktada olaya nasıl bakıyor bunları konuşalım…”

 “TDP şu anda 1981’deki TKP gibi ülkenin kaderinde belirleyici olmaya adaydır..”

“Talat, parti lideri olarak anlaşılan UBP ve DP’yi kendine yalvartmak istiyor…”

Özge KİZİR

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın UBP ve DP’yi kendine yalvartmak istediğini savunarak, “Talat, DP ve UBP’den hangisi daha fazla taviz vermeye veya daha aza razı olmaya hazırsa onunla hükümet kurma mantığındadır. Çünkü geçmiş hükümet döneminde Özkan Yorgancıoğlu, neredeyse hükümetin yarısını Serdar Denktaş’a kaptırdı” dedi. 
Siyasetçiler konusunda ben mantığının bırakılması gerektiğini belirten Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, “Ben mantığını bırakarak biz olabiliyorsak, tüm toplumu önümüze koyarak bu topluma nasıl hizmet edebilirim güdüsüyle bir yere varacağız. Yoksa ben bir şekilde varımı yoğumu ortaya koydum, seçildim ondan sonra bu harcadıklarımı nasıl geri alırım ve bir sonraki seçimi nasıl garantiye alırım tarifesiyle hareket edersek o zaman bu toplumda boşuna uğraşıyoruz ve mevcut durumun devamını istiyoruz demektir” dedi. 

“Statüko Rauf Raif Denktaş ve Derviş Eroğlu’yla gitmedi”

Ülkedeki en önemli sıkıntının statüko olduğunu ancak statükonun kişilerde değil kafalarda olduğunu belirten Özyiğit, “statüko kafalardadır. Statüko Rauf Raif Denktaş ve Derviş Eroğlu’yla gitmedi. Statüko beyinseldir ve beyinsel statükoları da yıkmak durumundayız. Tüm toplumu merkez alacak şekilde düşünmeyi öğrenelim” yorumunu yaptı.

“Seçim takviminin şimdiden belirleneceği bir yapıyı tartışmaya hazırız dedik”

Konuk olduğu bir televizyon programında Siyasi Partiler Yasası’nın meclisten geçmesini değerlendiren Özyiğit şunları söyledi: “Bu değişiklik, bizim ortaya koyduğumuz argümanlardan bir tanesiydi ve önceki gün meclisten geçti. ‘Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nı, Göç Yasası’nı, özel sektörde sendikalaşmayı, üst düzey kamu görevlileri ve belli başlı temel bazı yasaları yaşama geçirerek salimen seçime gitmek iyi olur. Seçim tarihinin ve takviminin de belirleneceği bir yapıyı 
şimdiden konuşmaya ve tartışmaya hazırız’ dedik.”

“TKP 1981’deki gibi ülkenin kaderinde belirleyici olmaya adaydır”

Halkın, mevcut hükümetten desteğini çektiğini savunan Özyiğit, “Şuan bizim birini aklamaya veya kurtarmaya niyetimiz yoktur. Çünkü halk onlardan desteğini çekmiştir. Halktan bu sinyali alıyoruz. O zaman hepsine açık ve net diyoruz ki; gelin halka gidelim, soralım ve halk bu gelinen noktada olaya nasıl bakıyor bunları konuşalım. Halk yetki versin. Kime yetki verirse boynumuz kıldan incedir. Halkın vereceği karara saygımız sonsuzdur. Geçmişte atak yaptık olmadı. Bir takım sıkıntılardan dolayı beklediğimiz olmadı ama şimdi inanıyoruz ve güveniyoruz ki TDP şuanda 1981’deki TKP gibi ülkenin kaderinde belirleyici olmaya adaydır” dedi.

“UBP’yi ve DP’yi kendine yalvartmak istiyor”

Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) hangi partiyle koalisyon yapacağıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Özyiğit sözlerini şöyle sürdürdü: “ CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, parti lideri olarak anlaşılan Ulusal Birlik Partisi’ni (UBP) ve Demokrat Parti’yi (DP) kendine yalvartmak istiyor. Öyle bir pozisyona çekildi. Hükümet programıyla uğraşıyor ve DP ve UBP’yi hangisi daha fazla taviz vermeye veya daha aza razı olmaya hazırsa onunla kurarız mantığındadır. Çünkü geçmiş hükümet döneminde Özkan Yorgancıoğlu, neredeyse hükümetin yarısını Serdar Denktaş’a kaptırdı. Denktaş kendi bünyesinde 4 tane bakanlık aldı. Dolayısıyla böyle bir yapı vardı. Galiba Talat en azından böyle bir oyuna gelmeyelim mantığıyla hareket ediyor. Birazda UBP ve DP’yi birbirine kırdırıp hangisi daha fazla taviz vermeye ve daha aza razı olmaya hazırsa onunla bir pazarlık yapmaya çalışıyor.” 

“Hükümet programını ben hazırlarım diyemezsiniz”

Kendisine göre CTP’nin yaklaşımının demokratik olmadığını ifade eden Özyiğit, “Siz bir hükümet kuracaksanız, ‘ben hükümet programını hazırladım gelin hangisiniz kabul ederse ortaya koyalım’ diyemezsiniz. Böyle bir şey yoktur. Siz bir koalisyon hükümeti kuracaksanız, hükümet programı beraber hazırlanır. Yani temel ilkeleriniz veya öngörüleriniz olabilir. Hükümet programımı kendim hazırlarım diyemezsiniz. Bizim temel ilkelerimiz ya da kırmızı çizgilerimiz bundandır dersiniz götürürsünüz ve sunarsınız. O doğrultuda onlardan görüş alırsınız ve yaparsınız. Siz koalisyon ortağınıza saygı duymanız lazım. Geçen defa Denktaş fazladan aldı diye şimdi bu defada onlara böyle bir yaklaşım sergilemek çok da demokratik değildir” dedi.

“Kıbrıs’ın kuzeyinde değil güneyinde de son derece önemli ve olumlu bir hava esmeye başladı”

Müzakere sürecini değerlendiren Özyiğit sözlerini şöyle sürdürdü: “Şuan olumlu gidiyor. İyi bir gelişme var. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçilmesiyle birlikte sadece Kıbrıs’ın kuzeyinde değil güneyinde de son derece önemli ve olumlu bir hava esmeye başladı. Avrupa, Amerika ve Birleşmiş Milletler çatısında da olumlu havalar esmektedir. Bu yoldan gidildiğinde inanıyorum ki önümüzdeki süreçte çok daha olumlu gelişmeler olacaktır. Nitekim müzakereciler kısa sürede neredeyiz diye bir gözden geçirme yaparak liderlerin önüne iki toplumun nelere yakınlaştığını, nelere uzak olunduğunu ve neyin üzerinde çalışılması gerektiğini koymaya başladılar. 

“Garantiler en son konuşulacak konudur”

Önümüzdeki hafta özlü müzakerelere geçiliyor artık hatta şimdiden bazıları özlü müzakereler neredeyse bitecek de garantiler nasıl olacak diye düşünüyor. Özellikle Rum Meclis Başkanı Yiannakis Omirou bu konunun üzerinde daha fazla duruyor. Oysa garantiler en son konuşulacak konudur. Sonunda garantörlerin de olması gerekecek. Bu doğrultuda esas sıkıntı iki tanedir. Geçmişten beridir BM Genel Sekreterinin taraflara sunduğu 77 sayfalık belgeler vardır. Kıbrıslı Türkler açısında hayati önem taşıyanlar, yönetim ve güç paylaşımıdır. Kıbrıslı Rumlar Türklerle bu ülkenin yönetimini hangi düzeyde ne kadar paylaşmaya hazırdır. Bunu belirlemeleri önemlidir.

“Bundan sonra gündeme takas ve iade gelecek”

Tersten bakıldığında da toprak ve mülkiyet vardır. Bu mülkiyetinin ne kadarının Rumların olduğu ve ne kadarın Kıbrıslı Türklerin olduğu artık ortadadır. Nitekim Taşınmaz Mal Komisyonu’nun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir alt birimi olarak kabul edilmesinin de nedeni budur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ‘içerde birazını siz çözün, yani bizim karşımıza büyük olaylar gelmeden oradan siz çözmeye çalışın’ dedi. Bugüne kadar yapılan tazminatlardır. Daha sonra gündeme takas ve iade gelecek.”