Özge Kizir

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Hamza Ersan Saner, nüfusta 220 bin sayısının korunmasının mümkün olmayacağını, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık hakları olduğunu söyledi. “Şimdi bizim burada verdiğimiz rakam 220 bindir. Bunların hepsi gelip vatandaş olursa 4’te 1 oranı kalkacak, belki 3’te 1 oranı olacak, belki yarıya düşecek” diyen Saner,  Kıbrıslı Türklerin nüfusunu çoğaltmak için bunun bir an önce yapılması gerektiğine vurgu yaptı.

Rum lider Anastasiadis’e göre, adada çözüme varılmasının ardından Türklerin nüfusunun Rumların nüfusunun 4’te 1’inde tutulması konusunda uzlaşıldı. İlk belirlenen nüfus 220 bin Türk ve 800 bin Rum şeklinde olurken, İngiltere’de yaşayan 300 bin Kıbrıslı Türk’ün adaya gelebilme ihtimali Rumlar arasında tedirginlik yarattı.

Rum basınında yer alan haberlere göre, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin adaya dönmesi halinde, Rumların hedeflediği 4’te 1’lik oranın bozulacağı ifade edilirken, bu oranı korumak içim Yunanistan’dan nüfus aktarılabileceği ifade edildi. Konuyla ilgili olarak Haberal Kıbrıslı gazetesine konuşan milletvekilleri bu durumun insan haklarına aykırı olduğunu belirtti. 

Saner: “Kabul edip etmemek karşı tarafın elinde olamaz”

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Hamza Ersan Saner, 220 bin sayısının korunmasının mümkün olmayacağını, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık hakları olduğunu söyledi. “Şimdi bizim burada verdiğimiz rakam 220 bindir. Bunların hepsi gelip vatandaş olursa 4’te 1 oranı kalkacak belki 3’te 1 oranı olacak, belki yarıya düşecek… Görüşmeler sırasında nüfusumuzu çoğaltmak için bunu bir an önce yapmamız lazımdır. Kabul edip etmemek karşı tarafın elinde olamaz. Bu senin vatandaşın. Benim bildiğim kadarıyla tamamen dışarıdan vatandaşlık vereceğimiz zamandır” diyen Saner, sözlerine şöyle devam etti:

“Karşı tarafın nüfusuna yaklaşacaksa yaklaşır…”

“Adadaki aynı oranı koruyor olacaktır. Yani 1 milyon Türk olursa 4 milyon Rum olsun diyedir. Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler için bir an önce öne geçeceksek bizim onu devlet politikası yapmamız lazım. Fakat öyle bir politika yoktur. Karşı tarafın nüfusuna yaklaşırsa yaklaşır. O benim öz vatandaşımdır. Zamanında sen kovdun bu insanları.”

Pilli: “1960 anayasasının gerisine giden bir anlaşma istiyor”

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ali Pilli de, Güney Kıbrıs’ın ortak bir anlaşma içerisinde bulunmadığına dikkat çekti. Pilli sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında Rumların temel niyetine bakmak gerekiyor. Burada Rumlar anlaşma istiyor, ama nasıl bir anlaşma istiyor? Öncelikle 1960 Anayasası’nın gerisine giden bir anlaşma istiyor. Hiçbir zaman Rumlar, Türkleri 1960 Anayasası’nda daha çok hak vermek istemiyor. Dolayısıyla Rumların niyeti Türklerin azınlık haklarına sahip olması ve adanın bir Rum veya Yunan devleti olmasıdır. Onun için biz ne yaparsak yapalım, Rum kendi menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda anlaşma olursa kabul edecektir. Hiçbir zaman Rum bize örneğin dönüşümlü başkanlığı kabul etmez ve vermez.

“İnsanların ve toplumların hakkını verecek”

Bugün Avrupa Birliği 6 ay başkanlık yapıyor. 1 milyon nüfusu olmayan bir Kıbrıs da 6 ay başkanlık yapıyor. Eğer bu ülkede temel insan hakları varsa ve karşı taraf da gerçekten bir anlaşma istiyorsa, burada insanların ve toplumların hakkını vereceksin. Biz de dönüşümlü başkanlığın eşit bir şekilde olmasını istiyoruz. Ne kaybedeceksin? Eğer niyet iyiyse burada kaybedecek bir şey yoktur. Onun için Rumlar burada 4’te 1 kalmasını istedikleri tek sebep Türklerin burada çoğalmamasıdır. Yani siz burada 200 binin üzerine çıkmayacaksanız, ya da evlenseniz de çocuk yapmayacaksınız ve yapacaksanız da dışarıya göndereceksiniz demektir.”

“Bugün yurt dışında yaşayan en az 500 bin Kıbrıslı Türk vardır”

Kıbrıslı Türklerin sayısının Kıbrıslı Rumlardan daha fazla olduğuna dikkat çeken Pilli bugün gelinen noktanın, planlı bir göç hareketi olduğuna işaret ederek şunları söyledi: 

“1950’lerden başlayarak Türkler buradan kademe kademe gitmişlerdir. Ben 7 yaşımda köyümden ayrıldım. Rumların Türklere nasıl davrandığını 5-6 yaşında olmama rağmen çok iyi bir şekilde hatırlıyorum. Onun için bu ülkede 1960’tan sonra Rumların teşvikleri nedeniyle Kıbrıslı Türkler bugün yurtdışındadır. Bugün yurt dışında yaşayan en az 500 bin Türk vardır. Biz Rumlardan daha fazlayız. Kaldı ki, 1955’ten önce de benim soyadım Pilli’ydi. O dönemde Türkiye’ye gitmiştik. Türkiye’de Soyadı Kanunu vardı ve orada bu soyadını almış ailem. Yani, geçmiş yıllarda çok insan yurt dışına gitmiştir.” 

“Baskılar Kıbrıslı Türkleri göç ettirdi”

Geçmiş yıllarda yapılan baskılar nedeniyle göç yaşandığını vurgulayan Pilli, “Bugün Anamur’da bir sürü Kıbrıslı vardır. Orada yiyeceklere bakıldığında kolokas veya molohiya hep orada vardır. 1923’lerden itibaren baskılardan sonra buradan Türkler göç etmiştir. Dolayısıyla biz bunu kabul etmeyiz. İnsanlık hakkı değildir. 1974’ten sonra buraya gelen bir sürü insan vardır. 1974’ten sonra buraya gelen, burada doğan, burayı vatan bilen insanlar vardır. Bunların artık çözülmesi gerekiyor. Nerenin vatandaşı? Kıbrıs’ın mı, Türkiye’nin mi? Bunlara çözüm bulmak gerekiyor. Rum’un tek niyeti tek başına idare etmek, Türklere azınlık hakları vermek ve bir şekilde Türkleri buradan göndermektir” dedi.

“Annan Planı’nı kabul etmiş olsalardı bugün Türkler burada çok zor durumda kalacaklardı”

Annan Planı’nın Rumlara hizmet edecek bir plan olduğunu, ancak buna rağmen Rumlar tarafından kabul görmediğini ifade eden Pilli sözlerini şöyle tamamladı: “Fakat Annan Planı’nı dâhil kabul etmediler. Annan Planı’nı kabul etmiş olsalardı bugün Türkler burada çok zor durumda kalacaklardı. Rum’un tek istediği şey Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin kalkmasıdır. Bu da bizi bitiriyor. Bunu kesinlikle kabul etmememiz lazım. Bugün bunu da iddia ediyorum, çünkü bu bir gerçektir: 5 yaşından 90 yaşına kadar sorduğun zaman, hiç kimse, hangi siyasi görüşte olursa olsun Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine karşı değildir.

“Bu ülkede hem Rumlara hem bize yetiyor”

Bazen karşı siyaset yapıyorlar, ama onların bile kalbinde Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi vardır. Çünkü bu bizim en büyük olmazımızdır. Aslında Rumlar çok hata yapıyorlar. Bu ülke hem Rumlara, hem bize yetiyor. Akılları başına gelsin, çünkü onlar zannetmesin ki biz buradaki Türkleri yok edeceğiz. Hiçbir zaman bu adayı alamaz. Çünkü yabancı diğer ülkeler hiçbir zaman bunu Rum’a yedirmez.”

Albayrak: “Kıbrıs meselesi gerçekten iyi bir rayda ilerliyor”

Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler (CTP-BG) Milletvekili Arif Albayrak, çözümün, iki tarafın da çıkarlarına hizmet ettiğini ifade etti. “Kıbrıs meselesinde iki taraf vardır. Bu iki tarafın da üzerinde çok çıkarları olan taraflar vardır. Dolayısıyla Kıbrıslı Türk ve Rumlara, onun istediği şekilde bir çözüm için kimse meydanı boş bırakmaz. Dolayısıyla biz görüşmeleri sürdürürken bu dış etkilerden aldığımız dayatmalar, korkular ve şartlanmalarla belli bir yol kat ediyoruz, ya da geriye gidiyoruz. Benim empati yaparak Kıbrıslı Türk olarak düşüncem, güzel bir ortam yakalandı. Gerek Türkiye’de gerek Ortadoğu’da ciddi sıkıntıların yaşandığı sıcak bir dönemden geçiyoruz” diyen Albayrak, tüm bu etkenlere rağmen Kıbrıs meselesinin iyi bir rayda ilerlediğine dikkat çekti.

“Yüzde 25 veya 75 noktasında kavram kargaşasının peşinde olmaya gerek yoktur”

Albayrak sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Bizim ev ödevimiz şudur: Kıbrıslı Türkler ve Rumlar ne söylediğine bakacak ve masada neyi tartıştığını bilecektir. Şimdi başlıklar vardır. Her şeyiyle her toplumun taraflarının bilmesine gerek var mı? Hayır yoktur. Çünkü tartışma yaratmaya gerek yoktur. Aile içerisinde bile tartışmaların olduğu insan yaşamında, haliyle toplumda farklı bir şey bulduğu zaman insan kullanır. Elbette bu yapı içerisinde Kıbrıslı Türklerin gerek toprak, gerekse nüfus anlamında Kıbrıslı Rumlarla eşit noktada bir yer alma gayreti olmayacağı bir gerçektir. Fakat şimdi yüzde 25 veya 75 noktasında kavram kargaşasının peşinde olmaya gerek yoktur.

“Yüzdeler, miktarlar veya kavramlar noktasında tarihsel fırsatın heba edilmemesi gerek”

Hassaslıkla murat edilen durum, özellikle Kıbrıs’ın Güney’i için de geçerlidir, ama Kıbrıs’ın Kuzey’inde de kontrolsüz vatandaşlıkların önünü alma sıkıntısı ve gayretidir. Bu küçücük toplumda hem demografik, hem de kültürel yapı korunması adına vatandaş olma noktasında bir emniyet supabının uluslararası standarda da uyacak şekilde yapılması gerekiyor. Yeni yasa zaten bu noktada hem belli bir hak talebini veriyor, hem de Kıbrıslı Türklerin nüfus yapısını korumaya yönelik bir emniyet supabı taşıyor. Bu bizim içinde önemlidir. Bunlar istiyor diye değildir. Kıbrıs’taki nüfus politikasının da böyle olması gerektiği içinde dâhildir. Onun içinde ben yüzdeler, miktarlar veya kavramlar noktasında tarihsel fırsatın heba edilmemesi gerektiğini söylemeye çalışıyorum.”

Tatar: “Kendi insanlarımıza vatandaşlık vermemezlik edemeyiz”

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ersin Tatar, 4’te 1oranına takılıp kalmanın yanlış olacağına dikkat çekti. Tatar, “Neticede Kıbrıs dışarısında yaşayan 300 bine yakın Kıbrıs kökenli insanımız vardır. Annesi veya babası Kıbrıslı olduğu için vatandaşlık isteyebilirler. Şimdi nasıl Kıbrıs kökenli bir insana ‘seni vatandaş yapmayacağım’ diyebilirsin? Öyle bir şey olamaz. Son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Kendi insanlarımıza vatandaşlık vermezlik edemeyiz. Zaten böyle bir durum yasalara göre de aykırı olur. ‘Her insanı getirelim vatandaş yapalım’ demiyorum, ama kendi koşullarımızla dünyaya dağılmış bir Kıbrıs Türkü, ilerleyen bir zamanda burada toplanabilir ve toplandıkça da nüfusunu artırabilir” şeklinde konuştu.