Özge Kizir

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri ve Lefkoşa Milletvekili Tufan Erhürman katıldığı televizyon programında Bakanlar Kurulu'ndan Meclise sevk edilen güvenlikle ilgili 7 yasa tasarısı; telefonların polis tarafından dinlenmesi, kayda alınması gibi konuları değerlendirdi.

Polis teşkilatının açıklamaları ve tanıklara yapılan tehditler konusunda değerlendirmede bulunan Erhürman, “Bir yandan, ‘Polis, örgütlü suçlarla yeterince mücadele edemiyor’ şeklinde iddialar var, diğer taraftan polis ‘mücadele etmek için şu enstrümanlara ihtiyacım vardır’ diyor. Ne kadar haklı, ne kadar haksız buna bakacağız. O enstrümanlar ne kadar insan haklarına uygun, ne değil diye bakacağız. Fakat diğer taraftan da bu tip yasalar gelir gelmez de ‘özgürlükler elden gidiyor’ diye düğmeye basıyoruz” şeklinde konuştu.

“Polis bu söylediği enstrümanlara sahip olursa bu mücadeleyi aktif yürütebilecek mi?”

Erhürman, sözlerine şöyle devam etti: 

“Polis bu söylediği enstrümanlara sahip olursa bu mücadeleyi aktif yürütebilecek mi? Bu söylediği enstrümanlar gerçekten insan haklarının evrensel olarak bugün ulaştığı düzeye uygun mu? Bu söylediği enstrümanlar Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin polis hukuklarında var olan enstrümanlar mı? Bu enstrümanları kullanarak mı örgütlü suçlarla mücadele ediyorlar? Bütün bunlara bakmak zorundasınız. Fakat biz böyle sürekli ani tepkiler veriyoruz. Örgütlü suçlarla karşılaşıyoruz. Ertesi gün sosyal medya patlıyor. ‘Memleket Texas’a döndü’ diyor.”

“Benim değerlendirmem insan hakları açısından çok riskli unsurları barındırdığıdır”

Bakanlar Kurulu’nun güvenlik gerekçesiyle onayladığı yasalarla ilgili ilk değerlendirmesinin “insan hakları açısından çok riskli unsurları barındırdığı” yönünde olduğunu kaydeden Erhürman,“Biz buna hukukta ‘ilk nazar’ deriz. İnsan hakları açısından çok riskli unsurlar barındırıyor. Fakat kelime kelime ayrıntılı okuyabilmem lazım ki şunu söyleyebileyim: ‘Acaba orada getirilen bu riskli unsurları bağlayacak ve o riskleri minimize edecek düzenlemeler içeriyor mu?’ İçermiyorsa ve o riskler orada olduğu gibi duruyorsa, o zaman bize aslında şu sorulmuş olacak: ‘Memlekette güvenliğin sağlanması için özgürlerinizden vazgeçemeye hazır mısınız?’ Soru buysa, benim hem bir hukukçu olarak, hem de yurttaş olarak cevabım ‘hayırdır’” ifadesini kullandı.

“Güvenlik gerekçesiyle özgürlüklerimden vazgeçmek istemiyorum”

Erhürman, sözlerine şöyle devam etti: 

“Güvenlik gerekçesiyle özgürlüklerimden vazgeçmek istemiyorum. Fakat şunu da istiyorum, suçlunun özgürlüğü sınırlansın. Çünkü ‘suç işleme özgürlüğü’ diye bir özgürlüğü yoktur. Elbette bunun için de birazcık özgürlüklerin alanında bir daralma olabilir. Fakat bunu kötüye kullanacak mekanizmalar da orada olmamalıdır. Çünkü birçok ülkede suçlulukla mücadele için polise verilen yetkiler, bir süre sonra suçlulukla mücadele için değil de, genel olarak toplumun özgürlüklerini sınırlamak için kullanılmaya, hatta bu kez polisin içinde bir takım şebekeler oluşup onlar üzerinden baskı oluşturmaya döndü.”

“Polis örgütünün içerisinde suçlulukla mücadele için verilen yetkileri kötüye kullanan yapılar oluşabiliyor”

En dikkat çekici unsurlardan birinin “dinleme” konusu olduğuna değinen Erhürman, “Yani telefon dinleme konusundaki yetkilerin genişlemesidir. Şimdi Türkiye’ye bakıyoruz. Türkiye’de ‘Fethullah Gülen örgütü’ diyorlar. Daha yargı kararları netleşmedi, böyle bir konuyu iddia edemem. Varsa öyle bir örgüt, iki sene önce polisin içerisinde çok güçlüydü. Verilen yetkilerle bütün dinlemeleri yapabiliyordu. Şimdi siz çıktınız ve ‘yasa dışı dinleme yapıldı’ dediniz. Yetkileri zaten vermiştiniz, bununla beraber teknolojik donanımları da vermiştiniz. Demek ki polis örgütünün içerisinde de insanların özgürlüklerini daraltan, tehdit ve şantajla aslında başka yönlere yöneltmeye çalışan ve sözde suçlulukla mücadele için verilen yetkileri kötüye kullanan yapılar oluşabiliyor” dedi.

“Yasa üretmek marifet değildir”

Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Ünver Bedevi’nin yasa hakkında yaptığı açıklamaları değerlendiren Erhürman, “Bedevi ile konuşamadım. Tasarıları inceledi mi bilmiyorum. Kendi adıma söylemek gerekirse yasaları incelemiş değilim. 7 tanede yasadan bahsediyoruz. Bunu incelemek de, sadece okumak demek değildir. Avrupa İnsan Hakları kararlarıyla karşılaşacaksınız, karşılaştıracaksınız veya AB’deki diğer ülkelerin polis yasaları ile karşılaştıracaksınız. Bunu yaptı mı Bedevi bilmiyorum. Fakat şuna katılabilirim. Yasa üretmek kendi başına bir marifet değildir, ama bu noktada şunu söylüyorum. Burada henüz bir yasa üretilmiş değildir” şeklinde konuştu.

“Barolar Birliği değil bütün ilçe barolarımızın hepsinin sürekli olarak bu yasa tasarılarının incelenmesi sürecine katılması gerekir”

Erhürman, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Burada Bakanlar Kurulu’na polisten giden bir hazırlık vardır. Bakanlar Kurulu da bunu meclise havale etti. Mecliste ister Ad-Hoc Komite oluşturulsun, isterse bu işlerin şu andaki asli komitesi olan Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nin önüne gitsin. Bu iş bütün bu yasa tasarılarının incelenmesinde kaçınılmaz olarak Barolar Birliğimiz ve Savcılığımız, hatta benim görüşüm, sadece Barolar Birliği değil, bütün ilçe barolarımızın hepsinin sürekli olarak bu yasa tasarılarının incelenmesi sürecine katılması gerekir. Bedevi’nin söylediği gibi bu nedenle eksik ve hatalı yasalar çıkmasın veya bu yasalar hiç çıkmasın. O da mümkündür.”