Eniz Orakcıoğlu

Gazeteci, Yazar Hasan Kahvecioğlu, gündeme ilişkin olarak önemli açıklamalarda bulundu. Kahvecioğlu,  son günlerde meydana gelen kundaklamalarla ilgili olarak “Son zamanlarda kundaklamada da maharetli olduğumuzu açıkça ortaya koyuyoruz. Bu konularda ne yapılabileceği noktasında kafa yormamız gerekiyor ama suya boğulmuş olan bir toplum halindeyiz ve sudan çıkıp dışarıya fazla bakabilecek miyiz, başka sorunlarla ilgilene bilecek miyiz çok da emin değilim” dedi.

Yapısı itibari ile de son derece kırılgan bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Kahvecioğlu, “Biz normal bir ülke olsaydık memleketin yüzde 60- 70’ini temsil eden iki ana siyasal akımın temsilcileri hükümette olduğunda bunlara şahit olmazdık. Gelecekle ilgi olarak ise birinci sorun güvenlik olacaksa, kendi toplumumuz içinde güvenlik sorunu şu anda yaşıyor isek gidip Rumlardan güvenlik talep ettiğimizde bize kim inanacak” şeklinde konuştu.

“Polis güvenliğimizi sağlamakla yükümlüdür”

Güvenlik konusunda söze devam eden Kahvecioğlu, başından geçen ve evinin yanında sahipsiz bırakılan 2 aracın kendisi ve ailesi üzerindeki etkisini anlatarak, sahipsiz gün boyu orda duran araçların tedirginlik yarattığını söyledi. Olayla ilgili Polisin aradıklarını belirten Kahvecioğlu, “Polisi ilk aramamda gelmediler, daha sonra ısrarla tekrar arayınca gelip baktılar, incelediler bize bir bilgi vermeden çekip gittiler. Polisin ciddi anlamda bu konularda eğitilmesi ve olan eksiklerinde tamamlanması gerektiğine inanmaktayım. Bu endişe bugün hala devam ediyor ve güvenliğinizi sağlamakla yükümlü olan polis gelip size baktık, içiniz rahat olsun tehlike yoktur demiyor” şekline konuştu.

“Gelinen nokta Aşure kıvamındadır”

Su ile ilgili krizde gelinen noktada ne olduğunu kimsenin anlamadığını belirten Kahvecioğlu, “Kısacası gelinen nokta tam bir Aşure kıvamındadır. Bu projenin içerisinde aynı aşure gibi 30-40 çeşit şey koydu. Yetiştiren projenin içerisine bir şeyler sokuşturdu, kimisi özeli, kimisi ortaklık, kimisi belediyeleri, kimisi da kamuyu koydu derken gelinen nokta 2010 da başladığımız noktanın çok daha gerisinde ve çok daha rahatsız edici bir noktadadır” diye konuştu.

“Çuvalladık”

Kahvecioğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; “Birinci önemli nokta suda biz hiç özelleştirme hayal etmezken ve bütün kurgularımızı bunun üstüne kurarken birde baktık ki özel sektör bu suyun işletmecisi olacak. Diğer bir nokta belediyelere bu suyu satalım, onlarda vatandaşa satsın meselesinde de çuvalladık. Burada da özel sektörün bizzat etkili olup parayı onun toplayacağı ve bu toplanan paradan da bir miktar yüzdelikle belediyeye para vereceği de ortaya çıktı. Önünüzde bir paket var, siz bu paketi tartışıyorsunuz kamuoyu da memleketi kurtaracaksınız sanıyor. Ama meselemiz o değil, mesele Ankara’ya gittik, Ankara’dan mutlu döndük meselesidir. Ankara’dan mutlu döndük demek Ankara’ya gittik ve mutlu döndük demek, paketi kabul ettik demektir.”

“BESKİ bu olayı fitilleten meselelerden biriydi”

BESKİ’nin tarih olduğunu belirten Kahvecioğlu, “Belki de BESKİ bu olayı fitilleyen ve olumsuz yönde törpüleyen meselelerden biriydi. BESKİ ortaya çıkarak dedi ki yeraltı da benim, arıtma suyu da benim, hepsini ben yapayım. O zamanda Türkiye daha da pozisyon aldı. Siz bir şeyi gerginleştirip yukarıya doğru götürdüğünüzde, karşı tarafta gerginleşir ve diklenir” dedi.

“En başarısız, en kötü sonucu ürettik”

Su konusunun kitap haline bile gelebileceğini belirten Kahvecioğlu, “Biz yönetenler açısından kitap bile olabilecek derecede başarısızız. Son olarak gelinen noktada en başarısız ve en kötü sonucu ürettiğimizi söyleyebilirim. Hiç hesapta olmayan noktada gidip Türkiye’nin önüne bir kâğıt koyduk ve bunu da Ömer Kalyoncu yaptı ve bu detayların arasında kayboldu gitti. O resmi kâğıttan sonra da herkesi Türkiye’ye davet ettiler Sayın Kalyoncu bir kez daha davet etmediler” şeklinde konuştu.

“İnsanlar belediyelere bile küstü”

Kahvecioğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; “Su ile ilgili şu an gelinen durumda özel sektör işin içerisine girmiştir, belediyeler yolun kenarında durmaktadır ve ne alacakları henüz belli değildir. Yap-işlet-devrettin süresi belli değildir ki eğer 25 yıl ise bizim bütün belediyelerin şebekeleri 25 yıl ömre bile sahip değildir. 25 yıl sonra bize teslim edildiğinde ise bizim şebekelerin hiçbirisinde doğru dürüst su kaybı olmadan yaşayabileceğimizin garantisi bile yoktur. Bunlar 2 politik partinin hükümete gelince yaptığı ya da yapabileceği hatalar, eski partilerin yaptığı hatalar ve bunların Kıbrıs Türk Toplumuna maliyeti meseledir. Ben bir Kıbrıslı Türk olarak belediyelerin dışında birinin gelip suyuma hükmetmesini de kabul edemem. Bizim insanımız belediyelere bile küstü, şu anda örneğin Lefkoşa’da insanların yüzde 20’si musluklarını belediyelerden kapatmış durumdadır, belediyelerden su almamaktadırlar.”

“Su politikası ortak belirlenmeliydi”

Kahvecioğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; “2010 yılında su konusu gündeme geldiğinde Türkiye dedi ki bir yasa yapın, parlamentodan geçirin, suyu da yasayla yönetin. Bu da çok doğal olmakla birlikte Avrupa Birliği ile de böyle bir proje yapmış olsaydınız aynı dayatmalarla karşı karşıya kalacaktınız. O dönem Ana muhalefet partisi CTP yasaya karşı çıkarak olumsuz oy verdi. Olması gerekense Su meselesinin çok ciddi bir mesele olduğunu kavrayıp, bu işin sadece UBP ve İrsen Küçükle çözülebilecek bir mesele olmadığını kavramaktı ve bu noktada da CTP, Ulusal Konsey kurup, su zirvesi kurmak için çağrı yapmalı ve uğraş vermeliydi. Su politikasının da o dönemde ortak belirlenmesi gerekliydi. Şimdiki gelinen noktada da bu mesele CTP’nin ellerine bırakılacak kadar küçücük bir mesele değildir. Bu ulusal toplumsal bir meseledir.”

“AB’de aynı şeyleri istiyor”

Türkiye’nin bizi özellikle protokollerle reformları gerçekleştirmek için zorlaması ve ona göre parasal desteklerin önünü açmasını doğru bulduğunu ifade eden Kahvecioğlu, “Avrupa Birliği sürecinde de Türkiye’yi tamamen hayatımızdan çıkardığımızı düşünürsek, karşımızda bu sefer Avrupa Birliği olacak ki AB’nin de şu anda istediği şeyler Türkiye ile aynı şeylerdir. İkisi de reform istiyor ve sen bu kadar zamanda 2 kocaman parti reforme edemedin, birde kocaman liste yapıp yapılacak olanı da tarihlendirdin hiçbirine dokunmadın” diye konuştu.

“Belediyeler vatandaşı soymaya çalışacak”

Gelinen noktanın huzur duyacağımız ve mutlu olacağımız bir nokta olmadığını belirten Kahvecioğlu, “Bu noktada CTP ve UBP de kaynayacak. UBP’de bir ses çıkmadığını görüyoruz zaten ‘UBP’nin yaklaşımı ben her türlü metni ana vatanım istedikten sonra imzalarım, benim açımdan da sıkıntı olmaz’ havasındadır. Ama yarın belediyelerin yarısı çöktüğü zaman ne olacak? ya da sudan kaybedecekleri paraları diğer hizmetlerin içerisine koyarak bu faturayı vatandaşa kestiklerinde ne olacak? Bu noktada belediyeler vatandaşı soymaya çalışacak. Aynı devletin yaptığı gibi, devlette kendi bütçesini denkleştirmek için vatandaşın cebine saldırmaktadır” dedi.

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi