Özge Kizir

Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı, ülkede yapılan polis denetimlerini yeterli bulmadığını belirtti. Katıldığı televizyon programında değerlendirmede bulunan Avcı, “Polisin denetimlerini kesinlikle yeterli bulmuyorum. Polis denetimi olmayan yollar, devlet denetiminde değil demektir. Polis bu yönde zayıf bırakılmış, gerekli personel alımları alınmamış ve aletler alınmamıştır. Polis zayıflatıldı, yollar başıboş kaldı. Bunun başka bir boyutu daha vardır. Ehliyeti doğru dürüst vermiyorsun, yeterince eğitmiyorsun, yeterince denetlemiyorsun, ondan sonra kaza olunca da ‘vah vah!’ diyorsun. Bu ülkede kaza olacağı bellidir. Kaza olacağı bu ülkede lüks veya bilinmeyen değildir. Bu ülkede kazaların nerede olacağını bile herkes sayabilir” dedi.

“Bana göre en tehlikeli yolumuz Girne – Güzelyurt yolu”

En tehlikeli yolun, Girne – Güzelyurt yolu olduğuna dikkat çeken Avcı, şunları kaydetti: 

“Çünkü köy içinden geçer, ama anayoldur. Orada çarpışmalar burun buruna olurken, hepsi de genelde ölümle sonuçlandı. Yani en tehlikeli yollardan bir tanesidir. Bir başka ciddi olay daha vardır. KKTC bütçesi tam olmayabilir, ama biz artık yeni yol yapmaktan vazgeçelim, mevcut yollarımızı tamir edelim. Olanları tamir edelim, güvenliğini artıralım, bariyerlerini koyalım veya kavşaklarını düzeltelim.

“Lefkoşa – Girne yolunda Boğaz’a kadar olan kesim KKTC’nin en güvenli yolu olabilir”

Örneğin, Lefkoşa – Girne yolunda Boğaz’a kadar olan kesim KKTC’nin en güvenli yolu olabilir. Hayvan girmemesi için tellersiniz, ortaya bariyer koyarsınız, karşıdan kimse giremez. 10 km’lik yoldur. Bunu yapsanız 10 km’de çok rahat 120 km’ye çıkabilirsiniz ve ‘otobandır’ dersiniz. Peki, ne oldu? Ansızın bir bakan geldi, ‘ben bu sol tarafa yol açıyorum dedi. Ne oldu da yol açıldı? Herkes bilir, ama ben bilmiyorum. Bununla beraber ‘ortayı telleyin’ dedik ‘estağfurullah’ dediler. Neden? Çünkü insanlar koşarak geçebilsin ve ölebilsin diye. Yayalar ölüyor. Neden o yolu bitirmiyorlar? O da başka bir boyutudur.”

“Levhalardaki spot ışıkları rahatsız edici”

Şehir içinde bazı yollarda kullanılan levhalarda spot ışıklarının rahatsız edici olduğunu vurgulayan Avcı, “Bunu şikâyet ettiğimizde ne yazık ki dikkate alınmıyor. Bununla beraber Lefkoşa – Girne yolunda 2 tane tabela tespit ettim. Gidip fotoğraflarını çektim. Polis Genel Müdürlüğüne ve ilgili belediyeye yazı yazdım. Bu tabelaların doğru olmadığı görüşündeyim. Çünkü ben gittim gördüm. Dedim ki ‘bu olmadı, bu yolun içerisinde bir kamyon buna çarparsa devrilecek...’ Bir tek polis müdüründen cevap geldi. Bu tabelalar kurallara aykırı yapılmıştır. Mahkemeye gitmesi lazım, fakat gitmiyor. Belediye bunu yanlış dikmişse, düzeltmesi gerekiyor” dedi.

“Ben mi gidip mahkemelerde koşturayım?”

Avcı sözlerini şöyle sürdürdü: 

“O tabela orada hala daha duruyor. Ben ne yapayım? Ben mi gidip mahkemelerde koşturayım. Yani devletin hantallığını ve maskaralıklarını artık bırakalım. Fakat devlet memurlarını yargılamazsanız ve hesap sormazsanız olmaz. İyi İdare Yasası geçti ve herkes ‘ne güzel’ dedi. En son maddesine baktım ve kapattım okumadım. En son maddesi ise şöyle der: ‘İdare ilgili memura dava açabilir…’ Budur yani! Çok teşekkür ediyorum. Neden açabilir? ‘Açmazsa o da sorumludur’ diye altında yazmıyor. İyi İdare Yasası deniyor, neresi İyi İdare Yasası!

“Bana ‘eğer iki taraf memnunsa düzeltemezsin’ dediler”

Örneğin, siz amir olarak suç işleyeceksiniz ve ben sizin müdürünüzüm ve bunu tespit edeceğim. Fakat ben istersem size dava açacağım. Öyle bir lüks yoktur. Bunu toplumsal bir mücadele şekline döndürmek zordur. Sosyal bilimci değilim, fakat tıptan gelen bir bilgimle söyleyeyim. Bunu Avrupa Birliği’nin çalışmalarında da bize söylediler. Bana ‘eğer iki taraf memnunsa düzeltemezsin’’ dediler. Biz de gittik ehliyet sisteminin çok bozuk olduğunu belirttik. İki taraf memnun mu? Ben de ‘ehliyet alan ile ehliyet veren memnun mu’ dedim. ‘Evet…’ ‘O zaman sen düzeltemezsin’ dedi. Şimdi burada neden memnunuz?”

“Düzeltmekle yetkili makam şuanda Ulaştırma Bakanlığıdır”

Yumuşak düzeni herkesin sevebileceğini belirten Avcı, “Kim sever? Örneğin para kazanan belediye, reklamcı veya reklam yaptıran sever. Ehliyet verme sisteminde veya toplu taşımacılık da öyledir. Bütün bunlara baktığımızda ve ‘kim düzeltecek’ diye sorduğumuzda yetkili makam şu anda Ulaştırma Bakanlığıdır. Ulaştırma Bakanı, müsteşarı ve Ulaştırma Bakanının iki müdürü… Bunlar artık şu anda trafiğe yön verecek birileridir” şeklinde konuştu.

“Güzelyurt anayolunda katliam gibi bir kaza oldu”

Lefkoşa – Güzelyurt anayolunda yaşanan kazaları değerlendiren Avcı sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bu yolda önlemlerin alınması için irademiz olması gerekiyor. Güzelyurt anayolunda katliam gibi bir kaza oldu. Oraya bariyer döşenme kararı alındı. O dönemin Ulaştırma Bakanı komisyona geldi ve onun parasını aldı. Hükümetten o para da çıktı. Biz de ona onay verdik. 3-4 yıl geçti. Ne oldu? Yarım kaldı. Bu bizim vergilerimizle yapılan bir yol. Vatandaş olarak 2 sorum var. Birinci sorum: ‘Gereksiz olduğu için mi yarım bırakıldı?’ İkinci ise ‘Gerekliyse neden yarım bıraktın?’ Bana bunun cevabını verecek bir yetkili çıkar mı? Bakan mı çıkacak yoksa Başbakan mı çıkacak?

“Bu durum hükümet işidir ve siyasi bir ranttır”

Bu durum hükümet işidir ve siyasi bir ranttır. Yeni bakan sorumluysa ‘Bu böyle yarım kaldı, yanlış yapmışlardır hepsini söküyoruz’ veya ‘Doğru yapmışlardır tamamlıyoruz’ desin. Ne yazık ki yol öyle kaldı. Bir başka trafik kazasında bir genç kızımız direğe çarptı. Onda ise orta bariyer var mıydı, yok muydu tartışmaları vardı. O yönde Karayolları Dairesi’ne yazılarımız oldu. Bu konuda da cevap gelmedi.”