Deniz Abidin

Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişikler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Sözen,ABD Başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın, Demokrat Parti adayı Hillary Clinton karşısında seçimi önde bitirerek ABD'nin  45'nci  başkanı olmasını değerlendirdi.

Sözen, ABD'nin enteresan bir ülke olduğunu belirterek, 8 yıl önce ilk kez bir azınlık grubuna mensup olan bir Afrika asıllı Amerikalı olan Obama'yı seçtiğini, ikinci defa yine seçtiğini anımsattı. Sözen, o yıl bunun devrimsel birşey olduğunu ifade ederek, Amerikan halkının bu kez Obama'ya taban tabana zıt olan Trump'ı seçtiğini kaydetti. Dünyada popülist politikacıların yükselişte olduğunu söyleyen Sözen, Brexit'i savunan politikacıları, Kolombiya referandumunda hayır oyu için kampanya yapıldığını, Macaristan'da Oban'ın hükümette olmasını hatırlattı. Sözen, ABD'de Trump'ın seçilmesinin bu trendin bir parçası olduğunu ifade ederek, Trump'ın kazanmasının Amerikan demokrasisinin büyük yara alacağını düşünmediğini belirtti. Sözen, Amerikan demokrasisinin çok sağlam temeller üzerine oturduğunu olduğunu söyleyerek, özellikle kuvvetler ayırımı denilen özelliğin Amerikan demokrasisinin tam da bel kemiğini oluşturduğunu kaydetti.

"Yasama ve yargı Amerikan başkanını denetleyebilir"

Sözen, bunun yasama, yürütme ve yargı arasındaki bağımsızlık olduğunu söyledi. Sözen şunları söyledi, "Bir Amerikan Cumhurbaşkanı haddini aşacak davranışlarda bulunursa veya Anayasayı ihlal edecek davranışlarda bulunursa ve de taamüllere uygun olmayan davranışlar içine girerse Amerika'daki yasama ve yargı Amerikan başkanını büyük oranda denetleyebilir. Gerektiğinde bloke edebilir. Amerika'da yasama ve yargıyı, bugün Türkiye'de görüldüğününaksine Başkan aşamaz. Yasama ve yargı Başkanı kontrol edebilir. Trump'ın otoriter bir kartakteri olduğu düşünülüyor, ancak Amerikan demokrasisine büyük zarar verebileceğini düşünmüyorum. Putin, Oban ve Türkiye'de Erdoğan'ın otoriter davranışları olduğu biliniyor. Trump'ın da otoriter karakterinin demokrasiyi yıpratıp yıpratmayacağı çok sorulan bir sorudur"

"Radikal değişiklikler Anayasal çerçeve içinde yapılacak"

Sözen, kişilerin önemli olduğunu, Trump'ın da Amerikan politikasına önümüzdeki 4 yıl damgasını vuracağını belirterek, çok büyük radikal değişiklikleri Anayasal çerçeve içinde  yapabildiği kadar yapacağını kaydetti. Sözen, teamüllere uygun olmayan davranışlar ve Anayasa'ya uygun olmayan davranışlar içine girildiği zaman yasama ve yargının büyük oranda kendisini denetleyeceğini, gerektiğinde frenleyebileceğini ve "doğru yola" iteceğini söyledi.

"Trump izolasyonist bir kişilik"

Sözen, Kıbrıs sorununun ABD seçim kampanyasında geçmediğine vurgu yaparak, Trump ile Clinton'ın özellikle Suriye konusunda bazı farklılıklarının olduğunu belirtti. Genel anlamda Hillary Clinton'ın Ortadoğu'da Amerika'nın daha müdahaleci bir tutum takınmasını savunan bir  kişi olduğunu ifade eden Sözen, Trump'ın ise tam tersine daha izolasyonist ve uluslararası konulardan daha uzak duran bir kişilikte olduğunu dile getirdi.

"Trump Suriye konusunda Esad ile işbirliğinden yana"

Sözen, şöyle devam etti, "Amerika'nın uluslararası konulara müdahil olması veya uzak durması; bu bir Amerikan dış politika ikilemdir. Yani Amerikan'nın felsefi anlamda dış politikasında iki farklı öğreti var. Kabaca Monroe Doktrini ve Wilson Doktrini diye ikiye ayrılabilir. Süper güç olarak uluslararası konulara daha çok mu dâhil olalım (Wilson Doktrini), yoksa tam tersine burnumuzu çok sokmayalım mı (Monroe Doktrini)? Burnumuzu çok sokmayalım diyen kanatın düşünce tarzı izolasyoncudur. Bu kanat Amerika'nın oraya buraya müdahale etmesini çok istemeyen kanattır, tam tersine Amerika'yı dış olaylardan izole etmek isteyen kanattır. Trump'ın daha çok savunduğu budur. O bölgede bir sorun varsa, bu sorunu o bölgenin aktörleri çözmelidir anlayışı hâkimdir. Türkiye'den söz ettiği bir kampanya sırasında 'İslam Devletiyle biz değil, o bölgenin insanları savaşsın' demiş ve Türkiye'nin bu rolü üstlenmesini belirtmişti. Clinton'ın politikası ise bu konuda Türkiye'ye daha yakın bir politikadır. Clinton'ın Trump'dan Suriye konusunda farkı, Beşar Esad ile işbirliği içinde değil, Suriye'deki Esad karşıtı asileri destekleyerek bu işin çözülmesini uygun görmesidir. Ancak Trump Suriye konusunda Esad ile de işbirliği içinde olunarak bu işin çözülebileceğini düşünüyor. Trump ayrıca Rusya ile işbirliği içinde gerek Ortadoğudaki diğer konuları gerekse Suriye politikasını çözme taraftarıdır. Hillary Clinton ise Ortadoğu genelinde Rusya'yı dâhil etmeden konuları ABD ekseninde çözmeyi hedefleyen bir politikacıdır"

"Dışişleri Bakanlığı'nın politikası devam edecektir"

Sözen, Kıbrıs konusunda yeni başkan Trump ile uzun vadede nelerin değişip değişmeyeceğini tam kestiremediğini ifade ederek, çok fazla Amerikan dış politikasının değişebileceğini düşünmediğini söyledi. "Kıbrıs Trump'ın radarında bile yok" diyen Sözen, büyük ihtimalle Amerika Dışişleri Bakanlığı'nın geleneksel Kıbrıs politikası ne ise onun devam edeceğini düşündüğünü belirtti.