Gürcafer, “Bu protokolü yürürlüğe koymaya kalkarlarsa biz sokaktayız. Bunu yaptırtmayız” diyerek sert konuştu.

Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter’in, “ülkemizde büyük çapta restorasyon yapabilecek inşaat şirketi ve müteahhit yoktur” açıklamasına oldukça öfkelenen Gürcafer, “Söyledikleri hiçbir bilimsel temele dayanmıyor. Kafadan atıyor. Müteahhitlerimizin yeniliğe ve gelişime ihtiyacı vardır, ama bana bizim Kıbrıs Türk müteahhidinin restorasyon yapamadığını iddia etmesin. Yalan konuşuyor, bilmeden konuşuyor” dedi.

“Bu ülkede yapılacak olan işler, bu ülkede ihale edilmelidir. Bizim ekonomimize, bizim toplumsal varlığımıza, bir nebze katkı koyması düşünülmelidir. Olayın hiç bu boyutu düşünülmeden, tamamen popülist, tamamen bencilce bir davranış sergileyerek böyle bir protokol imzalandı.”

 “Lefkoşa’nın içindeki bütün eski eserler, şu anda AB tarafından, UNDP tarafından finanse edilen bütün restorasyon ihaleleri, birliğimize kayıtlı müteahhitlerimiz tarafından yapılmaktadır. Kıbrıslı Türk müteahhitler bu konuda teşekkür belgesi aldı.”

 Melin DOBRAN

 İnşaat Müteahhitler Birliği, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında 14 Kasım’da vakıf eserlerinin restorasyonuna ilişkin imzalanan protokole büyük tepki gösterdi. Gazetemizin dünkü sayısında çıkan “Restorasyonları Türkiye üstlendi” haberde gündeme taşınan konu hakkında gazetemize açıklamalarda bulunan İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, konuyla ilgili hiçbir şekilde bilgilendirilmediklerini belirterek “yok sayılmalarına” büyük tepki gösterirken, Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter’in, “ülkemizde büyük çapta restorasyon yapabilecek inşaat şirketi ve müteahhidi yoktur” açıklamasına da oldukça öfkelendi. Gürcafer, “Söyledikleri hiçbir bilimsel temele dayanmıyor. Kafadan atıyor. Müteahhitlerimizin yeniliğe ve gelişime ihtiyacı vardır, ama bana, bizim Kıbrıs Türk müteahhidinin restorasyon yapamadığını iddia etmesin. Yalan konuşuyor, bilmeden konuşuyor”  dedi.

 “Başbakan ile defalarca konuştuk”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, bu konuda yıllardan beridir mücadele verdiklerini söyledi. Ambargolar nedeniyle Kıbrıslı Türklerin yurt dışına açılabilmesinin mümkün olmadığını belirten Gürcafer, bugün iktidarda olan Başbakan ve ekibiyle de bunları defalarca konuştuklarını ifade etti. Gürcafer kişilerin, muhalefetteyken söylediklerinin farklı, iktidara geldikten sonra, eylemlerinin hep farklılaştığını söyledi. Gürcafer şunları kaydetti: 

“Bu ülkede yapılacak olan işler, bu ülkede ihale edilmelidir. Bizim ekonomimize, bizim toplumsal varlığımıza bir nebze katkı koyması düşünülmelidir. Olayın hiç bu boyutu düşünülmeden, tamamen popülist, tamamen bencilce bir davranış sergileyerek böyle bir protokol imzalandı. Burada bu kadar büyük bir kurum vardır. Hiç danışılmadı, hiç görüşülmedi ve hiç konuşulmadı. Dolayısıyla biz buna karşıyız. Bu söylediğimiz yalnız söylemden ibaret olmayacak. Bu konuyla ilgili sokaktayız. Bu protokol bizimle görüşülüp de, Kıbrıs Türk müteahhidini koruyan, Kıbrıs Türk toplumunun çıkarlarına hizmet eden şekle dönüşmediği sürece, eylem yapmaya devam edeceğiz. Bu protokolle ilgili söylenecek söz bulamıyorum. İmzalanacağıyla ilgili bilgimiz yoktu. Bir anda oldu ve bir anda bunu kucağımızda bulduk. Eğer bizimle konuşulsaydı, bizimle paylaşılsaydı, muhakkak ortak bir yol bulunabilirdi. Biz de bir süreden beridir Türkiye Müteahhitler Birliği ile görüşüyoruz ve protokol imzalama düşüncesindeyiz. Eğer bize danışılsaydı, böyle bir şeyden haberdar edilseydik, muhakkak ki bunun iki ülkenin müteahhitlerinin yapabileceği bir şekle dönüştürebilirdik. Ama bize hiçbir şey söylenmedi, sorulmadı.”

 “Bunu kabullenemeyiz”

Protokolün gizlice yapıldığını iddia eden Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Vakıflar İdaresi Müdürü Benter’in açıklamalarının toplumu temsil eden bir yöneticiye yakışan bir davranış biçimi olmadığını belirtti. Gürcafer, Benter’in “Ne yapalım parayı veren onlardır, dolayısıyla bir şey yapamayız’ ifadelerini, “acizlik” olarak nitelendirdi.

Gürcafer, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Bu benim toplumumu temsil eden bir yöneticiye yakışan bir davranış biçimi değildir. Bu kabul edilebilir bir cevap değildir. Buna tepkimiz çok sert olacak. Kimse bunu kabullenmemizi beklemesin. Bunu kabullenmeyeceğiz. Kumarcılar Hanı’nı şu anda bizim müteahhitlerimiz restore ediyor. Apostolos Andreas Manastırı’nı -ki dünya kültür mirası bakımından çok büyük önem arz etmektedir- bizim müteahhitlerimiz restore ediyor. Büyük Han’ı bizim müteahhitlerimiz restore etti. Bugüne kadar restorasyonu yapılmış olan bir sürü eski eserin restorasyonu, bizim müteahhitlerimiz tarafından yapıldı. Sayın müdürün dünyadan haberi yok. Lefkoşa’nın içindeki bütün eski eserler, şu anda AB tarafından finanse edilen, UNDP tarafından finanse edilen bütün restorasyon ihaleleri, müteahhitler birliğimize kayıtlı müteahhitlerimiz tarafından yapılmaktadır. Kıbrıslı Türk müteahhitler bu konuda teşekkür belgesi aldı.”

“Bunun hesabını verecekler”

Gürcafer, Müdür Benter’in söylediklerinin hiçbir bilimsel temele dayanmadığını savunarak, “yaptığı yanlışın ayıbını, yalan söyleyerek örtmeye çalıştığı” iddiasında bulundu.
Gürcafer, Benter için, “Bu yaşadığımız, bu ülkede yaşamamış bir insanın, bu ülkenin hassasiyetlerinden, beklentilerinden bihaber olan bir insanın, Vakıflar İdaresi’nin başına getirilmesinin yansımasıdır. Guduru konuşuyor. Kafadan atıyor” ifadelerini kullandı. Protokolün kendilerinden gizli yapıldığını iddia eden Gürcafer, “Bu yalanları söyleyerek, yaptığı hatanın ayıbını örtmeye çalışıyor, ama bunun hesabını verecekler. Binlerce insan, her ay sonu geldiğinde bu sektörden evine ekmek götürüyor. Bizim şirketlerimizde lisansı olan vardır. Hiç kimse bana martaval anlatmasın. Sayın Müdürün memleketin halinden, uzaktan yakından hiç haberi yoktur. Bu ülkede yaşamayan bir insanı alıp da, yalnızca sahip olduğu akademik kariyerinden dolayı ve bir yerlere yakınlığından dolayı Vakıflar İdaresi’nin başına getirip koyarlarsa, netice de bu olur. Dolayısıyla ben bunu kabul etmem. Davranış biçimi çok çirkindir” dedi.

 “Hükümet yokmuşuz gibi davrandı”

Lefkoşa Surlariçi’nde ve ara bölgedeki eski eserlerin restore edilmesiyle ilgili, Rum Müteahhitleri Birliği ile bir protokol imzaladıklarından da söz eden Gürcafer, bu protokol içerisine Türkiye Müteahhitleri Birliği’ni de dâhil etmeyi hedeflediklerini belirtti. Gürcafer, “Onlarla protokol taslağını hazırladık, imzalamak üzereydik. UNDP ve AB ile görüşüyoruz. Bu projelere kaynak yaratmak için girişimiz vardır. Bir taraftan böyle bir çalışma varken, bunu kamuoyuyla ve yetkililerimizle de paylaşırken, diğer taraftan bizim hükümet yetkililerimizin biz hiç yokmuşuz gibi davranarak, böyle bir protokol imzalamasını ben kabul edemem. Bu protokolü yürürlüğe koymaya kalkarlarsa biz sokaktayız. Bunu yaptırtmayız” diyerek tepkisini dile getirdi.

“Benimle dalga geçmesin”

Gürcafer, “kimse bizim ekmeğimizle oynamaya kalkmasın, yoksa hayal ettiklerinin çok üzerinde bir tepkiyle karşılaşırlar. Bu hükümet gidene kadar sokakta kalırız. O kadar iddialıyım” diyerek, bu sektörde ekmek yiyen herkesi sokağa dökeceğini ve mevcut hükümet gidene kadar eve girmeyeceğini vurguladı.

Gürcafer konuşmasını şöyle tamamladı:

“Kimse benimle bugüne kadar ‘Kıbrıslı müteahhitleri restorasyon hususunda eğitelim’ diye temasa geçmedi. Vakıflar İdaresi Müdürü kimdir de böyle bir konuda karar verecek? Benim Türkiye Müteahhitler Birliği ve Yardım Heyeti ile temasım vardır. Kimse beni böyle bir şeyden haberdar etmedi. Benim Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu ve Sayın Başbakan ile de temasım vardır. Kimse bana böyle bir şeyden bahsetmedi. Kimse bana gelip de ‘sizin müteahhitleriniz restorasyon konusunda yetersizdir. Onları eğitmeye yönelik bir çalışma yapmamız lazım’ demedi. Müteahhitlerimizin yeniliğe ve gelişime ihtiyacı vardır, ama bana, bizim Kıbrıs Türk müteahhidinin restorasyon yapamadığını iddia etmesin. Yalan konuşuyor, bilmeden konuşuyor.”