“Kıbrıs’ta evliler kalabilir, fakat diğerlerinin evlerine gitmeleri lazım” yönünde açıklamalar yapan Hrisostomos’a “açık mektup” gönderen Rauf Raif Denktaş ve Düşüncelerini Yaşatma Derneği, mektupta Hrisostomos’tan duymak istedikleri ifadeleri sıralayıp Hrisostomos’un kendisine gönderilen mektubu imzalayıp geri göndermesini talep etti.

Dernek Başkanı Latif Akça’nın açıklamasına göre, Hrisostomos’tan imzalaması istenen ifadeler ve  mektupta özetle şunlar var:
“1571 öncesinde, kiliselerimiz kapatan, insanlarımızı öldüren, bizleri adadan kovan korsanlara karşı, 52.000 şehit vererek adayı korsanlardan kurtaran, adaya dönmemize sebep olan, kiliselerimizi açan, 300 yıl boyunca huzur ve güven içinde yaşamamızı sağlayan Türklere teşekkürü borç biliriz. Kıbrıs’ın Tapusunun Türklere ait olduğunu kabul ediyoruz. 1. Dünya Savaşı sonrasında oldu-bittiye getirilerek Kıbrıs’ın Türklerin elinden alındığını kabul ediyoruz. Uluslararası hukuk gereği Vakıf arazilerinin iade edilmesi gerektiğini kabul ediyoruz. Ayrıca Girit ve Mora’da Türklere yapılan yüz kızartıcı soykırımdan dolayı özür diliyoruz.

Girit’te, Türklerin elinden silahlarının alınıp (Bosna’da olduğu gibi) tamamen soykırıma uğramasından Tanrı katında büyük utanç duyuyoruz. Kadınlara ve çocuklara yapılan tecavüz ve işkenceleri insanlık suçu olarak kabul ediyoruz. Mora’da bir hafta içinde 32 bin Türk’ün işkence ile yok edildiğini kabul ediyoruz.

Tıpkı Girit ve Mora’daki gibi, Kıbrıs’ı da önce Yunanistan’a bağlayıp daha sonra Adadaki Türkleri Akritas Planıyla bir gecede toptan yok etmenin planlarının yapıldığını, 1974’e kadar binlerce Türk’ün öldürüldüğünü, Makarios’un ‘Türk askeri gelmeye kalktığında, kurtarılacak Türk kalmayacağı!’ tehditleriyle soykırımın sürdürüldüğünü, Türklerle bir arada yaşayacak güvenin yok edildiğini bütün dünyaya itiraf ediyorum.

1974 yılındaki Barış Harekatıyla dökülen kanları durduran, aman dileyene el kaldırmayan, tıpkı 1571’den sonraki 300 yıl gibi, 40 yıldır huzur ve barış içinde yaşamamızı sağlayan Türk Askerine şükranlarımızı sunuyorum. Adada 40 Yıldır kan akmadığını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çözümün ta kendisi olduğunu, Türk Devletini ilk bizim tanımamız gerektiğini erdemli bir din adamı olarak kabul ediyorum. Kıbrıs’ı Birleştirme senaryolarının altında bir oyun olduğunu itiraf ediyorum.
Kıbrıslı Türklerin ve Rumların barış içinde yaşayabilmesi için Türk askerinin adada olması bir şanstır.

Türk askerinin adadan çekilmesi halinde, kışkırtmalarla insanların birbirini boğazlayacak hale getirileceğini, insanlık düşmanlarının Girit ve Mora’da yaşananları, ilk fırsatta burada tekrar sahneye koyacaklarını biliyorum. Tanrı’dan utanarak, erdemli bir din adamı olarak bütün bu gerçekleri açıkça itiraf ediyorum.”