Sefa Karahasan

Kıbrıs (Rum) Üniversitesi İnsan Bilimleri Fakültesi Dekanı olan Kıbrıslı Türk Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in oluşturduğu ‘Jeostratejik Danışma Konseyi’ üyeliğine getirildi. KKTC’de de Yeni Düzen gazetesinde köşe yazarlığı yapan Kızılyürek, 1995’te girdiği üniversitede ‘istenmeyen adam’ ilan edilmiş ve büyük sıkıntılar yaşamıştı. Kızılyürek, Panikos Hrisantu ile hazırladığı “Duvarımız” adlı belgeseliyle de 1997’de Abdi İpekçi Ödülü kazanmıştı. Yunanca, Almanca, İngilizce ve Fransızca bilen Kızılyürek’in 20’ye yakın yayımlanmış kitabı bulunuyor. Rum liderin, beyin takımına seçtiği Kızılyürek Milliyet’e konuştu. Kızılyürek’in açıklamaları şöyle:

BİZZAT ANASTASİADİS ARADI
 
‘Jeopolitik Danışma Konseyi’nde akademisyenler yer alıyor. (Anastasiadis) Başkanın ricası ile kuruldu. Şahsen Başkanın daveti ile belirlenmiş bir ekip var. Jeopolitik gelişmelerden yola çıkarak değerlendirmeler yaparak zaman zaman başkanı bilgilendiriyoruz. Bu ekibin içerisinde ben de varım. Şahsen Anastasiadis’in daveti ile bu konseye iştirak ettim. Anastasiadis kendisi aradı, ‘Siz yer alırsanız çok mutlu olurum. Böyle bir şey istiyorum’ dedi. Ben de, ‘memnuniyetle. Federal çözüme bağlı kaldığımız o uğurda mücadele ettiğiniz sürece ben herkese Türk olsun Rum olsun yardım etmekten yanayım’ dedim. Konsey 2 ay önce kuruldu. Çalışmasını sürdürüyor. Zaman zaman bir araya geliyoruz. Suriye’den Irak’a Irak’tan Mısır’a, Türkiye’ye bölgedeki gelişmeleri değerlendirip zaman zaman Başkan’a öneriler yapıyoruz. Her kes uzmanlık alanlarında çalışıyor. Anastasiadis ile bir defa bir araya geldik. Benim alanım Türkiye uzmanı burada. Prensip olarak federal çözüme çaba sarf eden siyasiler görüşüme başvurduğunda yardımcı olurum. Ak Parti’ye, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na ve Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a bu konuda yardımcı oldum. Ücret almadan bunu yapıyorum.'
 
BÜYÜK SIKINTILAR YAŞADI

Kızılyürek, Güney Kıbrıs’ta üniversiteye girdiği zaman büyük sorunlar yaşadı. Medya ve bazı partiler kendisine yönelik ‘ırkçı yayın ve söylemlerde’ bulundu. Kızılyürek o dönemleri şöyle açıklıyor; ‘Çok sıkıntılar yaşadım. Ama şuanda o sıkıntılı günler geride kaldı. 1995’te üniversiteye Lecture olarak girdim. Ertesi gün kampanya başladı üniversiteden atılmam için. Bu kampanya neredeyse bir yıla yakın devam etti. Sabah akşam televizyonlarda birinci haber oldum. Kampanyaya karşı direndim. Beni destekleyen hocalar üniversite bana sahip çıktı. Şimdi öyle bir yerden oylarla seçilen bir Dekan konumuna geldim. Hiç ayrım falan söz konusu değil. Gayet rahat çalışıyoruz. Bu aslında değişimi de anlatan bir şeydir.’
 
İSRAİL, KIBRIS VE TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ ŞART

Kızılyürek Ortadoğu konusunda da önemli değerlendirmeler yaptı. ‘Ortadoğu yanıyor. Rejimler çöküyor’ diye söze başlayan Kıbrıslı Türk Prof. Şöyle devam ediyor; ‘Böyle bir bölgede yer alan Kıbrıs’ın istikrar havzası oluşturabilecek ülkelerden biridir. Enerji politikalarının istikrarlı bir şekilde hayata geçmesinin İsrail, Kıbrıs ve Türkiye’nin işbirliğinde görüyorum. Diğer alternatifler çok kaygan şekilde olur. İstikrar vaat etmiyor bölge için. Buradan baktığınız zaman bölgede enerji politikası oluşturmakta önemli.
 
MÜSLÜMAN-HRİSTİYAN DAYANIŞMASI

‘Kıbrıs sorununu çözdüğünüz zaman siz dünyaya Müslüman ve Hristiyanların beraber kurduğu, beraber yaşadığı bir Federasyon bir devlet imajı çiziyorsunuz. Bu günümüzün mezhep, medeniyetler çatışmalarına fevkalade önemli bir imaj noktasıdır. Kıbrıs barışını yapanların dünyaya da böyle bir katkıları olacaktır. Buradan bakıldığı zaman gerilim politikaları yerine bir an önce sonuç alıcı bir angajmana siyasi iradeye ihtiyaç vardır.’
 
ADA’DA İMKANSIZ OLAN

‘Ada’da iki şey imkansızdır. Birincisi ayrı devlet, ayrı egemenlik imkansızdır. Bu Türk tarafına yöneliktir. İkincisi çoğunluk rejimi, üniter devlet fikri imkansızdır. Bu da Rumlara yöneliktir.
Hem federasyon demek hem de iki devlet fikrini öne sürmek tutarsızlıktır. Türk tarafı iki devlet vurgusunu gereksiz yere fazla yapıyor. Rum tarafı da federal devletin bir üniter devlet olmadığını burada çoğunluğun hükmedeceği bir düzen olmadığını tek vatandaş tek yurttaş değil toplumların kolektif haklarının geçerli olduğu bir düzen olduğunu daha çok anlamak zorunda. Burada siyasi kültür açısından bir sorun ile karşı karşıyayız. Taraflardan biri ayrılıkçı grubu hep ön tarafa çıkarıyor. Öteki de çoğulculuk sistemine vurgu yapıyor. Oysa toplumlar siyaseten eşittir. Bu devleti beraber yönetecekler.’
 
ÇÖZÜME İHTİYACI OLAN TÜRKLER

‘Kıbrıs Türk toplumunun mücadelesi siyaseten eşitlik üzerineydi. BM kararlarında, liderlerin anlaşmalarında da var bu. Kıbrıs Türk toplumu bugün statüsüz bir toplum. Çözüme en çok ihtiyaç duyan bir toplum. Kıbrıs Türk toplumun varlığını sürdürmesi doğrudan çözümden geçiyor.
Kıbrıs devletini, Rumlar ile birlikte yöneten bir Kıbrıs Türk toplumu aynı zamanda Türkiye’ye çok önemli kazanımlar sağlar.’
 
TÜRKİYE’NİN ÇIKARI FEDERASYON

‘Türkiye yıllarca, Kıbrıs’ta Enosis’e (Yunanistan’a bağlanma) şiddetle karşı çıktı. Çünkü Güney’inden kuşatılmak istemem dedi. Bütün bu strateji tüm zamanlar devam etti. Bülent Ecevit, 1974’ten sonra Ada’nın bölünmesine ısrarla karşı çıktı. Federal model üzerinde diretti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, stratejik derinlik kitabını yazarken Türkiye’nin Kıbrıs’tan ve Güney’den kuşatılmaması üzerine düşünce koydu. Şimdi soru şudur; siz federal bir devlet kurarsanız mı Güney’den kuşatılmazsınız yoksa Güney’de Kıbrıslı Türklerin idaresi ve iradesinden ayrı ve uzakta seyreden bir devlet defakto bir Kıbrıs Rum devleti olduğu zaman mı kuşatılmazsınız.

Yanıt son derece basittir. Türkiye’nin stratejik çıkarları Kıbrıs’ın Güney’inde ayrı bir Rum devletinin olmasını değil Kıbrıslı Türkler ve Rumların o devleti beraber yönetmesinden geçer. Dolayısıyla federal devlet Türkiye’nin stratejik uzun vadeli çıkarları için de elzemdir.’
 
GERİLİM UYARISI

Günümüzde zor koşullardan geçiyoruz. Kalıcı zararlar yaşayabiliriz. Kalıcı karlar elde edebiliriz. Eğer enerji politikalarında Kıbrıs’ın çözümsüzlüğü yüzünden Türkiye dışarıda kalırsa ve giderek Mısır, Kıbrıs ve İsrail gibi bir başka işbirliği havzası açılırsa bu bir gerilim noktasına götürecektir burayı. Bunu engellemek bunu durdurmak başka bir gerilim politikası izlemek değildir. Yani Barbaros gemisini göndermek değildir. Bunu engellemenin tek yolu süratle federal devlete dönük irade ortaya koymaktır. Uzun vadeli çıkar bunu gerektiriyor. O yüzden ben müzakere masasının tekrar kurulmasını ve süratle sonuç alıcı hamlelerin yapılmasını doğru politikalar olarak görüyorum.’
 
RUMLARIN ANLAMASI GEREKEN

‘Kıbrıs Rum tarafı da şunu anlamalı. Kıbrıs Cumhuriyeti fiilen bir Rum devleti olarak çalışabilir, ama Kıbrıs Cumhuriyeti bir Rum devleti değildir. Kuruluşuyla, kuruluş anlaşmalarıyla ve mevcut Anayasasıyla iki toplumlu bir devlettir. Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarları düşünülerek, hesaba katılarak siyaset icrası önemlidir. Bu şu demek değildir. Kıbrıslı Türkler Kuzey’de hem ayrı bir oturacaklar hem Güney’de de bir hak talep edecekler. Bunu ne etik olarak doğru bulurum, ne vicdan olarak ne de adalet açısından. Böyle bir şey olamaz. Ama çözüme dönük iradesini Rum tarafı ısrarla ortaya koymak zorundadır. Çünkü Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını korunacağı meşru yer federal bir devletin kurulacağı yerdir. Hem federal devlet hem de enerji konusunda sorunlar çıkaran Rum tarafı olursa, bu Kıbrıslı Türkleri daha da uzaklaştırır. Kıbrıslı Rumların, Türklerin ve Türkiye’nin uzun vadeli çıkarı Federal bir devletin kurulmasından geçiyor. Bu konuda hiç bir şüpheye yer yok.’
 
KIBRIS SANAYİSİ VAR

‘Mevcut statüko çok uzun zamana yayıldığı için güçlü çıkar grupları yaratmıştır. İçeride oluşan çıkar gruplarıdır bunlar. Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden memnun olan orta sınıf, Kuzey’de Rum ganimetinden beslenmiş zengin olmuş insanlar. Buna baktığınız zaman hem Kuzey’de hem Güney’de statüden beslenenler var. Kıbrıs sanayisi var dışarıda da. Kıbrıs sorununun mevcut haliyle devam etmesini bir takım ülkeler kendilerine yontmak isteyebilirler. Mesela Türkiye’nin AB üyeliğini engellemek için Kıbrıs sorunu bahane olabilir. Buradaki soru şudur, Türkiye Kıbrıs sorunun devam etmesine neden müsaade ediyor? Türkiye bu sorunun yanıtını vermelidir.’
 
RUMLAR AĞIR KRİZ YAŞIYOR

‘Kıbrıs Rum tarafı ekonomik olarak ağır bir kriz yaşıyor. Burası 1974’ten sonra böyle bir kriz yaşamadı. Bu krizin kolay da atlatılacağını düşünmüyorum. Federal çözüm bir çıkış noktası olabilir Rumlar için. 2004’ten farklı olarak. 2004’te ekonomisi iyiydi. O zaman çözümü ekonomik külfet olarak gösteren çok insan vardı. Şimdi ise federal çözümü bir rahatlama olarak algılayan insanların sayısı artıyor.’

Kaynak: Milliyet