Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafının uluslararası alanda KKTC ve Türkiye aleyhine kampanya başlattığını, bunun da iki halk arasında güven yaratılmasına yönelik çabalara ters düştüğünü ve aradaki güven eksikliğini daha da körüklediğini vurguladı.

Ertuğ, Kıbrıs Türk tarafı olarak, Kıbrıs Rum tarafını müzakere masasında tüm konuları görüşmek için beklediklerini belirterek, “Yok eğer Güney ‘ben istediğimi yaparım’ mantığı içinde hareket ediyorsa, bu onların ortaklık zihniyeti içinde olmadıkları anlamına gelir ki, bu da ortaklık dışında çözüm şekillerini gündeme getirir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ bugün yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm görüşmelerinin kritik bir aşamaya ulaştığı bir dönemde “bir bardak suda fırtına koparıp suni kriz” yaratarak bunu müzakerelerden çekilmek için bir bahane olarak kullanan Kıbrıs Rum tarafının, şimdi de uluslararası alanda KKTC ve Türkiye aleyhine bir kampanya başlattığını kaydetti.

Ertuğ, bu çerçevede Rum Lider Nikos Anastasiades’in siyasi parti liderlerinin de desteğiyle açıkladığı tedbirlerin, Kıbrıs Rum tarafının eşit ortaklığa dayalı kapsamlı bir uzlaşı zihniyetinden ne kadar uzak olduğunu göstermesi yanında iki halk arasında güven yaratılmasına yönelik çabalara da ters düştüğünü, aradaki güven eksikliğini daha da körüklediğini vurguladı.

Bundan tam 51 yıl önce Kıbrıslı Türklere karşı yapılan saldırılarla Kıbrıs sorununu başlatanın da Kıbrıs Rum tarafı olduğunun tarihi bir gerçek olarak ortada durduğu gibi, bugün de mevcut gerginliği yaratanın yine Kıbrıs Rum tarafının kendisi olduğunu, olaya tarafsız ve gerçekçi bir gözle bakan herkesin görebileceğine işaret eden Ertuğ, şunları kaydetti:

“RUM ÇIĞIRTKANLIKLARI YANKI BULMADI”

“Nitekim Kıbrıs Rum yetkililer dahi, yaptıkları çığırtkanlığın uluslararası alanda bekledikleri yankıyı bulmadığını itiraf etmektedir. Çünkü uluslararası toplum artık bu tür çağ dışı karalama kampanyaları ve soğuk harp taktiklerinden bıkmış usanmıştır ve Kıbrıs'ta kalıcı, kapsamlı uzlaşı beklemektedir.

Bunu gerçekleştirmenin yolunun da yapılaştırılmış, sonuç alıcı müzakerelerden geçtiği yadsınmaz bir gerçektir. Biz buna hazır olduğumuzu söyledik ve söylemeye devam ediyoruz.

Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine toplanan Meclis'te temsil edilen siyasi partilerimizin tümü Kıbrıs Rum tarafına ‘masaya dön’ çağrısı yapmışlardır.

“RUM TARAFININ ÇAĞRIYA KULAK VERMESİNİ BEKLİYORUZ”

Kıbrıs Rum tarafının bu çağrıya kulak vermesini bekliyoruz. Bu dönüş ön şartsız olmalıdır. Aksi, karşı tarafın tırmandırma politikalarına prim vermek, uzlaşmazlığını ödüllendirmek anlamına gelir. Rum tarafının ada etrafındaki denizlerin altında bulunan hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili gelişmeleri bir bahane olarak kullanmasına ve bu suretle gündemi saptırmasına izin verilmemelidir.

Bu kaynaklar her iki halka aittir ve bunların keşfinden tutun da çıkartılması ve pazarlanmasına kadar olan sürecin tümünde Kıbrıs Türk tarafının eşit söz hakkı vardır. Bunu göz ardı eden, Kıbrıs Türkü'nü küçümseyen, hatta yok farz eden tek yanlı girişim ve faaliyetler kabul edilemez ve bu konuda garantörümüz Türkiye ile işbirliği içinde gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.

Bu konuda 2011 ve 2012 yıllarında yapmış olduğumuz ve hâlâ masada duran iyi niyetli, yapıcı önerilere Rum tarafının ciddiyetle ve olumlu bir espri içinde bakması için vakit çok geç değildir.

Biz, Kıbrıs Türk tarafı olarak, gerek bu konuyu gerekse müzakerelerin gündemindeki diğer konuları ele almak üzere Kıbrıs Rum tarafını müzakere masasında beklediğimizi bir kez daha yinelemek isteriz. Yok eğer Güney ‘ben istediğimi yaparım’ mantığı içinde hareket ediyorlarsa, bu onların ortaklık zihniyeti içinde olmadıkları anlamına gelir ki, bu da ortaklık dışında çözüm şekillerini gündeme getirir.”