Deniz Abidin

Eski müzakereci Osman Ertuğ, ilk defa gündeme gelen toprak konusunun harita ve rakam boyutunun  gündeme geldiğini ifade ederek, toprak konusunun daha önce kriterler boyutunda görüşüldüğünü belirtti. Ertuğ, harita ve rakam boyutunun en son görüşülecek konu olduğunu belirterek, taraflar arasında mutabakata varıldığını ve bu kararın Güvenlik Konseyi kararlarına girdiğini söyledi. Ertuğ, toprak konusunun bu kez güvenlik ve garantiler boyutu ile birlikte ele alınması gerekirken, garantilerden koparılmış bir şekilde ele alınacağının görüldüğünü kaydetti.

"Bu yanlış bir stratejidir"

Ertuğ, "Bana göre bu yanlış bir stratejidir"diyerek, şunları söyledi, "Daha önceki mutabakata göre,  taraflar toprak konusunun bilinen nedenlerle  sosyo ekonomik yapıyı doğrudan doğruya etkileyecek ve sınır bölgelerindeki sosyo ekonomik hayatı etkileyeceği için bu konu en sona bırakılacaktı. Yani garantilerden hemen önce güvenlik konusuyla birlikte ele alınacaktı. Hatta garantörlerin de katılımıyla güvenlik ve garantiler konusu konuşulurken yine aynı çerçevede ama biraz daha önce toprak konusunun harita ve rakam boyutları görüşülecekti. Çünkü 11 Şubat 2014 Ortak Metinde bütün konuların birbirleriyle ilintili olduğu ve bağlantılı görüşülmesi gerektiği hususu  yer almaktadır"

"Rum tarafı toprağın mülkiyetle ele alınmasında ısrar etti"

Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafının toprağın mülkiyetle birlikte ele alınması konusunda ısrar ettiğini belirterek, bu ısrarında başarılı olduğunu kaydetti. Toprak konusu ele alınırken, güvenlik ve garantiler konusunun da görüşülmesinin söz konusu olduğunun altını çizen Ertuğ, mutabakatın bu olduğunu, ancak şimdi Kıbrıs dışında bir yere gidilerek, sadece toprak konusunun harita ve rakam boyutlarının görüşüleceğini kaydetti. Güvenlik boyutunun daha sonraya bırakıldığını ifade eden Ertuğ, bu durumun sakıncaları olduğunu söyledi. Ertuğ, "Sızmaların önüne geçilecek deniliyor" diyerek, bunun bir garantisi olmadığını belirtti. Ertuğ, sızmaların olması durumunda bölgelerde toprak ayarlamasına tabii tutulacağını, sosyal hayat ve ekonomik hayatın sekteye uğrayacağını söyledi. Ertuğ, tüm bunların halk açısından taşıdığı sakıncaları söylemeye bile gerek olmadığını kaydetti.

"İki kesimliliğe ters düşen tavırlar sergileniyor"

Ertuğ, burada hata yapıldığını dile getirerek, en azından beşli toplantının tarihinin açıklanması gerektiğini belirtti. Ertuğ, kapsamlı bir çözümün son aşamasının bu şekilde gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederek, aksi takdirde son aşamanın gerçekleşmemiş olacağını kaydetti. Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafında bir takım algılar yaratılmaya çalışıldığını ifade ederek, iki kesimliliğe ters düşen tavırlar sergilendiğini belirtti.  "Son derece dikkatli olunması gerekiyor"diyen Ertuğ, şöyle devam etti,

"Miktarlar, yerler belirtiliyor. İsimler belirtiliyor. Anastasiadis'in İsviçre'ye  bazı haritalarla gideceği söyleniyor. Şu unutulmamalıdır ki toprak konusu ilk kez 1977 yılında Doruk Anlaşmasında gündeme gelmiştir. Bunun kriterleri bellidir. Ekonomik yaşayabilirlik ve güvenlik bu kriterler arasındadır. Kıyı Şeridi bu işin bir parçasıdır. İki kesimlilik temeldir. Bu esaslar göz önünde bulundurularak çok sınırlı toprak ayarlamaları yapılacak şekilde ele alınmalıdır. Üç dört kez göçmen olmuş insanların sosyo ekonomik yapıları etkilenmemelidir. Asgari düzeyde etkilenmelidir. Yüzdelikler konuşmak şu an için mümkün olmayabilir, Rum tarafı bunu konuşuyor, ancak  mesele yüzdelikler meselesi değildir.  Eğer yüzdelikler meselesi olsaydı, 80'lerin ortalarında ortaya çıkan yüzdelik (yüzde 29+) bu meseleyi çözerdi. Bunlar dikkate alınarak ekonomik ve fiziki güvenliğimiz sosyo ekonomik yapımızın göz önünde bulundurulacağı iki kesimliliğin temel bir prensip olarak benimseneceği bir süreç olması gerekiyor"

"Rum tarafında isteksizlik var"

Ertuğ, liderlerin çözüm için çaba göstermekte olduğuna vurgu yaparak, Kıbrıs Rum tarafında olan gelişmelerin red çephesinin aktif bir şekilde bir kampanya şeklinde çözüm karşıtı tutumu olduğunu söyledi. Ertuğ, Ulusal Konsey ve kilisenin etkisi yanısıra Anastasiadis'in bir seçimle karşı karşıya kalacağı koşulları da düşünülürse Kıbrıs Rum tarafında genel bir isteksizlik gördüğünü kaydetti. Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafıyla adil ve eşit koşullarda devleti ve refahı paylaşmak istemediğini söyleyen Ertuğ, bu koşulların hala sürdüğünü belirtti.

"İmkansız değildir ama siyasi irade ister"

Ertuğ, "Bunlar aşılabilir mi? Eğer niyet varsa, uzun vadeli ve vizyonel bir liderlik Kıbrıs Rum tarafında var ise mümkündür. Ancak,  olacak mı? sorusunu  kimse şu an yanıtlayamaz. Rum Eski Dışişleri Bakanı sık sık açıklıyor. Kıbrıs Rum tarafı bugüne kadar birçok planı reddetti. Plan ortaya koymak aslında işi bitirmiyor. Referandum olduktan sonra da uygulamada olabilecek sıkıntılar var. 1960 yılında bir uzlaşı formülü ortaya çıktı. İki toplumlu, iki uluslu ortaklık Cumhuriyeti ortaya çıktı. Şimdi bunlar tarihte uzun dönemler değil. Hala bunun etkilerini bugün yaşıyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti denen yapı, Kıbrıs Rum tarafının o tarihten bu yana eline geçti. Kıbrıs Rum tarafında özellikle cesaretli ve çözme iradesi olan bir liderlik olması lazım. Bu olmadığı sürece böylesi bir uzlaşıyı gerçekleştirmek çok zordur. İmkansız değildir ama siyasi irade ister" diye konuştu.