Eniz Orakcıoğlu

Kıbrıs Türk İşadamları Derneği Başkanı Metin Şadı, Yeni Bakış'a dernek olarak uzunca bir süreden beri dillendirdikleri Başkanlık Sistemi, yeni koalisyon hükümetinden beklentiler ve Kıbrıs konusunda gelinen aşamayı değerlendirdi.

“Liderlerin dışarda kalması yanlıştı”

Kıbrıs Türk İşadamları Derneği (İŞAD) Başkanı Metin Şadi, Ülkenin hükümetsiz kalmasının mümkün olmadığını belirterek, “Bu sebeple de ülkeye bir hükümet gerekir. Şu anki formasyonda iki parti biz bu işi yapabiliriz diyerek, hükümete geldiler. Bizde onlara başarılar diledik, örgüt olarak vatandaşın seçtiği insanların başımızın tacı olduğunu belirtmek isterim. Ancak bir önceki CTP, UBP hükümetinin nerede başarısız olduğuna gelecek olursak bu nedenlerden biri ikisinin de liderinin dışarda olmasıydı ki bu bize göre çok büyük bir yanlıştı. Bir diğeri ise, UBP’nin A Takımı olarak nitelendirebilecek  bireyleri hükümette yer aldı, ancak CTP kendi A Takımına hükümette yer vermedi, bundan dolayı da hükümet başarısız oldu” şeklinde konuşu.

“Rejim değişikliği şart”

Bir önceki hükümetin geniş bir tabandan oluştuğunu ve bir çok şeyi gerçekleştirebilecek kapasitede olmasına karşın bunu başaramadığına dikkat çeken Şadi, “Ama olamadı ve olması da bu  şartlarda pek mümkün değildi. Bu durum ise bize bir kez daha ülkede rejim değişikliğinin şart olduğunu gösterdi. Başkanlık sisteminin bizim öngördüğümüz ve halkımıza uyan bir sistem olduğu açıkça ortadadır. Bu konuyla ilgili olarak da hemen yarın sabah itibarıyla başkanlık sistemine geçmeye gerek yoktur, ama rejim değişikliği ile ilgili hazırlık aşamasını geçmek de artık gereklidir” diye konuştu

“Kıbrıs’taki çözüm sürecini unuttuk”

Sadi, sözlerine şu şekilde devam etti; “KKTC'nin ilanının ardından  maalesef bizi tanıyan tek bir ülke var oda Türkiye.  Birleşmiş Milletleri de tanıma yasağımız var. Bundan dolayı da bizi uluslararası hiçbir örgüt sahip çıkmamıştır. Bizim bu bağlamda yaptığımız 2-3 tane ana hata var. Bunlardan birincisi Kıbrıs’taki Çözüm sürecini unutmamız olmuştur. Kıbrıs’ın tümünün  Avrupa Birliği'ne girdiği  unutuldu, Liderler ve partiler de bunu hatırlayıp da, bu yönde bir çalışma yapmadı. Bu yüzden de bizim yaptığımız çalışmalarla biz sınıfta kalmış durumdayız. Bugün gelinen noktada doğru dürüst çalışmayan bir kamumuz var, doğru dürüst bir rejimimiz, sistemimiz yok. Bu bağlamda Avrupa Birliği bizi Avrupa Parlamentosu Başkan yardımcılığına bağladı. Bize yardımcı olacaklarını söylediler ve bize dünya bankasını yolladılar ve bu konu ile ilgili çalışmalarda devam etmektedir. Ama bu son 6 aydır uygulanmaktadır ki, biz 12 yılı kaybettik.”

“Ana ve yavru vatan işine inanmıyorum”

Yapılan bir diğer hatanın ise Türkiye Cumhuriyeti'nin KKTC'yi  denetleyen olduğunu unutmamak gerektiğini belirten Şadi, “Ekonomik programları da çok hafife alınıyor, gerekli önemi verilmiyor ve ciddiye alınmıyor. Bunun yanında ben ana ve yavru  işine de inanmıyorum. Çünkü ana yavrudan karşılık beklemeden devamlı bir şeyler verir. Hem karşılıksız verip hem de bunu yap demek ana yavru ilişkisi değildir. Dolayısıyla bizim istediğimiz devlet ciddiyetiydi, bu devlet ciddiyetini de maalesef ana yavru söylemleri içerisine  milliyetçilik söylemlerini de katarak sulandırdık. Bu noktada bilmemiz gereken ise şu anki denetçimiz Türkiye Cumhuriyetinin Ekonomi Bakanlığıdır ve yahut orada bulunan herhangi bir ilgili birimdir, bizde o birimle oturup belirli programları yapıp onun tarafından denetleneceğiz. Biz ise hala bunu kabul etmiyoruz. Dolayısıyla bizim Türkiye ile bu ilişkiyi kurmamız, hesap verebilir durumda olmamız, her şeyimizin iyi çalışması, denetimin onlarda olması ve sorumluluğun da onlarda olması lazım” dedi.

“Parlamento başkanlık sistemine evet demez”

Sadi, Güney Kıbrıs’taki başkanlık sisteminde bir tek "Horoz" olduğunu vurgulayarak, “Başkanlık Sisteminde parlamentoya giren milletvekillerinin bakan olma ihtimali çok zayıftır. Parti başkanının da bakan olması mümkün değildir. Parlamentonun görevi denetim ve yasamadır. Bizim parlamento da sırf bu nedenlerden dolayı da parlamentomuz çalışamıyor. Bizim için başkanlık sistemi yabancı bir sistem de değildir, çünkü 1975 yılına kadar bu şekilde yönetildik. Bu konunun tekrardan ciddi bir şekilde gündeme gelmesi lazımdır. Ama parlamento buna evet demez, çünkü milletvekillerinin hiçbiri bakan olmayacak, vekillerden hiçbiri kendinin bakan olmadığı bir sistemi kimse savunmaz. Parlamentonun zorlama olmadan böyle bir düşünceye gitmesi mümkün değil, bu ancak dıştan bir dayatmayla olur” şeklinde konuştu.

“AKEL ve DİSİ bugün ikisi de kesinlikle evetcidir”

Geçtiğimiz günlerde İŞAD olarak düzenledikleri panelden  çıkan sonuçlarla ilgili de bilgi veren Metin  Şadi, “Panelde ortaya çıkan sonuç; Kıbrıslıların kendi işlerin arkasında durmalıdır. Panele Güney'den hem DİSİ, hem de AKEL katıldı. Her iki partinin yetkilileri de Güney Kıbrıs'ta 22 Mayıs'ta gerçekleşecek Milletvekilliği  seçimlerinin ardından büyük bir ivmenin başlayacağı yönündedir. Her iki parti yetkililerinin de söylediği  ‘Eğer biz yüzde 60’larda oy alırsak referandum da yüzde atmışlarda evet çıkacaktır’. AKEL ve DİSİ bugün ikisi de kesinlikle evetcidir. AKEL bugün o noktadadır ve evet bağlamında büyük destek vermektedir” diye konuştu.

“Türkiye kesinlikle çözüm istiyor”

Bugün çözüm yönünde hem Ada'da hem de Uluslararası aktörlerde önemli oranda isteğin olduğuna işaret eden Metin Şadi,  “Bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti de kesinlikle çözüm istemektedir. Burada zaten oluşacak bir federasyon ve bir Türk varlığı var. Türkiye’nin ve bizim istediğimiz garantileri var ki bunlarda da çok sulandırma olacağını zannetmiyorum. Rumların da elbette bir takım istekleri olacaktır, ama her iki toplumunda olmazsa olmazı olan nokta Win Win (kazan kazan) dır. Dolayısı bundan dolayı da hiçbir sıkıntı çıkmayacak. Diğer bir önemli nokta ise bölgedeki istikrardır, her tarafında istikrarsızlık yaşanan bir bölgede, en azından bir tarafın istikrarlı olması lazımdır. Türkiye ile Yunanistan’ın savaşma ihtimali çok azdır, bu sebeple de Kıbrıs sorununa devam etme gereği yoktur. Dolayısıyla da etrafımızda bulunan enerji kaynakları da buna bir etkendir. Bunların yanında çözüm için çok istekli Anastasiades ve  Akıncı var, tüm bunlara baktığımızda ise Rum tarafında da yaptığımız analizler sonucu bir çözüme gitme ihtimalimiz vardır” dedi.

“Hükümet çözüme takoz koymaz”

Şadi, sözlerine belli kesimler tarafından  dillendirilen “Hükümet  Cumhurbaşkanına çözüm yolunda bir takoz veya bir engel koyar” söylemlerini de değerlendirerek,  “Ben hükümetin takoz koyabileceğine inanmıyorum. Çünkü bu insanlar da bizim içimizden gelen insanlar ve onların da Kıbrıs Sorununun çözümüne bir şekilde evet diyeceğine inanıyorum” dedi.